Yayımlanacağı tarih: 29/01/2021

Iğdır İl Kültür Turizm Müdür Vekili Sayın Nebi IŞIK ile röportaj

“İnsanlığın Başkenti Iğdır”

Bu hafta; "76" plaka numarasına sahip, Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Türkiye'nin en doğusunda yer alan ve üç ülkeye sınırı olan Iğdır ilimizi konu aldık.

Doğu Anadolu Bölgesi'nin Çukurova'sı olarak da adlandırılan ve önemli bir kültür kavşağında bulunan Iğdır; Tarihi, kültürü, folkloru, doğa güzellikleri ve birçok meyvenin tarımına imkan sağlayan iklim özelliği ile dikkat çekiyor. Iğdır ilimizin turizmi için yapılan yatırım ve hizmetlerin yanı sıra kendine has değerlerini göndeme taşımak amacıyla Sayın IŞIK ile röportaj gerçekleştirdik.

IĞDIR KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜR VEKİLİ NEBİ IŞIK

Sayın Müdürüm, “Önce Vatan Gazetesi” okurları için kendinizi tanıtır mısınız?

1968 Iğdır’da doğdum, Anadolu Üniversitesi İşletme mezunuyum. Memuriyete 1991 yılında Turizm Bakanlığı Adana Turizm Müdürlüğünde Enformasyon Memuru olarak göreve başladım, sonrasında Iğdır Turizm Müdürlüğü Enformasyon Memuru, Iğdır Kültür ve Turizm Müdürlüğü Şef, Artvin İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı, Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Şube Müdürü ve Bakanlık Makamının 30.04.2020 tarihli onayı ile Iğdır İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne vekalet etmekteyim.

Müdürüm, Iğdır’da turizm ve tanıtım desek… Ve bu anlamdaki faaliyetleriniz nelerdir?

Valiliğimiz, Iğdır Üniversitesi Rektörlüğü, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği, SERKA, Iğdır Ticaret odası Başkanlığı ve Ticaret Borsası Başkanlığı destekleri ile ili tanıtmak amacıyla elimizdeki kültürel değerlere ve turizm potansiyeline ait tanıtıcı yayınlar hazırlanıp bastırılarak yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılım sağlanmakta. A grubu seyahat acenteleri tarafından sınır olduğumuz ülkelerden Nahcivan ve İran’a karşılıklı turlar düzenlenmektedir.

Koronavirüs ile mücadele kapsamındaki çalışmalarınızı bizlerle paylaşır mısınız?

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve ilimizi de etkileyen koronavirüs ile mücadelede Sağlık Bakanlığının önerileri ve Valiliğimizin talimatları doğrultusunda virüsün etkilerini en aza indirmek için Müdürlük olarak vatandaşın ve öğrenci yoğunluğunun fazla olduğu Kültür merkezi binasına girişlerde HES kodu sorgulama, sosyal mesafe, maske, temizlik ilkelerine riayet edilmesi için gerekli  önlemler alınarak denetimler yapılmaktadır.

İlimizde konaklama ve yeme içme tesisleri için belirlenmiş kriterler gözönünde tutularak, temizlik hijyen ve sağlık açısından yapılan denetim uygunluğu sonucunda Güvenli Turizm Sertifikası almaları sağlanmıştır.

Müdürüm, kültürel ve aktivite turlarına daha fazla katılımın olması için neler yapıyorsunuz?

İlimizi tanıtım amaçlı hazırlanan destinasyon çalışması Bakanlığımızın resmi tanıtım sitesi olan GO TURKEY üzerinden yapılmaya başlanacaktır. Bu tanıtımla yurt içinde ve yurt dışında ilimizin kültürel ve turistik değerlerini daha fazla insana duyurmayı hedeflemekteyiz. İlimizin transit geçiş noktası olarak kullanılmasından dolayı ilimizde yapılacak aktivitelerle, bölgeye gerçekleştirilecek turların, zamanlama planının yapılması, ilimizde en az 1 gece konaklama yapılması hedeflenmektedir.

