ANKARA - Memorial Ankara Hastanesi ‘Erken Evre Meme Kanserinde Adjuvan Tedavi Seçimi’ adlı konferans ile Ankara’nın önde gelen onkoloji uzmanlarını buluşturdu. Erken evre meme kanseri hastalarında kemoterapi ihtiyacı olup olmadığını belirlemek için kullanılan bazı gen temelli testlerin konu olduğu konferansta, Memorial Ankara Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Naziyet Köse vaka sunumu yaptı. 

Konferansa, Memorial Ankara doktorlarından Prof. Dr. Yıldız Güney, Prof Dr. Cenap Dener, Uzman Dr. Selçuk Cemil Öztürk ve Uz. Dr Bülent Küçükpilakçı katıldı. Erken evre meme kanseri hastalarında kemoterapi ihtiyacı olup olmadığını belirlemek için kullanılan bazı gen temelli testlerin olduğunu belirten Memorial Ankara Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Naziyet Köse, “Testler sonucunda hasta düşük riskli gruba giriyorsa, rapor ile birlikte hastanın metastaz ve hayati riski oldukça düşük çıkıyor. Bu nedenle hastanın kemoterapiye ihtiyacı kalmıyor’’ dedi.

Dr. Naziyet Köse, meme kanseri ameliyatlarında mutlaka koltuk altı lenf bezlerine bir değerlendirme yapıldığını söyledi. Sayısal anlamda koltuk altı lenf bezlerindeki tutulumun fazla sayıda olması hastada tedavi şeklini değiştirdiğini belirten Uzman Dr. Naziyet Köse, “Hastanın sahip olduğu yandaş hastalıklar diyabetinin, hipertansiyonunun ve koroner arter hastalığının (kalbin etrafını çevreleyerek kalbin beslenmesini sağlayan atardamarlar) bulunup bulunmaması bizim tedavi prensiplerini karar verirken öncelikli olarak değerlendirdiğimiz kriterlerdir. Hastanın tedavi ile ilgili beklentileri ve tercihleri de bizim için önemlidir. Biz hastayı değerlendirip, bir tedavi planı sunuyoruz. Uzun dönem tedavi ve takip planı oluşturmuş oluyoruz” diye konuştu.

"GEN TESTLERİ, MEME KANSERİ TEDAVİSİNDE ÖNEM TAŞIYOR"

Testlerin tüm meme kanserli hastalar için standart olarak önerilen testler olmadığını ifade eden Dr. Naziyet Köse, şöyle konuştu:

“İleri evrede gelen hastalar için kemoterapi uygunsa kemoterapiye başlıyoruz. Bu hasta grubu erken evrede gelmiş, patolojik özelliklerinde hormon reseptörlerine duyarlı olduğunu gördüğümüz, koltuk altı lenf bezleri hiç hastalıktan etkilenmemiş veya en fazla 3 lenf bezine kadar etkilenmiş kişilerden oluşur. Bunun dışındaki özellikleri taşıyan hastalarda zaten standart olarak mutlaka kemoterapiden yararlanıyoruz. Testler sonucunda hasta düşük riskli gruba giriyorsa, rapor ile birlikte hastanın metastaz ve hayati riski oldukça düşük çıkıyor. Bu hastaların kemoterapiye ihtiyacı bulunmuyor. Biz de endokrin tedavisini, eğer gerekiyorsa radyoterapisini tamamlayarak, kontrollerimize geçiyoruz. Hastaların yüzde 50’sinin kemoterapiye ihtiyacı kalmıyor. Ancak gerekli olan hastalarda da kemoterapi hayati önem taşıyor."