KAFATASI ŞEKİL BOZUKLUKLARI İKİZ  VE ERKEK BEBEKLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR

Bebeklerin kafatasındaki şekil bozukluklarının geneli deformasyona bağlı ya da diğer adıyla pozisyona bağlı olarak meydana gelmekte. Ancak, deformitenin oluşmasında birincil sebep, bebeklerin yatış pozisyonu olmayabiliyor. Yrd. Doç. Dr. Alper Özkılıç, yenidoğanlarda görülen kafatası şekil bozuklukları hakkında bilgilendirdi.

Kafatası Şekil Bozuklukları, yenidoğan bebeklerin değişik sebeplerden dolayı kafataslarında görülen yamukluk, düzlük ya da asimetridir. Plagiosefali, brakisefali ve skafosefali gibi türleri vardır. Medicana Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Özkılıç yenidoğan kafatası şekil bozuklukları hakkında şunları söyledi: “Bebeklerin kafatasındaki şekil bozukluklarının geneli deformasyona bağlı ya da diğer adıyla pozisyona bağlı olarak meydana gelmektedir. Ancak, deformitenin oluşmasında birincil sebep, bebeklerin yatış pozisyonu değildir. Daha doğum öncesinde başlayabilen başka sebeplerin de birleşmesi ile kafatasında deformite oluşmaktadır. Sutürü açık olan bu bebeklerdeki bozukluklar ameliyat edilmeden egzersiz ve ortez kask tedavisi ile düzeltilebilmektedir”.

Bebekleri Beşikte Tek Tarafa Doğru Uzun Süre Yatırmak Kafatası Şekil Bozukluğuna Sebep Oluyor

Kafatası şekil bozukluğunun bir ya da birkaç nedenin bir araya gelmesiyle oluştuğunu belirten Dr. Özkılıç, “İkizlerde ve erkek bebeklerde görülme olasılığı daha fazladır. Tortikolis rahatsızlığı olan hastalarda görülme riski çok yüksektir. Bebeklerde doğum öncesi anne karnındaki duruş, sezeryan doğum, prematüre ya da zor ve uzun geçen doğumlar kafadaki şekil bozukluğu riskini artırıcı etkenlerdir. Bu nedenlerin yanında beşikte bebeklerin kafasının tek tarafa doğru uzun süre yatması, uzun süreli araba koltuğunda duruş, yine uzun süreli sallanan beşik ve çocuk arabası kullanımı vb. diğer faktörler de şekil bozukluğunun ilerlemesine katkı sağlar” diye konuştu.

Dr. Özkılıç, “Diğer bir çeşit kafatası bozuklukları da kraniosinostoza bağlı olarak meydana gelmektedir. Kraniosinostoz, kafatasındaki bir ya da daha fazla kemiğin birleştikleri yerlerden (sutür) erken kapanmasıdır. Genellikle cerrahi müdahale edilmesi gerekir. Bu tip bozukluklar çok daha nadirdir. Doğum sonrası ilk 3 ayda erken teşhis edilmesi hayati olabilmektedir” dedi.

​​​​​​​

Bebeğinizi Emeklemesi, Nesneleri İtip-Çekmeleri ve Tutmaları İçin Cesaretlendirin

Dr. Özkılıç, “Amerikan Pediatri Akademisinin tavsiye ettiği gibi; bebeğinizin güvenliği için her zaman sırt üstü yatırın. Uyanıkken belli sürelerle dik pozisyonda kalmasını sağlayın. Değişik pozisyonlarda olmasını sağlayacak oyunlar geliştirin ve farklı pozisyonlarda tutun. Gece yatarken başının yönünü değiştirin, düzlük olan yerin tersi yönde sırt üstü yatırın” diye bilgilendirdi.

Dr. Özkılıç, “Bebekleri emeklemeleri, sırt üstü dönmeleri, nesneleri itmeleri, çekmeleri, yakalamaları ve tutmaları için cesaretlendirin. Sizin yanınızda ve kontrolünüzde uyanık iken gün içinde birçok kez bebeğinizle yüzüstü aktiviteler yapın” diye ekledi.

Dr. Alper Özkılıç kafatası şekil bozuklukları için alınabilecek diğer önlemleri şöyle sıraladı:

  • Eğer ki, bebeğinizin boyun kası kısa (tortikolis) ve bu yüzden başı sadece bir yöne yatık yatıyorsa, bir fizyoterapistten yardım alın.
  • Çocuk arabası, araba koltuğu, beşik ve sallanan beşik gibi araçların kullanımını sınırlı ve kısa tutmaya çalışın.
  • Kafanın yönünü değiştirme ve yüzüstü aktivitelerin, bozukluğun düzelmesine katkısının yeterince olmadığı durumlarda Ortez kask uzmanına başvurun.