Müdürüm, Iğdır'ın turistik, kültürel ve doğal varlıklarını koruma veya onarmaya yönelik çalışmalarınız oldu mu veya olacak mı?

Evet, yapılan çalışmalar oldu. Şuan Anıt Müze restorasyon çalışması devam etmekte ve ilimiz için bir eksiklik olarak görülen, projesi tamamlanan Iğdır Müzesi’nin yıl içerisinde yapımına başlanması hedeflenmektedir.  Bu çalışmaların yanı sıra özel mülkiyet olup tescilli tarihi evin kamulaştırma çalışmaları başlamış, bu çalışmalar tamamlandıktan sonra kültür evi olarak dizayn edilecektir.

Resmi platformda Iğdır'a gelen turistleri doğru yönlendiren turizm enformasyon memurlarınız var mı?

Müdürlüğümüzde Enformasyon Memuru bulunmamaktadır ancak Müdürlüğümüze yapılan müracaatlarda gerekli bilgilendirme yapılmaktadır.

Turizm sektörünün son durumu hakkında neler söylemek istersiniz?

Üç ülkeye sınır kapısı olan ilimiz, pandemi sürecinde ülkemizde olduğu gibi ilimizi de turizm sektöründe olumsuz etkilenmiştir.

Müdürüm Iğdır ismi nereden gelme ve isminin anlamı nedir?

Iğdır’ ın adı;  24 Oğuz boyundan 21’ ncisi sayılan İç-Oğuzlar-Üç-Ok kolunun ve Oğuz Hanın altı oğlundan biri olan “Iğdır Beğ” den gelmektedir. Bu boyun ilk başbuğu Iğdır Beğ’ dir. Iğdır’ ın kelime olarak manası “iyi, büyük, yiğit, başkan, ünlü, sahip, ulu, bahadır” gibi anlamlara gelmektedir.

Iğdır Beğ, dört kardeşin en büyüğüdür. Kabilesi Aras havzası ve Azerbaycan bölgelerine yerleşmiştir.

Iğdır denilince akla ilk gelen nedir?

Iğdır denilince ilk akla gelen Ağrı Dağı, Şerefettin Ejder Kenvansarayı, Koçbaşı Mezarları, Iğdır kayısısı, Tuz Mağaraları, Anıt Müze, Gökkuşağı Tepeleri, İrem Bağları…..

Iğdır'ı diğer illerimizden farklı kılan özelliği veya özellikleri nelerdir?

Tarihi, kültürü, folkloru, doğa güzelliklerinin yanında Iğdır, özel iklim şartları sayesinde dört mevsimin aynı anda yaşanabildiği görülmeye değer bir yerdir.

Üç ülke ile sınırı olan ve bölgenin turizm merkezine dönüşen ilin ovasındaki meyve bahçeleri, pamuk tarlaları yamaçlarındaki kır çiçekleri, yaylaları, doğal su kaynakları ayrı birer güzelliktir. Iğdır’a hayat veren Aras Nehri ile Ağrı Dağı kentin turizm potansiyelini ortaya koymaktadır. Tuz Mağaraları, Kervansarayı, kümbetleri, kaleleri, koçbaşlı mezar taşları, Anıt Müzesi ve diğer kültürel varlıklarıyla Iğdır ziyaretçilerini beklemektedir. 

Iğdır'ın kültürel faaliyetleri nelerdir?

Baharın müjdeleyicisi olan Nevruz, doğanın tekrar dirilişe geçmesidir ve her yıl 21 Mart günü kutlanan, Kökeni çok eskilere dayanan Nevruz, Anadolu ve Orta Asya ülkelerinde önemli bir gelenektir. Nevruz, bir dirilişi sembolize ettiği gibi, aslında toplumları da birbirine bağlayan, kucaklaştıran ve ortak bağlar kurulmasını sağlayan önemli bir kültürdür.  Unesco tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınan Nevruz Bayramı 21 Mart’ta uluslararası düzeyde kutlanmaktadır.

