TBMM Genel Kurulu'nda, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi, kuraklıkla mücadele ve su kaynaklarının verimli kullanılmasıyla ilgili TBMM Araştırma Komisyonu'nun raporu görüşüldü. Siyasi partilerin temsilcileri söz alarak rapor hakkında görüşlerini dile getirdi. İYİ Parti Mersin Milletvekili Behiç Çelik, küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesinin insanlık için büyük bir zorunluluk olduğunu belirterek, "Küresel iklim değişikliğinden büyük ölçüde etkilenecek olan ülkelerin başında Türkiye'nin de olması gerek küresel iklim değişikliğine gerekse çevre sorunlarına karşı daha duyarlı olmamızı emretmektedir. Çevre duyarlılığı günümüzde bir çevre bilinci oluşturmak için ihtiyaçtır. Zaten biz Türklerin yaşam tarzında ve uygarlığında ağaca, doğaya, suya, havaya, çevreye ve hayvanlara bütünüyle korunması gereken bir değer, yaşam döngüsünün bir aşaması olarak bakılması esastır" dedi. Çelik, Paris İklim Anlaşması'nın, küresel iklim değişikliği yönünden önemli bir uluslararası hukuki metin olduğuna dikkat çekerek, "Bu anlaşmaya Türkiye'nin de onay vermesi olumludur" değerlendirmesinde bulundu.

MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyonucu da insan faaliyetleri ve özellikle sanayileşme sonucu ortaya çıkan çevre sorunlarının, teknolojik önlemlerle ortadan kaldırılabileceği düşüncesiyle 1970'lerden bu yana sürdürülebilir kalkınma yaklaşımları ve politikalar geliştirilmeye başlandığını söyledi. Gelinen noktada, ekolojik krize çözüm bulmak açısından geliştirilen teknolojilerin yeterli gelmediğinin net olarak görüldüğünü söyleyen Kalyoncu, "Özellikle, gündemimizdeki iklim değişikliği konusunda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris İklim Anlaşması'na rağmen iklim değişikliğinin olumsuz etkileri artmaktadır. Bunun nedeni, iklim değişikliği konusunda küresel düzeyde tutarlı bir politika izlenememesi, sürecin daha da kötüleşmesine neden olmaktadır. Dünya kaynaklarını kısıtlama olmaksızın kullanarak sanayileşmiş olan bugünkü zengin ülkeler, halen sera gazı emisyonu üretiminde şampiyon durumdadır. Gelişmekte olan ülkelerse refah düzeylerini yükseltmek için uğraşırken sera gazı salınımlarını da artırmaktadır" dedi.

HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Türkiye'nin, tüm insanlık tarihinin çok ilginç ve zor dönemlerinden geçtiğini belirterek, "İnsanların yaşam alanlarını daraltıp doğayı talan edecek sonra da 'Küresel iklim krizi ve etkileriyle mücadele ediyoruz' diyecekler" diye eleştiride bulundu.

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, çevre kirliliğinin ekonomik çıkarlardan kaynaklandığını öne sürerek, "Gök taşındaki madenden para kazanmayı bile planlarlar. Film bilim kurgu olsa da trajikomik öyküsü ne yazık ki ülkemizde yaşanıyor. Bilimi yok sayarak rant uğruna iklimi değiştiren uygulamalarla, filmde olduğu gibi 'yukarı bakmayın' diyenler bize hiç de yabancı değiller" açıklamasında bulundu.

CHP Grubu adına konuşan Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu ise, "Artık dünyada ve ülkemizde solunacak hava, içecek su, barınacak yer bulamayacak kadar hayati riskler taşıyan bir iklim kriziyle karşı karşıyayız. Dünyanın birçok bölgesinde temel ihtiyaçlarına, temiz su ve temiz havaya bile ulaşmakta zorluk çeken milyonlarca insanın yaşam hakkı gasbedilmektedir. Kim tarafından gasbedilmektedir? Ne yazıktır ki sözde, iklim krizini önlemeye çalışan, krizde en fazla sorumluluğu olan ülkeler tarafından gasbedilmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti Grubu adına  Araştırma Komisyonu Başkanı Veysel Eroğlu, Komisyon çalışmalarından bahsederek, emek veren herkese teşekkür etti. Eroğlu şöyle konuştu:

"Küresel iklim değişikliği, dünyanın en önemli meselelerinden birisi malum olduğu üzere. Bilhassa son 200 yıldan bu yana birtakım faaliyetler, sanayi faaliyetlerinin artışı dolayısıyla sera gazı dediğimiz gazlar dünyanın atmosferinde birikiyor ve neticede aynen bu gazlar sera etkisi dolayısıyla güneşten gelen ışınlar geriye yansımadığı, içerde hapsolduğu için dünyanın sıcaklığı artıyor, mesele budur. Dolayısıyla, dünyanın sıcaklığının artmasının ne gibi etkileri var? Dünyanın sıcaklığının artması, bildiğiniz gibi dünyada yağış rejiminde büyük değişikliklere sebep oluyor. Bakıyorsunuz, bazı yerlerde hortumlar, ani yağışlar meydana geliyor, hatta Türkiye'de de gördük bunu. Bir yılda yağacak yağışın 24 saatte neredeyse 3'te 1'inin yağdığını gördük. Dolayısıyla bu gibi durumlar ortaya çıktı ve dünyanın bu konuda tedbir alması gerekir diye düşünüyoruz."

Eroğlu, AK Parti iktidarlarının baraja verdiği öneme dikkat çekerek, "Daha önce 76 şehirde su yoktu. Biz bütün Türkiye'de, 81 ilimiz ve ilçelerin tamamında büyük bir eylem planı hazırladık, İçme Suyu Eylem Planı. 30, 40, 50 yıl sonrasının ihtiyaçlarını belirledik ve şu ana kadar 289 içme suyu tesisini tamamladık. Şu ana kadar bunlar olmasaydı çok daha büyük felaket olacaktı. 5 bin 249 tane taşkın koruma tesisiyle bir rekora imza attık" diye konuştu.