Yaklaşık 2,5 milyon aday, 27- 28 Haziran'da yapılacak YKS'de Temel Yeterlilik Testi (TYT), Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi (YDT) oturumlarına katılacak. Adaylar, sınav salonlarına maske ile giriş yapacak ve girişte bazı güvenlik önlemlerinden geçirilecek. Uzman Klinik Psikolog Sibel Dinç Çalışkan, öğrencilerin yaşadığı tek değişikliğin sınav günü ile sınırlı kalmadığını söyledi. Çalışkan, “Gelişimsel olarak kendi yaşıtları ve arkadaş grupları ile paylaşımların daha fazla değer kazandığı bu dönemde sınava girecek öğrenciler, öğretmenlerinden, yaşıtlarından uzakta kalmış oldu. Tedbir düzenlemelerinin bir parçası olarak bu seneki sınavda hem tarihle ilgili değişiklikler hem de sınav zamanıyla ve konularla ilgili düzenlemeler yapıldı. Bu yeni düzenlemelerin YKS'ye kattığı bilinmezliklerin sınava katılacak gençlerin kaygılarını artırdığını söyleyebiliriz. Koronavirüsle ilgili kaygıyı bütün sınava girecek kişilerin paylaştığını fark etmek gençler için rahatlatıcı olacaktır. Çünkü fiziksel olarak kendi arkadaşları ile eskisi kadar paylaşımda bulunamasalar da yalnız olmadıklarını bilmek ve duygudaşlık hissi, güvende hissetmeyi kolaylaştırır" diye konuştu.

'SINAV YERİNİ ÖNCEDEN GÖRMELİ'

Sınavın öğrenciler için önemli ve üzerinde çok emek verdikleri konu olduğunu kaydeden Çalışkan, “Sınav sonucumuz bizim özümüzde kim olduğumuzu, kişilik değerimizi belirleyen bir sonuç değil. Şu an için sınavla ilgili çok yüksek netler yapma hedefi, öğrencinin sınav anındaki kaygısını artırarak motivasyonunu düşürecek bir hedef olarak kalıyor. Bunun yerine öğrencinin sınav için verdiği emeğin kıymetini fark etmesi ve sınav anında zorlandığı sorular olsa da sınava devam edip bildiklerini performansına yansıtmaya odaklanması, motivasyonu olumlu etkileyecektir. Beynimiz tanıdık olduğumuz ortamlarda daha rahat olmaya programlı. O yüzden muhakkak sınav yerini önceden görmeleri, mümkünse sınavda oturacakları masada beş on dakika oturup zaman geçirmeleri, sınav gününde öğrencilerin daha rahat olmalarını sağlayacaktır" dedi.

Sınava 1-2 gün kala öğrencilerin telefon, televizyon ve sosyal medya ile bağlantısını kesmesinin kendilerini iyi hissettireceğini belirten Çalışkan, vücudu yormayacak doğa yürüyüşleri, sevilen müziklerin dinlenmesi gibi rahatlatıcı aktiviteler önerdi. Çalışkan, “Sevilen kişilerle yapılan paylaşımlar ve bu konuşmaların sınav gündeminden uzaklaşması da öğrencilerin rahatlamasında önemli adımlar olacaktır" diye konuştu.

'EBEVEYNLER KENDİ KAYGILARINI AZALTMALI'

Çocuğu sınava hazırlanan ailelerin tıpkı onlar gibi kaygı yaşadığına vurgu yapan Çalışkan, “Ailelerin öncelikle sınavla ilgili kendi kaygılarını kontrol etmeleri çok önemli. Çünkü duygular bulaşıcıdır, ailenin kaygısı, çocuğun kaygısını daha da artırır. Ailenin sınava yüklediği anlamı ve çocuğundan beklentisini tekrar gözden geçirmesi gerekebilir. Muhtemelen çocuklar sınavı hayatını şekillendirecek en önemli olay olarak görüyor ama ebeveynlerin yaşam tecrübeleri onlara hayattan keyif almayı etkileyen daha farklı ve önemli bir sürü etken olduğunu hatırlatacak, o sese kulak verilmeli ve olaylara biraz uzaktan bakarak ebeveynler kendi kaygılarını azaltmalı" dedi.

'SINAV EVİN EN ÖNEMLİ KONUSU HALİNE GETİRİLMEMELİ'

Gençlerin, stresini, üzüntüsünü, öfkesini aileleriyle paylaşabildiği oranda rahatladığını aktaran Çalışkan, "Sınavı evin en önemli konusu haline getirmemek, öğrencinin rahatlamasını sağlar. Sınav yaklaştıkça hep onun en sevdiği yemekleri yapmak, onun yatağını vakit kaybetmemesi için toplamak gibi tavırlar olağanüstü bir şeyler oluyor mesajı verir ki; olağanüstü durumlarda hepimiz daha çok kaygılanırız. Bu yüzden sınav gününde de evin doğal düzeninde nasıl kahvaltı yapılıyorsa o şekilde yapmak, sınava bütün aile birlikte gitmektense çocuğun yanında en rahat hissettiği bir veya iki aile üyesinin ona eşlik etmesi sınavı olağanlaştırarak, çocuğunuzun rahatlamasına yardımcı olur" diye konuştu.