DÜZCE - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Düzce Anıtpark Meydanı'nda halka seslendi. Düzce'nin 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde ağır yaralar aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde hayatını kaybedenler için dua etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan depremin izlerini silmek için her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek, "Felaketin acı hatıraları hafızalarımızda hala kalsa da depremin yol açtığı izlerini silmek için her türlü gayreti gösterdik. Yıkılan Düzce'yi yeniden inşa etmek için yeniden çalıştık. 2003 yılından bugüne kadar 600 milyon lira kaynakla şehrimizde 6 bin 660 konutu, altyapısıyla inşa ettik. Çevre düzeni, sanayi, üretimiyle geleceği aydınlık Düzce var" dedi.

Vatandaşları sandığa gitmeye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tüm vatandaşlarımızı mutlaka sandığa gitmeye davet ediyorum. Türkiye bugüne kadar karşısına çıkan tüm zorlukların üstesinden şu içinde bulunduğumuz birliğiyle, beraberliğiyle en önemlisi de milli iradenin üstünlüğüne olan bağlılığı sayesinde gelmiştir. Milli iradenin tecelli ettiği yer seçimdir, sandıktır. Pazar günü sandığa gitmeyen her vatandaşımız kendi iradesini oraya gidip oyunu kullananların insafına terk ettiğini bilmelidir. Çünkü seçim sonuçları toplam seçmen sayısına göre değil, sandığa gidip oyunu kullananların tercihlerinin dağılımıyla ortaya çıkar. Kullanılmayan her oy, bu ülkenin ve milletin başına çorap örmek isteyenlerin ekmeğine sürülmüş bir yağ gibidir. Kızgınlık, küskünlük, ders verme hissiyatı başka şeydir, sandıkta milli iradeye sahip çıkmak başka şeydir. Bizim gayemiz tıpkı Taptuk Emre'nin dergahından içeriye eğri odun sokmayan Yunus Emre gibi AK Parti kapısından yanlış isim girmesine engel olmaktır. Bunu yapacağız. İnsanın olduğu her yerde hata, eksik, noksan da vardır. Önemli olan bunları düzeltme iradesidir" diye konuştu.

'NEFSİNE HİZMET ÇABASIDIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'den aday gösterilmeyenci başka partilerden aday olanları eleştirerek şöyle konuştu:

"Millete ve ülkeye hizmet etmek için kendisine tahsis edilen imkanları çarçur edenlerin, hele hele istismar edenlerin bizim dünyamızda yeri olamaz. Milletimizin gönlünü kıran, bizim gönlümüzü kırmış demektir. Bunun hesabını mutlaka verecektir. Milletimize saygısızlık eden, kibirli davranan, kendini ulaşılmaz yapan herkes bizi de defterinden silmiş demektir. Yolları da ayırmış demektir. Diğer partinin adayları bu yanlışa düşebilir, ama bir AK Partili asla böyle bir yanlışa düşemez. Bazı yerlerde bizden aday olamayanların gidip başka partiye aday olup karşımıza çıktıklarını görüyorum. Dün Adıyaman'da, Van'da bunları gördüm. Tabi ki acıdım. Bir taraftan dava diyeceksin, öbür taraftan da kalkıp hiç olmayacak bir siyasi partiden aday olacaksın. AK Parti'den siyaset yaparken ve sırf aday olamadım diye başka yere gitmişsen, bunun adı şehrine hizmet davası değil, nefsine hizmet çabasıdır. Nefsinin peşinden gidenlerle de bizim işimiz yoktur. Seni aday yaparken her şey güzeldi. Aday yapmayınca ne oldu?  Ölümüne kadar aday mı olacaksın, Var mı böyle bir şey. Bana milletim böyle yetki vermiyor. Çalıştığın sürece, layık olduğun sürece eyvallah. Bir siyasi parti, ilkeleriyle ayaktadır, prensipleriyle ayaktadır. Ona uyanlar yola devam, uymayanlar sen istirahat et."

