HABER: DİNÇER KARACALAR
 

Neredeyse her gün kadın cinayetlerine şahit oluyoruz. Bu konuda toplum olarak daha da bilgilenmemiz gerekiyor.

Yaşanılan kadın cinayetleri; eşiyle tartışma, aldatma, namus, cinsel saldırı ve kadının bir olay üzerinde kararı ya da tercihi gibi sebepler söylenebilir. Ancak bu sebeplere bakıp olayları bir kılıfa sığdırmak kadar basit değildir. Bu olayların altında yatan farklı noktalar vardır. Öncelikle baş edilemeyen duygu öfke, birinin yaşamına son verilmesine neden oluyor ise bu sebeplere odaklanılmalı ve farkındalık sağlamalıyız.

Ne olursa olsun yapılan bir yanlışı hiçbir sebep aklayamaz. Cinayet işlendikten sonra kimin haklı ya da haksız olduğunun bir önemi yoktur. Kadın cinayetlerine bir bütün olarak bakmalıyız. Cinayetlerin psikolojik yönlerinin yanında toplumsal ve kültürel açıdan birden fazla sebebi vardır. 

İd ve süperego arasında denge kuramayan yani dürtüleriyle hareket eden bireylerdir. Kadına yüklenen anlam oldukça önemlidir.

Kültürel olarak kadına fazla anlam yüklüyoruz ve bu kavramla büyüyoruz. Erkek, kadının yüklenen anlamın dışına çıktığı zaman iç güdüsel olarak zarar verme eğiliminde oluyor. Ego kısmında dengeyi kurabiliyor ise zarar verme isteğine engel olabiliyor yoksa dürtülerinin hakim olamıyor.

Baktığımız zaman kadın cinayetleri psikolojik açıdan olduğu gibi harekete geçen esas nokta nasıl büyüdüğümüzdür. Giderek çağdaşlaşma ve şehirleşme ile birlikte erkeğin kadına uyguladığı baskı ve otoritenin azalması ile birlikte şiddetin nedeni olarak gösterebiliriz. En önemli nokta; kadın cinayetlerini engellememiz için önceliğimizi çocuklarımızı doğru yetiştirmeye başlamalıyız. Çocuklarımıza cinsiyet ayrımını öğretmeliyiz. Ancak bu konuda yanlış anlaşılan nokta; erkek üstünlüğü ya da erkek sahiplenir gibi cümlelerle belirtip, çocuklara cinsiyet açısından anlam yüklemek değildir. Bir başka şekilde kız çocuğunu ezmeye çalışan cümleler söylemek mesela; sen kız çocuğusun bunu yapamazsın , kardeşin erkek olduğu için izin verdik gibi cümlelerle bu ayrımı keskin olarak yapmak demektir. Bu tür söylemlere izin verdiğimiz sürece kadın cinayetlerine göz yumuyoruz demektir .

Bir başka nokta ise; boşanma gerçekleşen ailelerde sağlıklı olarak ayrılmaların yaşanmamasından kaynaklıdır. Boşanma resmiyette bitebilir ancak çocuğu olan bireyler anne ve babalığa devam etmek zorundalar ancak bu da bireylerin zaman zaman özgürlüklerini kısıtlayabilir. Sağlıklı boşanmaların gerçekleşebilmesi için uzmanlardan destek alabilirler. Sağlıklı boşanma gerçekleştiremeyen çiftlerde kadın şiddeti ve cinayetlerini görmekteyiz.

Kadın cinayetini gerçekleştiren ve bundan pişmanlık duymayan fail oldukça fazladır. Kadın cinayetlerinin olmaması için hem kadınlar hem de erkekler bu konu hakkında destek almalıdır. Hem kadın hem de erkeklerin eşit olduğunu unutmamalıyız.