Mayıs ayında Ağrı Dağı’nda Korhan Yaylası şenlikleri,

15 haziran- 15 temmuz aralığında, yetiştirilen kayısıların olgunlaşmasıyla beraber Kayısı Festivali yapılmaktadır.

Iğdır'ın turistik yerlerini tanıtır mısınız?

Doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve tarihi yapısıyla öne çıkan Iğdır, güneşin ilk doğduğu serhat şehir.

Iğdır ve çevresi, en geç M.Ö. 4000 bin yıldan beri yerleşim yeri olarak kullanılmış ve tarih boyunca birçok kavimlerin medeniyet ve kültürlerine ev sahipliği yapmıştır. Anadolu’nun giriş kapısı olan şehir, Urartular, Asurlar, Kimmerler, İskitler, Persler, Makedonlar, Doğu Romalılar, Selçuklular, Moğollar, Osmanlıların izlerini taşımaktadır.

Tarihî İpek Yolu üzerinde yer alan Iğdır; doğal güzellikleri ve binlerce yıllık geçmişten miras kalan tarihî eserleriyle bir yeryüzü cennetidir.

Geniş tarım arazileri, efsanelere konu olan Ağrı Dağı, toplumsal hafızamızı her dem canlı tutan Anıt Müze ve bereket kaynağı Aras Nehri ile misafirlerini karşılayan şehrin her köşesi keşfedilmeyi bekleyen gizli bir hazine gibidir. Bereketli topraklarında yetişen ve dünyaca ünlü tarım ürünleriyle Doğu'nun Çukurova'sıdır.

Iğdır, Nuh Peygamber’in gemisine güvenli bir liman olup insanların ve hayvanların yeryüzüne tekrar yayıldığı efsanevî Ağrı Dağı’nın eteklerinde yer alır.

Ağrı Dağı;

Iğdır’ın göğe uzanan eli, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek dağı Ağrı, doğal güzellikleri ve insanlık tarihindeki yeriyle son derece önemlidir. Birçok dinin çıkış merkezi olan Ağrı Dağı, kutsal kitaplarda Nuh’un gemisinin karaya oturduğu yer olarak bilinir. Ağrı Dağı hem siyasi hem de inanç turizmi açısından keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Türkiye'nin Çatısı olarak adlandırılan Ağrı Dağı, dört ülke toprağının sınırlarının birleştiği bir noktada olmasıyla da benzersizdir.

40km çapında 5137m yüksekliğindeki Ağrı dağının 4000m’de itibaren karla kaplıdır. Dağın kuzey yanındaki 10km’lik buzul ise Türkiye’nin en büyüğü olma unvanına sahiptir. Sönmüş bir volkan olan Ağrı Dağı, dağ ve kış sporlarına elverişli yapısı, yaylaları, mağaraları, doğa yürüyüş alanları ile başta doğa sporları, yamaç paraşütü, avcılık, dağ bisikleti, dağ rallisi, kuş gözetleme olmak üzere turizmin hemen her alanına hitap edecek özelliklere sahiptir. Büyük Ağrı Dağı’na bilimsel amaçlı tırmanışlar da yapılmaktadır.

Tekelti Dağı; Türkiye’deki ender kayalardan biridir. Dik kaya tırmanışı için idealdir.

Karakoyunlu Koç Başlı Açık Hava Müzesi;

Iğdır Ovası'ndaki bütün eski mezarlıklarda bulunan koçbaşlı mezarlar, Iğdır'da medeniyetleriyle kalıcı iz bırakan Karakoyunlular dönemine aittir. Bu mezar taşları Karakoyunlulara döneminde yiğit ve kahraman olan kişiler ile genç yaşta ölenlerin mezarlarına dikilirdi. Karakoyunlular dönemindeki bu gelenek Orta Asya Türk kültüründen gelmiştir. Ağrı Dağı’nda bulunan siyah bazalt ile yapılan mezar taşlarının çok azı günümüze ulaşmış ve koruma altına alınmıştır.

