İSTANBUL - Türkiye’de sayısı 70 binlere ulaşan diyaliz hastalarının haftada üç gün diyalize gitmesi gerektiğini vurgulayan İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen, koronavirüs salgını açısından yüksek risk grubunda olan kronik böbrek yetmezliği ve diyaliz hastaları ile organ nakilli hastaların ekstra korunması gerektiğini söyledi. Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Yönetim Kurulu üyesi de olan Prof. Dr. Türkmen, şöyle konuştu:

“Ülkemiz çok olağanüstü bir dönemden geçiyor. Bu salgın, kronik böbrek yetmezliği hastaları ve organ nakilli kişiler için ayrı bir zorluk oluşturuyor. 70 bine yakın hemodiyaliz hastamız var. 30 bine yakın da böbrek nakilli, ayaktan takip ettiğimiz hasta grubumuz var. Diyaliz hastaları toplumun diğer üyeleri gibi çok kolay izole edilebilen kişiler değil. Çünkü yaşamlarını sürdürebilmek için haftada üç kez diyalize gitmek zorundalar. Ev diyalizi yapan hasta sayımız maalesef çok az, 900 civarında. Bu hastaların diyaliz merkezlerine taşınması gerçekten önemli bir sorun. Özellikle Anadolu'da diyaliz merkezlerinin çoğu ilçelerde. Köylerden 20-30 kilometre mesafelerden oralara hasta taşınıyor. Her hastanın izole olarak tek tek kendi imkanları ile gitmeleri en ideali. Ama bunu yapamayacak olanlar var. O nedenle diyaliz merkezlerinin mutlaka servis sayısını artırıp araç içindeki hasta sayısını seyreltmesi gerekli. Ayrıca bu hastalar mutlaka maske kullanmalı. Her servis aracının ciddi bir şekilde dezenfekte edilmesi, özellikle yüzey dezenfeksiyonunun çok iyi yapılması gerekiyor. Hastalarımızın da evlerine dönüşlerinde çok dikkatli bir şekilde tüm giysilerini çıkarıp mümkünse hemen duş almaları, ellerini çok iyi yıkamaları gerekiyor. Hijyenik tedbirler herkes için önemli ama bizim kronik böbrek hastalarımız çok daha fazla dikkat etmek zorunda. Çünkü yakalanırsa hastalığın ağır seyretme ihtimali çok yüksek olan bir grup.”

NAKİLLİ HASTALAR DOKTORA SORMADAN İLAÇ DOZLARINI DEĞİŞTİRMESİN

Türkiye'deki böbrek yetmezliğinin en önemli nedeninin diyabet ve hipertansiyon olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Türkmen,  şöyle devam etti:

“Bu iki hastalık da koronavirüs enfeksiyonu için çok önemli risk faktörleri. Organ nakilli hastaların yaklaşık yüzde 60-70’inde hipertansiyon görüyoruz. Hem bağışıklık sisteminin baskılanması, hem de bu komorbit dediğimiz altta hipertansiyon, diyabet gibi başka hastalıkların olması bizim hastalarımız açısından Covid-19 salgınını daha tehlikeli hale getiriyor. Bir diğer boyutu da organ nakilli hastalar. Bu konuda da bize çok soru geliyor. Yılda 4 bin civarında böbrek nakli yapılıyor ülkemizde. Yaklaşık 30 bin böbrek nakilli hastayı ayaktan takip ediyoruz. Organ reddi yaşamamaları için bağışıklık sistemi baskılayan ilaçlar kullanıyorlar. Özellikle nakilden sonraki ilk 6 ay kullandığımız ilaçlar yüzünden bağışıklık sistemleri daha düşkün hale geliyor. Bu dönemde virüs kapmaları bizi endişelendiriyor. İki hafta oldu salgın Türkiye'de yaygın hale geleli, çok ağır hastalarımız olmadı ama karantinaya aldığımız nakilli hastalarımız oldu maalesef. Düzelenler de var aralarında. Geçtiğimiz 6 ay içinde nakil geçirmiş hastalarımız daha dikkatli olmalı. Belli aralıklarla tahlil yaptırmaları gerekiyor. Hastaneye gitmeleri gerekiyor bu nedenle. Ama bu tahliller çok mutlak gerekliyse yapılmasını tavsiye ediyoruz şu dönemde. Gelip kanlarını verip gitsinler, biz daha sonra kendilerine dönüp ilaçları ile ilgili gereksinimlerini, değişiklikleri, telefonda aktarabiliriz” diye konuştu.

B VE C VİTAMİNİ DESTEĞİ ALABİLİRLER

Nakilli hastaların bağışıklık baskılayıcı ilaçlarını doktorlarına danışmadan asla bırakmamaları veya dozlarını değiştirmemeleri gerektiğinin de altını çizen Prof. Dr. Türkmen, sözlerini şu bilgilerle noktaladı:

“Bu çok tehlikeli olabilir. Organ reddi yaşanabilir. Olabilecek tüm değişiklikleri hekimlerine aktarmaları gerekiyor. Nakilli ve diyaliz hastası bireylerin toplu taşıma araçlarını kullanmalarını da kesinlikle önermiyoruz. Büyük şehirlerde en küçük mesafelerde bile 15-20 dakika o ortamda yolculuk gerekiyor. Orada bir Covid-19 taşıcısı olsa birçok insana bulaşabilir. Bizim hastalarımız bu anlamda daha savunmasız. Önümüzdeki 1,5 aylık dönem çok kritik. Diyaliz ve transplantasyon hastalarının beslenmelerine de çok dikkat etmesi lazım. Daha iyi dinlenmeliler. Doktorlarının kontrolünde vitamin takviyesi alabilirler geçici bir süre. B ve C vitamini kullanılabilirler. Koronavirüste koruyucu olduğu iddia edilen ama aslında tedavide kullanılan klorokin gibi sıtma ilaçlarının kullanılmasını önermiyoruz. Bir de Covid-19 tedavisi gören hastaların da bazen diyalize alınması gerekebiliyor. En iyi koşullarda izole etmek gerekiyor bu hastaları da. Diyaliz merkezlerinin fiziki koşulları buna el vermezse mesela Hepatit B hastalarına ayrıldığımız bölümler var, belki oralarda alınabilirler. Ayrıca diyaliz makinesinin olduğu bölümün çok iyi dezenfekte edilmesi gerekiyor, 4 saat kadar ara verilip temizlenmesi gerekiyor. Umuyoruz ki bu hastalarda diyaliz ihtiyacı çok artmaz, yoksa çok yoğun bir şekilde sıkıntı oluşturacak.”