Doğumdan Sonra Fark Edilen Kafatası Şekil Bozukluklarında Erken Teşhis Önemli

Doğumdan sonra fark edilen kafatası şekil bozukluklarının bir kısmı kalıcı olabilmekte. Bunun için erken teşhis çok önemlidir diyen Dr. Özkılıç sözlerine şöyle devam etti: “Doğum sonrası bebekleri aylık takip eden pediatrist hekim, kafası yamuk olan bebeklerde öncelikle kranyosinostozu ekarte edebilmelidir. Bebekte kranyosinostoz varsa, ilgili çocuk beyin cerrahı doğum sonrası ilk 3 ayda acil endoskopik ameliyat yapar ve ameliyat sonrasında deformasyonun tam düzelmesi için yine kask tedavisi desteği gerekir. Kranyosinostozu ekarte ettikten sonra pediatri hekimi,  ilk aylarda kafa yamukluklarını takibe almalı,pozisyon verme ve aile eğitimi ile sonuç alamıyorsa 3 aylıktan itibaren ortez uzmanına göndermeli.Orada 3-D tarama test ölçümlerinde 3-6 ay arası bebeklerde orta şiddetteki deformitelerde poziyon değiştirme ve yüzüstü aktiviteler  ile bebek takibe alınır,Orta üstü olan deformitelerde ölçümlere göre kask yaptırılarak tedaviye başlanır.6 ay üstü bebeklerde orta ve üstü derecedeki deformasyonlara direk kask tedavisi uygulanır.Kask tedavisi ortalama 3-4 ay,günde 23 saat kullanılır. 12. Ay ve sonrasında kask tedavisine başlanması büyümenin ciddi olarak yavaşlaması ve sutürlerin iyice kapanmasından dolayı tavsiye edilmemektedir” dedi.

AĞRISIZ KANAMA MESANE KANSERİNİ DÜŞÜNDÜREBİLİR

Mesane insanlar arasında bilinen adı ile idrar torbası böbreklerin süzdüğü idrarın dışarı atılmadan önceki toplandığı son nokta. Mesane kanseri ise hem iyi huylu, hem kötü huylu olabiliyor. Doç. Dr. Tolga Akman mesane kanseri hakkında bilgilendirdi.

Mesane kanseri iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrılıyor. Fakat mesanede iyi huylu olan tümörlere rastlama oranı oldukça azdır. Medicana Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Tolga Akman mesane kanseri için şunları söyledi: “Mesanedeki kötü huylu tümörler mesane kanserine yol açmaktadır. Kanser hücreleri kendi kendine kontrolü dışında büyür ve çoğalır. Mesanede bulunan iyi huylu tümör (karsinom) kanser olarak değerlendirilmez. İyi huylu tümörün herhangi bir olumsuz tarafı yoktur. Yüzeyel dereceli tümörler tedavi edilmediği zamanlarda oldukça tehlikelidir”.

​​​​​​​

İdrardan Kan Geldiği Zaman Ağrı Olmaması Mesane Kanserini Düşündürüyor

Mesane kanserinin en sık belirtisinin, hasta idrarını yaparken kan gelmesi olduğunu belirten Dr. Akman sözlerine şöyle devam etti: “İdrardan kan gelirken hastada herhangi bir ağrı yaşanmaz. İdrarda kan gelmesine bazen yanma da eşlik edebilir. Fakat idrarda kan gelmesi mesane kanserinin yanı sıra birçok hastalığın da belirtisi olabilir. İdrardan kan geldiği zaman hastada herhangi bir ağrı veya sızı hissedilmemesi mesane kanserini daha fazla düşündürmektedir. Halk arasında genel olarak ağrı veya sızı olduğu zamanlarda kanser olunduğu ileri sürülür. Bu yanlış bir bilgidir. İdrarda ağrı ve sızı mesane kanserlerinin habercisi değildir”.

​​​​​​​

Tümör Diğer Organlara Sıçramadıysa Radikal Sistektomi İle Mesane Alınıyor

Mesane kanserlerinin teşhisi konulduktan sonra ise kanserin aşamasına göre tedavi şekli belirlenir. İdrarda kanaması olan bir hastaya ilk yapılması gereken tetkik tam idrar tahlili ve ultrasonografidir. Ultrasonografi normal ise bilgisayarlı tomografi veya MR düşünülebilir. Dr. Akman, “Tüm tetkikler normal olsa bile sistoskopi ile mesaneye bakılması zaruridir. Mesane kanseri tespit edilen bir kişide ilk yapılması gereken işlem TUR ameliyatı ile tümörün mesaneden kapalı yolla kazınmasıdır. TUR işlemi idrar deliğinden girilerek yapılır. TUR ameliyatı patoloji sonucuna göre, eğer tümör yüksek dereceli ve kası da tutmamış ise TUR işlemi 6 hafta sonra tekrar uygulanır ve BCG tedavisi başlanır. Tümör vücudun diğer organlarına da sıçramamış ise radikal sistektomi denilen mesanenin alınması işlemi gereklidir” diye konuştu.

Dr. Akman sözlerine şöyle devam etti: “Mesane alındıktan sonra bağırsaktan yeni mesane yapılır veya idrar kanalları karın bölgesine ağızlaştırılır. Hastanın yaşı genç, vücut direnci iyi ve böbrekleri de iyi çalışıyorsa bu hastada ilk düşünülmesi gereken bağırsaktan suni mesane yapılması, idrar kanalının normal yerine verilmesidir. Radikal sistektomiyi kaldıramayacak hastalara radyoterapi ve kemoterapi uygulanır”.