             

Karakale (Sürmeli) Kalesi;

İl merkezine 10 km uzaklıkta bulunan ve Aras Nehri’nin Türkiye Ermenistan sınırını çizdiği noktada sarp kayalıklar üzerinde inşa edilmiştir. Selçuklular tarafından 12. yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Kale surları ile kuleler arasında kalan geniş bir alanda büyük bir yerleşim kalıntısı mevcuttur. Buradan günümüze birkaç sur ve iki büyük kule ulaşmıştır. Özellikle Selçuklu, Urartu ve Erken Tunç Çağına ait bol miktarda seramiğin görüldüğü bu alanda kısmen ayakta kalan yapı, hem Aras Nehri’nin geçit veren bir noktasında hem de Iğdır Ovası’na açılan yolun üzerinde inşa edildiği için stratejik bir öneme sahiptir.

Harmandöven EjderKervansarayı:

İpek Yolu'nun tali yollarından olan Batum - Tebriz Kervanyolu güzergâhında, Selçuklular Dönemi'nde Sürmari Emiri Şerafettin Ejder Bey tarafından 13. yüzyılda yaptırılmıştır.

Çakırtaş Kul Yusuf Kümbeti;

Iğdır'ın yaklaşık 11 km kuzeyinde Çakırtaş köyünde bulunan Kümbet’in, giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1485 yılında Kul Yusuf adlı bir zat için yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Üçkaya Gölü ve Üçkaya Vadisi;

Bir yanında devasa bir vadi diğer yanında ise birbirinden farklı ağaç türlerini barındıran Göl, yılın her mevsimi doğal yapısı ve faunasıyla görülmeye değer manzaralar oluşturuyor. Sonbaharın gelmesiyle sarı, kahverengi ve yeşilin birbirinden güzel tonlarına bürünen Vadi, doğal güzelliğiyle ziyaretçilerine renk cümbüşü yaşatıyor. Özellikle doğa fotoğrafçıları ve doğa sporcularının dikkatini çeken vadi, kartpostalları aratmayan görüntüler sunuyor.

Ermeniler Tarafından Katledilen Şehit Türkler Anıt ve Müzesi;

Ermeniler tarafından katledilen şehit Türkler adına yapılmış anıt ve müzedir.

Iğdır ve köyleri 1915-1920 yıllarında Ermeni katliamlarına en yoğun maruz kalan bölgelerden biridir. O dönemde Iğdır halkının büyük kısmı (seksen binden fazla) katledilmiş, sağ kalanlar ise yurtlarını terk etmek zorunda kalmıştır.

Anıt 1915-1920 tarihleri arasında bölgede yaşanan Ermeni saldırılarını sembolize etmektedir ve Türkiye’nin en yüksek anıtıdır. Yüksekliği 43.50 m’dir. Her ay yaklaşık 4.000 ziyaretçinin gezdiği Müzede ise söz konusu saldırılarla ilgili belgeler sergilenmektedir.

Iğdır, bitki örtüsü bakımından zengin bir bölgedir. Yaklaşık 1.800 bitki çeşidinin bulunduğu Iğdır’da 60 endemik bitki türü de tespit edilmiştir.

Tuzluca Tuz Mağaraları; Tuz mağaraları Tuzluca ilçesinde bulunmaktadır. 55 dönümlük bir araziyi kaplamaktadır. Türkiye'nin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Sağlık turizmi açısından da çok önemli bir yere sahip olan mağaralarda, tünellerde bulunan havanın birçok solunum yolu hastalığına iyi geldiği bilinmektedir. Buradan günlük 150 ton tuz üretilmektedir.

