Samimi düşüncemdir bu. Demokrasinin uygulanmaya başlanmasından bu tarafa halkın çoğunluğu ile politikacının frekanslarının tuttuğunu düşünmüyorum.

Ayrım yapmadan söylüyorum Türkiye’de ki siyasiler ile Türk vatandaşlarının çoğunluğunun frekanslarının tam anlamı işle uyuştuğunu sanmıyorum.

Frekans bilindiği gibi bir fizik terimidir. “ Birim zamanında ki, titreşim sayısı ve titreşim sıklığı, saniyede ki devir sayılarıdır”.

Bazı siyasi oluşumla halkın frekansı yakınlaşmış gibi görünse de bu tam frekans uyuşmasından değil, frekans içindeki bir veya birkaç ses dalgasının kulağa hoş gelmesinden kaynaklıdır.

Duygusal yönü ağır basan halkımızın, gelen ses dalgasından hoşuna giden bir tını hissettiğinde yüreği o tarafa doğru kaymakta ve ona sahip çıkmak istemektedir.

Halkın hoşuna giden bu söylem veya davranışı devam ettirenlerin ömrü de o nispette uzun veya kısa olmaktadır.
Bir grubun veya parti taraftarlarının tercihlerini kendi istikametlerine döndürmek, samimiyet ve akıl ister.
Bu yöneliş de başarı sağlamak isteyenler önce halkı tanımalı, öğrenmeli ve onunla yakınlaşma, bütünleşme yolunu bulmalıdır.

Tabi bu duygusal yakınlığın yanında akıl ve mantık yakınlığının kurulması ve uygulanması daha fazla sevgiyi ve başarıyı getirir. Bu çizgide inanarak hareket edenler, yüce milletin maddi ve manevi yapısını, hevesini, kabullerini öğrenirse ve kendi kabullerini de o çizgide tutarsa, yakınlaşmaları bütünleşmeleri daha kolay olur.  
Düşünelim; Türk milletini yönetmek iddiasında bulunanlar, sizden olduğunu söyleyenler, milletin iç ve dış düşmanlarından habersizse, yani söyleminin ve eyleminin örtüşmediğine şahit olursanız ne düşünürsünüz?
Yüce Türk Milletini yönetme iddiasında olanların gözleri önünde, devletin kurucusuna, banisine, önderine hakaret edilirse ve onlarda susar, tepki vermez veya bu yapılan soysuzluğa engel olma girişiminde bulunmak için herhangi bir girişimde bulunmazsa!

Vatanını korumak için şehit olan Mehmetlerimizin cenazesine katılmazken oy devşirmek için vatanı bölmek isteyenlerin yanında olunursa!

Doğu Türkistan’da soydaşlarının yaşadığı mezalime tepki vermez ama bir başka yapılan katliam için feryatları bastırırsa!

Veya milli duyarsızlığını gördüğü birine yanlış yapıp yumruk atana, orada bulunan bir başkası tarafından yumruk atıldığında birini suçlu görüp te diğerinden hiç bahsedilmezse,

Yumruk atan biri tutuklanırken, diğer yumruk atma suçlusu ifadeye bile çağrılmazsa,

Gençlerden ifadeye çağrılan biri tutuklanıp diğerlerinden hiç bahsedilmezse;

Tutuklanan gence sözlüde olsa destek verilmezse,

Böyle politikacılarla milletin frekanslarının tuttuğu söylenebilir mi?

Halkının büyük çoğunluğu yoksulken politikacı yüksek gelir elde ediyor ve bunun yanında devletin her türlü hizmetinden yaralanıyorsa!

Politikacı ile bu insanların uyuştuğunu söylemek mümkün müdür.

Yazımı hazırlarken aklıma gelen birkaç örnek bunlar. Buda gösteriyor ki, politikacılarımızla halkımız arasında düşünce ve kabul birlikteliği yok. Sadece konuşma veya eylemleri sırasında ruhuna, gönlüne dokunan cümleler halkla politikacıların yan yana gelmesine neden oluyor.

Ne mutlu politikacısı ile halkı arsında yarıdan fazla bağlantı kurulan yerlere.

Huzurda, barışta, kalkınma, birlik, dirlik, bağlılık da orada olur.

Sözün özü; Bugün giydikleri, yürekten kabul ettim dedikleri urba ile halkın urbası birbirine benzer görünse de kumaş ve desende büyük farklılıklar vardır.