İSTANBUL / ÖNCE VATAN HABER MERKEZİ

Uzun süredir bel ağrısı çekiyorsanız, sabahları vücudunuzdaki katılık yataktan kalkmanıza izin vermiyorsa, iltihaplı romatizmal bir hastalığınız olabilir.

Romatizmal hastalıklarla ilgilenen bilim dalına ‘Romatoloji’ adı veriliyor. Tanımlanmış 100’den fazla romatizmal hastalık bulunuyor. Bu hastalıklar vücudun hareket ve destek sistemini oluşturan yapıların (eklemler, kemikler, kaslar, bağlar, vb.) iltihaplanması, dejenere olması ve fonksiyonlarını kaybetmesi anlamına geliyor. Bazı romatizmal hastalıklar iç organları da etkileyebiliyor. Bu hastalıklar içinde en önemli yeri eklem romatizmaları ile iltihaplı eklem romatizmaları tutuyor. Bunlar; oynak yerleri ile mafsalların yanında sistemik belirtileri olan akciğer, böbrek ve farklı iç organlarda da tutulum yapıyor.

  

Romatizmal hastalıklarda en sık görülen yakınmanın; ağrı, şişlik ve eklem tutukluğu olduğu belirtiliyor. Hastalığın çok erken evrelerinde doktora başvuran ve erken tanı konulan hastaların başarılı şekilde tedavi edilebildiklerine dikkat çekiliyor. Hastalığa göre değişmekle birlikte 1 veya daha fazla ekleminde şişlik olan, 3 aydan uzun süreli bel ağrısı çeken ve bu ağrısı dinlenerek geçmeyen hastaların; zaman kaybetmeden ilgili uzman hekime başvurmaları gerekiyor. Bu alanda en sık görülen hastalığın, eklem kireçlenmesi olarak bilinen, ‘Osteoartrit’ olduğu görülüyor. İltihaplı romatizmal hastalıklardan bahsediliyorsa halk arasında omurga romatizması olarak bilinen ‘Ankilozan Spondilitin’in (AS) en sık karşılaşılan romatizmal hastalıklardan biri olduğu belirtiliyor. 

BEL AĞRISI ELE VERİYOR

AS’nin en önemli belirtisinin bel ağrısı olduğuna dikkat çekiliyor. Bel fıtıklarında da temel belirti bel ve bacak ağrısı olduğu için hastalığa doğru tanı konulması gerekiyor. Aksi halde AS’de 8-10 yıla varan tanı gecikmeleri olabiliyor. T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim Sorumlusu ve Romatizma ve Ağrı Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömer Kuru, “Bel ağrısı erişkin popülasyonda yaygın görülen bir tablodur. Mekanik bel ağrılarındaki tedavi yöntemiyle AS’deki tedavi yöntemi tamamen farklıdır” diyor. AS genetik faktörlerin de rol oynadığı bir hastalık olarak tanımlanıyor. AS’de hastalığa yatkınlıkta genetik faktörlerin rolü yüzde 90 olduğu belirtiliyor. Prof. Dr. Kuru, “Buradaki genetik faktörler, hastalığın başlamasında ve kötü seyretmesinde etkili olabiliyor. Ancak bu hastalığın oluşmasında genetik faktörlerin yanında çevresel faktörler de rol alıyor” diye konuşuyor.

Çorabını giymekte zorlanıyor.

AS: Omurgayı tuttuğu için sırt ve boyun bölgesinde öne doğru bükülmeler oluşuyor. Bu durumda hasta omurga esnekliğini ve hareket yeteneğini kaybettiği için öne, yana ve arkaya eğilmekte zorluk çekiyor. Başını çevirip arkaya doğru bakamıyor.

NASIL TEŞHİS KONULUYOR?

AS’nin temel belirtisi  istirahatle geçmeyen, egzersizle azalan bel ağrısı. Bel bölgesindeki sakroiliak eklemlerin MR’la görüntülenmesi tanı için önemli. Hastanın 3 aydan uzun süren ve yavaş yavaş gelişen bel ağrısı varsa; AS akla geliyor.

HASTALIĞIN İLERLEME HIZI

AS hastalarının yüzde 20’sinde ilerleme olmuyor. Yüzde 25’lik grupta hızlı, kalanındaysa yavaş ilerliyor. Hastaların yüzde 27’sinde kalça ekleminde tutulma bildiriliyor ve bunların bir bölümüne erken yaşta protez gerekiyor.

OMURGA ROMATİZMASI ERKEKLERDE DAHA FAZLA 

AS, erkeklerde daha sık görülüyor. HLAB27 denilen insan lökosit antijenini taşıyan bireylerde bu hastalığa daha sık ratlanıyor. Kesin nedeni bilinmiyor. HLA-B27 antijenini taşıyan bireylerde araya tetikleyici bir faktörün girmesi sonucu başladığı kabul ediliyor.

İŞ KAYBETTİREN HASTALIK

AS’ li hastalar erken yaşta hastalandıkları için, bu kişilerde işlerini kaybetme oranı normal popülasyona göre daha yüksek oluyor.

Prof. Dr Ömer Kuru’nun, ankilozan spondilit nedir, belirtileri nelerdir, nasıl tedavi edilir üzerine bilgi verdiği programı izlemek için aşağıdakli linli tıklayın. 

https://youtu.be/lBClrm6WFdA?t=67