Bu yemekte patlıcanlar kızartılarak pişirilirse, yaklaşık 100 gramında 235 kalori, fırında közleme şeklinde hazırlanırsa 24 kalori ihtiva etmektedir. Özellikle diyet yapan kişilere patlıcanları kızartmak yerine fırında közleme yapmalarını öneririz. İçindeki et ise günlük protein ihtiyacını büyük ölçüde karşılayabilecek orandadır. Yemekte kullanılan soğan ve sarımsak, antioksidan bir etkiye sahip olup, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardım etmektedir. İhtiva etmiş olduğu vitaminlere ilaveten, iyi bir antiseptik etkiye de sahiptir. Maydanoz ise, diüretik (idrar söktürücü) etkisi nedeni ile vücuttaki ödemi çözmekte ve sindirim de önemli ölçüde mideye yardımcı olmaktadır.

Yemeğin ana malzemesi olan patlıcan lif ve düşük çözünürlüğe sahip karbonhidratlar açısından çok zengin bir besin kaynağıdır. Bu nedenle kan şeker düzeylerinin kontrolü için oldukça yararlı olup, aynı zamanda glikoz emilimini önemli ölçüde kontrol edebilmektedir. Bu özelliğinden ötürü genellikle tip 2 diyabet hastaları için iyi bir seçenek olabilmektedir. Ayrıca, patlıcan kolesterol düzeyini büyük ölçüde dengeleyebilmekte, bununla birlikte kan basıncı seviyesini de sağlıklı bir seviyede tutabilmektedir. Bu işlevini önemli oranda içerdiği potasyum sayesinde sağlamaktadır. Bu özelliği ayrıca patlıcana kalp sağlığını koruma noktasında da yardımcı olmaktadır. Buna ilaveten, patlıcan beyinde meydana gelen hasarlı hücrelerin onarımını ve hücrelerin korunmasına yardımcı olmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da hafızanın fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirmesine katkı sağlamaktadır.

Bilindiği gibi, vücutta demir seviyesinin düşük olması birçok hastalığa ve sağlık problemine neden olabilmektedir. Aynı zamanda, vücutta demir miktarının çok fazla olması da sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Diğer birçok maddede olduğu gibi, demir seviyesinin de normal sınırlar içinde olması gerekmektedir. Patlıcanın içerdiği nasunin vücutta fazla demirin emilimini sağlamakta, bunun dışında serbest radikallerin hareket kabiliyetini kısıtlayarak birçok açıdan sağlığımızın korunmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca nasunin hücre zarı hasarına karşıda koruyucudur. 

Patlıcanın su oranı yüksek, kalorisi düşük olduğu için aşırı kilolarından kurtulmak isteyenler için iyi bir tercihtir. Bunun dışında içerdiği lifler yardımıyla açlık hissini bastırmakta ve bu özelliğinden dolayı kolon kanserine yakalanma riskini de azaltmaktadır.

Patlıcanın diğer önemli bir özelliği de anti bakteriyel ve antioksidan olmasıdır. Bu özelliği sayesinde bünyede birçok hastalıklara neden olan serbest radikaller ve virüslere karşı savunma sistemini kuvvetlendirmektedir. Ayrıca önemli miktarda C vitamini içermesi nedeniyle savunma sistemini güçlendirmektedir. Patlıcanın diğer bir özelliği de cilt ve saç sağlığı için önemli bir besin kaynağı olmasıdır. İçerdiği bol miktardaki diyet lifleri ve farklı vitaminler sayesinde cilt sağlığını korumakta, cildin temiz tutulmasını sağlamakta ve cildi serbest radikaller ve ölü hücrelerden temizlemektedir. Patlıcanın cilt kanserini önlediği gibi, cilt de meydana gelen siyah lekeleri de ortadan kaldırdığı bildirilmektedir.