İrem Bağları; Yöre halkı arasında İrem Bağları olarak bilinen yeşil vadi, barındırdığı renk tonlarıyla görsel bir şölen sunmaktadır. İrem Bağları volkanik bir coğrafyanın ortasında yüzlerce dönüm arazi üzerinde bölgeye de hayat vermektedir. Doğa sporları, fotoğrafçılık ve dağ bisikletiyle ilgilenenler için ideal bir dinlenme ve mesire alanı olan bölge, il merkezine sadece 6 km uzaklıktadır.

Hz. Adem ile Hz. Havva’nın da İrem Bağları’nda yaşadıkları rivayet edilmektedir.

Kuş Gözlemi Alanları; Iğdır ve Aras Vadisi kuşların göç yolu üzerinde bulunmaktadır. Bölgede şimdiye kadar 325 kuş türü kaydedilmiştir. Bu, Türkiye’nin kuş varlığının % 66’sı, Avrupa’nın % 60’ının alanda barındığını göstermektedir. Iğdır genelinde, Türkiye’de bulunan 489 kuş türünden 325’i gözlenmiştir. 192 türden yaklaşık 105.000 kuş ise halkalanmış ve kayıt altına alınmıştır. 

Ağrı Dağı’nın kuzey ve güneyinde yer alan sazlık ve göllerde bulunan yabanıl kuşlar kuş gözlemciliği faaliyetleri için uygun doğal alanlardır.

Aras Kuş Cenneti, Bir tarafında Aras Nehri diğer tarafında ise Aras Dağları bulunan Aras Vadisi, dünyanın en önemli kuş göç yollarından biri (Afrika-Avrasya) üzerinde yer almaktadır.

Karasu Kuş Cenneti (Karasu-Aralık Sazlıkları), Karakoyunlu ilçesi Bulakbaşı köyünde bulunan gölet, kaynağını Ağrı Dağı’nın 4 bin metre yüksekliğindeki Ahura Buzulu’ndan eriyip gelen kar sularından almaktadır. Görenlerin hayran kaldığı doğa harikası Karasu; su kaplumbağası, su yılanı, su maymunu gibi türlerin yanında birçok yabani kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır.

Iğdır'ın yöresel yemekleri ve özellikleri nelerdir?

Iğdır’ın tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması, Anadolu’dan İran’a ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine uzanan yol güzergâhları ile birlikte gelişen ticari hareketlilik yeme, içme kültürüne de yansımıştır.  Azerbaycan ve İran mutfağı ile Iğdır mutfak kültürü arasındaki temel benzerlikler bulunmaktadır. Özellikle kırmızı et, pirinç ve pirinç yemeklerine dayalı beslenme alışkanlığı bu benzerliği göstermektedir.

Taş köfte, bozbaş, haşıl, kuymak, hedik, ekşili pilav, patlıcan reçeli, katık aşi, ekşili erişte, helise, kavut,  kaysafa, kelecoş, kete, kuymak, etli pilav,  omacaşı, omaç helvası, sabahaşı, sütlü pilav, tapan, yağ çorbası gibi yemekler Iğdır mutfağının temelini teşkil eder.

Iğdır'da peynir, yoğurt, tereyağı ve bal üretimi de yaygındır.

Ağaçları çok verimli olan ve ovayı yeşile boyayan ağaçlarının dallarında güneşten bir parça gibi parlayan kayısıların tadına bakmalısınız.

Iğdır kayısısı(Iğdır şalağı) ve taş köfte yemeği Coğrafi İşaretli ürünlerdendir.

ÇORBALAR:

QATIĞAŞI

1 Su bardağı pirinç ve lepe

1 Demet kazayağı

1 Demet maydanoz

1 Demet dereotu

½ Demet salmanca

1 Su bardağı et suyu

2 Su bardağı su, yeteri kadar tuz

1 Kg. yoğurt

Tencereye su, lepe/lapa, pirinç kurutularak ateş üzerine alınır. Kaynayınca kazayağı, salmanca, dereotu, maydanoz sırasıyla küçük küçük doğranarak ilave edilir. Sebzeler piştikten sonra tuz eklenir. Ateşten alınır. Ateşten alınan karışım buzdolabında veya soğuk bir yerde soğumaya bırakılır. Diğer tarafta yoğurt iyice çarpılır. Soğuyan karışım porselen bir kâsede yoğurt ve soğumuş et suyu ile karıştırılır. Tuzu eklenir. (Fazla karıştırılmaz; çünkü sebzelerin rengi yoğurda çıkabilir.) Katı olmuşsa su ilave edilir.