'FORMÜLLERİ BİZLERİ YIPRATMAK VE GÜÇLERİ YETERSE YIKMAKTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tökezlemesini isteyenlerin kendilerini yıpratmak istediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Asıl dikkat etmemiz gereken bu seçimlerin gerisindeki asıl niyetlerdir. Türkiye'nin tökezlemesini isteyenlerin formülü bizi yıpratmak ve güçleri yeterse yıkmaktır. Bu adam Kürt de değil biliyor musunuz? Kürtler üzerinden istismar yapan ne idüğü belirsiz birisi. Şimdi ben soruyorum. Dün Van ve Adıyaman'da da sordum. Türkiye'de Kürdistan diye bir bölge var mı? Kürdistan'da nereye oylar verilecekmiş, malum HDP'ye. Tabi bunlara oradan mama çıkmaz, o ayrı mesele. Ankara'da yaşayan Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Siz Mehmet Özhaseki kardeşim dururken, soyadı Yavaş olan bu adama mı vereceksiniz? 5 dönem Kayseri gibi büyük şehre belediye başkanı olmuş Özhaseki dururken, oyunuzu gidip bu Yavaş'a mı vereceksiniz. Bu adam durmadan seçim kaybeden birisi. Batıda diyor MHP, AK Parti'ye oy vermeyeceğiz diyor. Sen kimsin? Benim Kürt vatandaşlarımın, kardeşlerimin oyları senin iradende mi? Senin ipoteğinin altında mı? Pazar günü bunlara bir Osmanlı tokadı vuralım. Dünyanın kaç bucak olduğunu anlasınlar. Eğer bu Kürdistan'ı çok seviyorsa anlaşılan o Irak kuzeyinde Kürdistan var, def ol git. Bu ülkeyi bölemeyeceksiniz, bu ülkeyi böldürtmeyiz. Kim olduğuna, hangi partiden olduğuna, fikrine, zikrine bakmaksızın peşinen karşımızdakini destekleyeceklerini söylüyorlar. Böyle bir ortamda şöyle veya bu sebeple sandığa gitmemek bize değil, ülkeye ve millete ceza vermektir. Hiçbir vatandaşımın böyle bir vebali göze alacaklarını düşünmüyorum. Pazar günü tarihimizin en büyük katılım oranlarının biriyle seçimi gerçekleştireceğimizi sanıyorum. Bizim demokrasi tarihimizde sandık, unutmayın namustur. Bu uğurda nice mücadeleler, acılar çekilmiştir.  Sandıkta oyunu kullanan herkese bunun en iyi şekilde sonuçlara yansımasını takip etmelerini istiyorum."

'BUNLARIN KILAVUZU KARGA'

CHP'nin başındaki zat, '17 yılda ne yaptınız?' diye soruyor. Bay Kemal, bak sadece Düzce'ye ne yaptığımızı inşallah izlemişsindir. Hiç olmazsa CHP'ye gönül veren kardeşlerimiz de izlemiştir. Bay Kemal'in sıkıntıları var. Aynı zamanda bakar kördür. Çünkü gönlü mühür. Geçen Hatay'a gitmiş. Başkana 'Burada baraj var mı?' diyor. Bunların kılavuzu karga. Kardeşlerim görüyorsunuz, bu kardeşiniz, evladınız eserlerle konuşuyor. Ziya Paşa ne diyor, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Senin başkanın haberi yok. Onun için kılavuzu karga olanın nokta nokta. Anladınız değil mi ne demek istediğimi. Çünkü insanın olduğu yerde, yaşamın olduğu yerde yatırım noktalanmaz. Orada daha çok yatırımlar olur. Dünya geliştikçe, nüfusu itibariyle arttıkça oradaki yatırımlar da artacaktır. Ben de 16 yıl amatör kulüpte futbol oynayan biri olarak gençlere derman olacağız. Türkiye Cumhuriyeti döneminde bizim kadar spora önem veren hükümet olmamıştır. Hem amatör, hem de profesyonelde. Bu hareket bir davadır, burada bir dayanışma vardır. Birileri bırakın ya artık şunu yapmamız bunu yapmamız lazım diyebilirler. İşimize bakalım. Taksim Meydanı'nda ezanımıza saldıranlara cevabımızı verelim."

Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, miting sırasında 'Tayyip Dede' diyerek seslenen Ayşenur Örenici'yi yanına çağırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayşenur Örenici'ye oyuncak bebek hediye etti.