İSTANBUL - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümü’nden Prof. Dr. Onur Yaprak, karaciğer kanserine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Yaprak, karaciğerin vücutta kanserin en çok yerleştiği organlardan biri olduğunu belirterek “Karaciğerde gelişen kanserler birincil yani karaciğerin kendi hücrelerinden gelişebileceği gibi başka bir organdaki kanserin metastaz yapmasıyla yani ikincil olarak da gelişebilir. Karaciğerde görülen kanserlerin çoğu, başka bir organda gelişip karaciğere sıçrayan ikincil kanserlerdir” bilgisini verdi.

YILLAR SONRA BİLE KARACİĞERE SIÇRAYABİLİR

Karaciğerde görülen ikincil kanserlerin sebeplerini anlatan Prof. Dr. Yaprak, şu ifadelere yer verdi:

“Karaciğer vücudumuzun en çok kanlanan organıdır. Mide, bağırsak, pankreas ve dalaktan geri dönen kanın önce karaciğerden süzülerek kalbe gitmesi bu durumun en önemli sebeplerindendir. Bu yüzden kolon, mide ve pankreas kanserleri sıklıkla karaciğere metastaz yapar. Ayrıca meme, mesane, böbrek, over, rahim, cilt kanseri de karaciğere sık metastaz yapabilen kanser tipleridir. Bu tip kanserlerden ameliyat olan hastalar yıllar sonra bile karaciğerde kanser gelişebilme riski taşıdıkları için düzenli takip edilmeliler.”

SAFRA KANALLARINDAKİ ÖLÜMCÜL TÜR

Prof. Dr. Yaprak, karaciğerde birincil denilen kendi hücrelerinden gelişen kanserlerin de sık görüldüğüne dikkati çekerek sözlerine şöyle devam etti:

“Birincil kanserler hepatit B, hepatit C, alkol ve karaciğerin yağlanması gibi nedenlerle hasar almış bir karaciğerde gelişirler. Hepatosellüler kanser dediğimiz bu tip kanserler birincil kanserlerin çoğunluğunu oluşturan tiptir. Bu kanserler; vücuttaki tüm organ kanserlerinin yüzde 5’idir. 2018 yılında 841 bin yeni hasta teşhisi ile tüm kanser türleri içinde 6’ncı sırada görülüyor. Birincil kanserlerin başka bir tipi ise yine karaciğerin kendi dokusunda yer alan safra kanallarından kaynaklanmış ‘Kolanjiyo kanser’lerdir. Bu tip kanserlerde birincil kanserlerin daha azını oluşturmakla beraber hepatosellüler tipe göre daha ölümcül seyrederler.”

GEÇEN YIL 10 MİLYON CAN ALDI

Uluslararası Kanser Araştırma Ajansının raporuna göre; 2018 yılında dünya genelinde 9.6 milyon kişinin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini kaydeden Prof. Dr. Yaprak, “9.6 milyon kanser hastasının yüzde 8.2’si yani 782 bin kişi birincil karaciğer kanserinden hayatını kaybetti. Küresel ölçekte en çok görülen 3 kanser tipi sırasıyla; akciğer, meme ve kalın bağırsak kanseridir ki;  ajans verilerine göre; 2018’de 2 milyondan fazla akciğer ve meme kanseri ile 2 milyona yakın yeni kalın bağırsak kanserleri teşhis edildi. Bu sıralamada karaciğer kanserleri 6’ncı olurken, daha sık görülen meme kanserlerinin ortalama yüzde 20’sinin, kolon kanserlerinin de ortalama yüzde 30’unun hayatın bir döneminde yine karaciğere sıçrama geliştireceği biliniyor” diye konuştu.

GİZLİ KÜF VE KRONİK İLTİHAPLAR ETKİLİYOR

Birincil karaciğer kanserinde 50 yaş üstündekilerin risk altında bulunduğunu belirten Prof. Dr. Yaprak, “Uzun yıllardır hepatit B ve hepatit C taşıyıcısı olan hastalarda yıllık kanser gelişim riski yüzde 0.1 ila 3 arasındadır. Her gün en az 2 kadeh alkol tüketenler, beklemiş veya nemli ortamlarda kötü koşullarda saklanmış kuru gıdalarda üreyen aflatoksin dediğimiz gizli küfe normalin üzerinde maruz kalanlar, şeker hastalığı veya aşırı kilo nedeniyle karaciğer yağlanması olanlar hepatosellüler kanser için risk altında. Kolanjiyo kanserler içinse risk faktörleri daha az bilinmekle birlikte, safra kanallarını uzun süre etkileyen kronik iltihaplar sorumlu tutuluyor. Tabii bu hastaların çoğu 50 yaş üzeri olsa da maalesef artık genç yaştaki hastalar ile de karşılaşmaktayız. Safra kanallarında kist ve taş oluşumu, parazit bulunması, sigara, alkol, hepatit B ve C, kimyasal maddelere uzun süre maruz kalmak, şişmanlık, diyabet, ülseratif kolit başlıca risk faktörleridir” açıklamasını yaptı.

KAŞINTIYI ÖNEMSEYİN

Karaciğerde gelişen kanserlerin, kanser çapı küçükken hiçbir belirti vermeyebileceğini ifade eden Prof. Dr. Yaprak, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kanserin büyümesiyle; iştahsızlık, kilo kaybı, şişkinlik, bulantı, kusma, gözlerde sararma, kaşıntı, idrarda koyulaşma, sağ üst karın bölgesinde dolgunluk ve ağrı yakınmaları oluşturur. Karaciğerde kanser saptanan hastalarda tedaviyi planlarken bazı hususlara göre tedavi yöntemini seçiyoruz. Bu hususlar arasında hastanın yaşı ve genel performans durumu, karaciğer yetmezliği veya siroz olup olmadığı, kanserin karaciğerin neresine yerleştiği, sayısı ve boyutu, hastanın kanseri metastaz tipinde ise (ikincil kanser) hangi organdan köken aldığı yer alıyor.”

SON YÖNTEM AŞAMALI CERRAHİ

Son yıllarda kanserle mücadelede umut vadeden pek çok yöntemin uygulanmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Yaprak sözlerini şöyle noktaladı:

“Eskiden çok büyük boyutta kansere sahip ve ameliyat edilemeyen birçok hastayı bile 2 aşamalı cerrahi olarak özetleyebileceğimiz özel bir yöntem sayesinde ameliyat edilebilir hale getirdik. Bunun yanında girişimsel radyoloji tarafından yapılan kanserli bölgeyi anjio eşliğinde yakma tedavisi de cerrahi uygulanamayacak hastalarda çok başarılı sonuçlar veriyor. Onkoloji yönünden ise yeni nesil kemoterapi ilaçları eskiye göre son derece daha iyi sonuçlar sergiliyor.”