Not: Kazayağı ve salmancanın her mevsim bulunmaması ayrıca mevsiminde bulunsa bile toplanmasının zor olması nedeniyle bunların yerine ıspanak kullanılmaktadır.

AYRANAŞI

1 demet emen kömeci

1 demet yarpız

1 demet evelik

6 dal pancar yaprağı

2 kg yoğurt

1 su bardağı bulgur

7 su bardağı su

3 diş sarımsak

4 kaşık un

Tencereye su konularak bulgur kaynatılır. Buna ince ince doğranmış bütün otlar ilave edilip iyice pişirilir. 4 kaşık un su da ezilerek karışıma ilave edilir. Diğer tarafta ayran hazırlanır sarımsaklar ezilerek ayrana katılır. Pişirilen karışıma sonra ayran eklenir. Bir iki taşım kaynatılıp ateşten alınır.

SABAHAŞI

3 su bardağı çiğden (olmamış buğdayın dövülmüş hali)

2 lt. su, 1 tatlı kaşığı tuz

4 parça kemikli et

Bütün malzemeler güvece konulduktan sonra güveç tandıra yerleştirilir. Etler iyice eriyip su ve buğdayla karışıncaya kadar kaynaması beklenir. Yaklaşık iki saat kaynadıktan sonra tandırdan çıkarıp servis edilir.

Not: Çorbanın özelliğinin başında tandırda pişmesi gelir. Ayrıca diğer bir özelliği ise çok kaynamasıdır. O kadar kaynar ki malzemeler tanınmaz hale gelir.

HELİSE

1 adet tavuk veya yarım hindi

3 su bardağı çiğden

3 lt. su, 1 tatlı kaşığı tuz

1 yemek kaşığı tereyağı

Tereyağı hariç diğer malzemeler güvece konularak tandıra yerleştirilir. Yaklaşık iki saat pişer. İyice piştikten sonra tandırdan çıkarılır. Sıcakken tereyağı katılıp karıştırılır.

Not: Bu çorbada bir önceki tarifteki gibi iyice pişirilir. Malzemeler tanınmayacak hale gelir.

ETLİ YEMEKLER:

1. TAŞ KÖFTE

500 gr kemiksiz et

1 çay kaşığı sarıkök

1 tatlı kaşığı salça

1 yemek kaşığı ayçiçeği yağı

1 çay kaşığı karabiber

3–4 dal maydanoz

½ kuru soğan

1 çay bardağı lepe

1 çay bardağı pirinç

1 yumurta

1 orta boy patates

1 yemek kaşığı margarin

Et dövme taşında tokmakla dövülür. (Kıyma olarak da kullanılabilir.) Et iyice dövüldükten sonra salça ayçiçeği yağı, ince ince kıyılmış maydanoz, lepe, pirinç ete karıştırılıp yoğrulur. Yoğrulmuş etin üzerine sarı kök, karabiber serpilip yumurta kırıldıktan sonra tekrar yoğrulur. (Köftelerin pişerken dağılmaması için iyice yoğrulması gerekir.) Yoğrulduktan sonra et avuç içinde yuvarlanarak orta boy bir patates büyüklüğünde köfteler hazırlanır. Diğer yanda margarinle ince kıyılmış soğan kavrulur. Salça, su eklenip suyun kaynaması beklenir. Su kaynayınca köfteler suya ilave edilip beş dakika kadar kaynatılır. Sonra patatesler 5–6 parçaya bölünerek

Yemeğe eklenir. Tuzu da eklenip bir süre daha kaynatılır. Patatesler pişince ateşten alınır.