Japonya da yapılan bir bilimsel araştırma sonucu da tripsin açısından zengin olan patlıcan suyunun vücudu kanserden korumaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Patlıcan suyu beta-karoten, lif ve antioksidanlar gibi birçok besin maddesi içerdiği için ani kalp krizleri ve inme riskini azaltmaktadır. Yapılan bazı klinik araştırmalar ise, potasyum eksikliğinin hipertansiyonu tetiklediğini ortaya koymaktadır. Potasyum açısından zengin olan patlıcan suyunun bu sorunu ortadan kaldırabileceği de ifade edilmektedir. Lif açısından zengin olan patlıcan suyu aynı zamanda kolesterol emilimini sağlar ve kolesterolün sağlıklı düzeyde tutulmasını sağlamaktadır. Patlıcan suyunun merkezi sinir sistemi üzerinde de olumlu etkilerinin olduğu sinirliliği ve stresi geçiştirebildiğine dair bilgiler de mevcuttur.

Patlıcan genel olarak her yaş için güvenli bir besin kaynağı olmakla birlikte, aşırı ve yanlış tüketime dayalı olarak bazı yan etkileri ortaya çıkabilmektedir. Patlıcanın içerdiği solanin maddesi nedeniyle çiğ olarak tüketilmesi önerilmemektedir. Patlıcan çiğ ve fazla olarak tüketildiğinde, bu madde nedeniyle zehirlenmeye neden olabilmektedir. Ayrıca aşırı tüketilmesi durumunda baş ağrısı, karaciğerde ve dalaklarda sağlık sorunlarına ve cilt de alerjiye neden olabilmektedir. 

Patlıcanın 100 gramında; 24 kalori (günlük ihtiyacının % 1’ini karşılar) , 3 gr. lif (günlük ihtiyacının %14’unu karşılar), 1 gr. protein (günlük ihtiyacın %2’sini karşılar) bulunmaktadır. Ayrıca patlıcan manganez (günlük ihtiyacın % 13’unu karşılar), potasyum (günlük ihtiyacın 72’sini karşılar), folat (günlük ihtiyacın %5’ini karşılar), bakır (günlük ihtiyacın %4’unu karşılar), C vitamini (günlük ihtiyacın %4’unu karşılar), K vitamini (yaklaşık günlük ihtiyacın % 4’unu karşılar), B6 vitamini (günlük ihtiyacın %4’unu karşılar) içermektedir. Ayrıca patlıcan diğer sebzelerden farklı olarak nikotin içermektedir. 

Sofralarımızın başköşesinde yer alan, yemek ve salatalarımıza şifa ve lezzet katan, lif ve protein açısından zengin olan yeşilbiberin içerdiği antioksidan ve diğer maddeler vücudu özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmekte, birçok kanser türüne ve enfeksiyonlara karşı korumaktadır. Önemli oranda beta karotenin yanı sıra A provitamini, C, B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B6 (pridoksin), E, P ve K vitaminleriyle birlikte bazı alkaloidler, ayrıca sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, magnezyum başta olmak üzere birçok mineral içermektedir.

Kalorisi düşük olan biberin çiğ olarak salata ve yemeklerle birlikte tüketilmesi tokluğu arttırdığı için kilo vermeye yardımcı olmaktadır. Ayrıca, içeriğinde yoğun lif bulunduğu için pekliği (kabızlığı) önlemekte, bağırsakların iyi çalışmasını sağlamaktadır. Biberin, ısı arttırıcı kapsaisin maddesi içermesi nedeniyle, spazm veya burkulma gibi sorunlardan kaynaklanan ağrıların giderilmesine yardımcı olduğu, ağrı olan bölgeye birkaç damla biber yağı uygulanması sonrasında ağrının bir müddet sonra geçtiği bildirilmektedir. Biber de bal, sarımsak gibi doğal bir antibiyotiktir. Biber hem ısıtıcı hem de doğal antibiyotik oluşu nedeniyle öksürük, grip, nezle, soğuk algınlığı gibi daha çok kışın yaygın görülen rahatsızlıklardan korunma ve tedavisinde yararlı olmaktadır. Ayrıca bir miktar su içinde kaynatılan biberin buharı solunarak astım, bronşit ve sinüzit gibi solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Biber çayı yapılarak tüketilmesi ise sindirim sistemini rahatlatıcı etki yapmaktadır.

Bütün biber çeşitleri, ‘karnosik asit’ içermektedir. Biberin içerdiği bu asit, beynin işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesine ve hafızanın güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu konuyla alakalı yapılan birçok araştırma, biberin beyin sağlığını koruduğunu, hafızayı güçlendirdiğini, yaşlılık sonucu ortaya çıkabilecek unutkanlık ve parkinson hastalığı gibi hastalıklara yakalanma riskini azalttığını, hatta ruh sağlığının korunmasına yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu özelliğinden dolayı, ebeveynlerin küçük yaşlardan itibaren çocuklarına hafıza fonksiyonlarına katkıda bulunması için biber tüketme alışkanlığı edindirmeleri yararlı olacaktır.

Hipertansiyonlu kişilerin kuşbaşılı karnıyarığı hazırlarken kullanacakları tuz ve yağ oranına dikkat etmeleri gerekmektedir. Risk gurubunda olan kişiler, tüketecekleri miktarı ayarlamalılar ve nefislerini köreltecek şekilde, sık olmamak kaydıyla yiyebilirler.

  

 

KUŞBAŞILI KARNIYARIK

KULLANILAN MALZEMELER (4 KİŞİLİK)

• 5 adet düz, orta büyüklükte patlıcan

• 250 gram orta yağlı leblebi büyüklüğünde doğranmış et

• 2 adet orta boy kuru soğan

• 2-3 diş sarımsak

• 3 adet orta boy domates

• 6 adet sivri biber

• 5-6 dal maydanoz

• Tuz

• Karabiber

• Zeytinyağı

Karnıyarık sosunun hazırlanması için

• 1 yemek kaşığı domates püresi veya salçası

• 1 çay kaşığı kırmızı pul biber

• 1 su bardağı sıcak su

• Yeteri kadar tuz

YEMEĞİN YAPILIŞI

Karnıyarık sosunun hazırlanması

Karnıyarık sosu, bir kap içine 1 yemek kaşığı domates püresi veya salçası, 1 çay kaşığı kırmızı pul biber, 1 su bardağı sıcak su ve bir miktar tuz eklenip, karıştırılarak hazırlanır.

Karnıyarığın hazırlanması 

Öncelikle patlıcanların yeşilbaşları kesilmeden, şerit şeklinde alacalı bir şekilde soyulur ve 15-20 dakika kadar tuzlu suyun içerisinde bekletilir. Daha sonra havlu veya peçete ile iyi bir şekilde kurulanır. Bir bardak sıvıyağ ile önlü arkalı olarak kızartılır ve pişirme tepsisine alınır. Yağ oranı düşük daha hafif bir yemek yapmayı tercih edenlere, kızartmak yerine hazırlanan patlıcanları fırında közleme işlemine tabi tutmalarını öneririz. Bir bıçak yardımı ile karşı tarafını delmeyecek şekilde kızartılan veya közlenen patlıcanlar üstünden kesilir ve oluşturulan yarık yavaş yavaş genişletildikten sonra içleri bir miktar tuz ve karabiber ile sıvanır.

Küp küp kesilmiş soğan, sıvı yağ eklenmiş geniş bir tavaya alınır ve sotelenir. 1-2 dakika sonra içerisine küçük kesilmiş etler eklenir ve suyunu bırakıp çekene kadar kavrulur. Üzerine incecik doğranmış 2 diş sarımsak, bir adet ince ince kesilmiş sivri biber ve yemeklik olacak şekilde doğranmış 2 adet domates eklenir. Tuz ve karabiber de ilave edilir. Bu şekilde biraz kavurduktan sonra ocaktan indirilerek içerisine maydanoz eklenir. Hazırlanan iç harç dikkatlice patlıcanların içerisine doldurulur.  Üzerlerine ise, güzel görüntü verecek şekilde ince dilimlenmiş domates ve her patlıcana birer adet biber konulur. (Biberler küçük parçalara bölünerek konulabileceği gibi tek parça halinde de kullanılabilir.) Bu aşamada, önceden hazırlanan sos, üzerine dökülür ve fırında 180 derecede yaklaşık 20 dakika pişirilir. Karnıyarık, kaşarlı, sütlü püre ve istenilen garnitürler ile birlikte sıcak olarak servis yapılabilir.