2. BOZBAŞ

2 su bardağı lepe

250 gr kemiksiz et

1 yemek kaşığı margarin

1 kahve kaşığı sarıkök                      

3 ortaboy patates

1 ortaboy soğan

İnce ince kıyılmış soğan ve yağ tencerede kavrulur. Su eklenir. Daha sonra kuşbaşından büyük parça etler, lepe, 5-6 parçaya bölünmüş patates suya ilave edilir. Kaynayıp patatesi, eti pişince sarıkökü, tuzu eklenerek ateşten alınır.

3. EKŞİLİ

500 gr kemiksiz et

1 Su bardağı lepe

1 domates veya 1 çay kaşığı salça

5 gr limontuzu

2 su bardağı su

1 çay kaşığı sarıkök

1 yemek kaşığı margarin

Tuz

1 orta boy kuru soğan veya yarım demet sebzi “Yöresel bir ot” Et kuşbaşından biraz büyük parçalara ayrılıp tencereye konulur. Lepe ve su eklenerek ateş üzerine alınır. Diğer yanda yağ ile bütün bir soğan kavrulur. (Eğer sebzi varsa soğan kullanılmaz sebzi 2 cm büyüklüğünde doğranır ve yağla kavrulur.) Kavrulan limontuzu konularak tencereye boşaltılır. Daha sonra salça veya rendelenmiş domates, sarıkök, tuz eklenerek iyice pişirilir. Lepeler pişince ateşten alınır.

Sayın Müdürüm, son olarak ne söylemek istersiniz?

Ağrı Dağı’na tırmanmalı, Nuh efsanesini dinlemeli,

Tuzluca Tuz Mağaralarının atmosferini hissetmeli, tuz terapilerine katılmalı, nefes egzersizleri yapmalı,

Kuşların göç yolu üzerinde bulunan Karasu ve Aras Kuş Cenneti’ni,

Karakoyunlu Koç Başlı Açık Hava Müzesi’ni ve Ejder Kervansarayı’nı,

Anıt Müze’yi görüp şehit Türkleri ziyaret etmeli,

İrem Bağları’ndaki görsel şöleni fotoğraflamalı,

Azeri ezgilerini dinleyip, halk danslarını seyretmeli, Nevruz bayramına katılmalı, yanan ateşin üzerinden atlamalı,

Gökkuşağı Tepeleri’nin büyüleyici manzarası görülmeye değerdir.

Bozbaşı ve Coğrafi İşaretli yemek olan Taş Köftenin tadına bakmadan Iğdır’dan dönmemeli,

Iğdır’dan ayrılırken Coğrafi İşaretli Iğdır Kayısısı (Iğdır Şalağı) almalısınız.

Iğdır İlimizin tanıtımına katkıda bulunduğunuzdan dolayı Önce Vatan Gazetesi’ne ve şahsınıza teşekkür eder saygılar sunarım.

***

76 Iğdır

Ülkenin en doğu ucunda yer alan Iğdır,

“güneşin ilk doğduğu kent” adıyla anılır.

kuşların ve çiçeklerin şehri olan Iğdır,

doğallığın, verimli toprakların kentidir.

***

Jeolojik yapısıyla dikkat çeken Iğdır,

büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.

Üç ayrı ülkeyle sınırı bulunan Iğdır,

dört mevsimi tek günde yaşatan bir şehirdir.

***

Doğu Anadolu'nun Çukurova’sı olan,

Aras Nehri doğasıyla kuşatılan Iğdır,

Ağrı ve Elegez Dağları'yla da ünlüdür.

Iğdır, pek çok kültüre tanıklık etmiştir.

***

Sürmeli Çukuru vb. kalıntılarıyla Iğdır,

Paleolitik Çağ’a ait izleri taşır.

Meyve bahçeleriyle çevrili olan Iğdır,

doğal su kaynakları açısından zengindir.

Hande Hamdiye Ağırman