KIRŞEHİR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisince Kırşehir Cacabey Meydanı'nda düzenlenen "Nefesimiz Ensenizde Olacaktır" temalı açık hava toplantısında yaptığı konuşmada, kendilerini görkemli heyecan dalgası altında kavuşturan Allah'a sonsuz şükrettiğini belirtti.

Toplantı katılımcılarına teşekkürlerini sunan Bahçeli, şöyle konuştu:

"Milli bir coşku içinde toplanan siz değerli kardeşlerimi kutluyor, şükranlarımı sunuyorum. Kırşehir'in gururu, milletimizin iftiharı, saza nefes veren, türküleriyle gönüllerimizi fetheden merhum ozanımız Neşet Ertaş diyor ki 'denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.' Bugün Kırşehir'in semalarında, bozkırın tertemiz ufkunda milli vakarın, milli ruhun, milli asaletin sedası çınlamaktadır. Kırşehir'in manevi gökyüzünde umut yıldızları parlamakta, zafer güneşleri yılgınlık ve karamsarlık buzlarını eritmektedir. Ahiler diyarı Kırşehir doğrunun yanında, Hakk'ın ve hakkaniyetin tarafında sapasağlam duruş sergilemektedir. Cacabey'in torunları, Ahi Evran'ın ahfadı, istismar, inkar ve ihanetten kalpleri kaskatı kesilmiş çevrelere gönlü kapalı, yüzü dönük durmaktadır. Sizlerle gurur duyuyor ve iftihar ediyorum."

Ahiliğin önemini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Bu kaynak kuramayacak, bu sancak Allah'ın izniyle düşmeyecektir fakat Türk milletinin kazanımlarını, geçmişin hatıralarını hiçe sayan bir iktidar, Türkiye'yi hızla çöküşe götürmektedir. Nitekim vatan, nefes almakta zorlanmaktadır. Demokrasi yoğun bakımda, yoğun taarruz altındadır. Ay yıldızlı al bayrağımız solgun, üzgün ve yorgundur. Türkiye çok kötü yönetilmektedir. Kırşehirli kardeşim geleceğinden ümitsizdir. Hiç kimse hayatından memnun değildir. Ahi Evran'ın anıları yok sayılmakta, sözleri, tavsiyeleri terk edilmektedir. Devlet geleneğimiz, binlerce yıllık teamül ve tercihlerimiz nefsine yenik düşmüş, hırslarına teslim olmuş bir şahsiyet tarafından heba ve israf edilmektedir. Bir defa buna 'dur' demek, buna engel olmak hepimizin boynunun borcudur."

"10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, istikrarsızlığın sembolü, kavga ve gerilimin simgesi mertebesine çıkarak ne huzur bırakmış ne de esenlik koymuştur" diyen Bahçeli, şunları söyledi:

"Yaklaşık 5,5 ay önce yemin ederek resmen Cumhurbaşkanı olan Erdoğan, bu kısa zamanda anayasal sınırlarını sayısız kere aşmış, yetki ve sorumluluklarını defalarca kötüye kullanmıştır. Erdoğan, anayasayı ihlal etmiştir. Erdoğan, yeminlerini bozmuş, yeminlerini çiğnemiştir. Şeref ve namusla arasına kalın duvarlar dikmiştir. Tarafsız olması gerekirken açıktan açığa 7 Haziran'da yapılacak milletvekilliği genel seçimleri için AKP'ye oy istemiştir. 30 Ocak'ta Kırşehir'e gelerek toplu açılış kisvesi altında siz muhterem vatandaşlarıma AKP'nin fiili eş başkanı gibi konuşmuştur. Durmamış, duraksamamış bu sorumsuz ve ahlaksız tavrına en son Bursa'da da devam etmiştir. Biz daha önce Erdoğan nerede miting yaparsa orada olacağımızı, aynısıyla cevap vereceğimizi ve karşı duracağımızı söylemiştik. Meydanın boş olmadığını kararlılıkla vurgulamıştık. Erdoğan'ın kanunsuz, hukuksuz ve despot uygulamalarını yanına bırakmayacağımızı, Türkiye'nin iflasına sessiz kalamayacağımızı ilan etmiştik. Bu itibarla madem Erdoğan buraya kadar gelip AKP lehine kule nöbetçiliğini, ileri karakol vazifesini Cumhurbaşkanlığı makamına yakıştırmış o zaman bize düşen de buna cevap vermektir. Erdoğan nerede olursa olsun, siyasi propagandaya nerede tevessül ederse etsin nefesimiz ensenizdedir."

"Nefesimiz, hainlerin ensesinde olacaktır"

Devlet Bahçeli, "nefeslerinin zalimlerin, hainlerin, müzakerecilerin ensesinde olacağını" belirterek,  "Nefesimiz, Türk ve Türkiye, Türk milleti düşmanlarının her an, her zaman, her daim enselerinden ayrılmayacaktır çünkü bizim nefesimiz, Türk tarihi, Türk kültürü, Türk dilidir. Bizim nefesimiz, Anadolu'yu vatan yapan kahramanların şuurudur. Erdoğan ve havarileri, Türkiye'nin boğazına çöreklenmiştir. Erdoğan ve yandaşları, aziz milletimizin ve Kırşehir'in nefes borusunu kesmek için mücadele vermektedir. Buna izin veremeyiz, buna göz yumamayız. Bunu normal göremeyiz" dedi.

Alandakilere, "Erdoğan, PKK ile anlaştı, İmralı canisinden vize aldı diye başkanlık sistemine sıcak bakacak mısınız? 'Ne olmuş Amerika Birleşik Devletleri'nde de var Türkiye'de de olsun' diyecek misiniz? Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan adamın partizanlık yapmasına, siyasi taraf tutmasına hoşgörü gösterecek misiniz?" sorularını yönelten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Cevabınız hayırsa, Erdoğan neden bahsetmekte, neyin peşinde koşmaktadır? Kırşehir'in azmi bu kadar kati ve kesinse Erdoğan kime neyi kabullendirecektir? 'Tek adam olacağım' diyorsa Kırşehir bu oyuna gelmeyecektir. 'Kral, emir, şah, tiran, dikdatör olacağım' hevesindeyse, buna Türk milleti müsaade etmeyecek, onay vermeyecektir. Yeni Türkiye parolasıyla milli bekayı, milli varlığı, milli kimliği parçalamak isteyenler hayallerinde boğulacak, bozgunculuğun çamurunda soluk alamayacaklardır. Sözüm Kırşehir'de yaşayan AKP'ye ve diğer partilere oy vermiş bütün kardeşlerimedir. Gelin elinizi vicdanınıza koyun, gelin samimiyetle muhasebe yapın. Özellikle AKP'ye oy vermiş kardeşlerim bir an için düşünün, bir an için tefekkür edin, Erdoğan'ı başbakan yaptınız, cumhurbaşkanı makamına layık gördünüz, buna saygı duyuyorum fakat 12 yıl Türkiye'yi yönetmiş Erdoğan hala sizden hala AKP'ye oy veren vatandaşlarımdan yetki istiyor, yeni unvanlar bekliyor. Kazanan Erdoğan'dır. 1 katrilyon 370 trilyona mal olan kaçak ve karanlık sarayda oturan Erdoğan'dır. Çalan, soyan, yürüten 17-25 Aralıkçılarıdır. Şu işe bakınız ki yükselen Erdoğan'dır, dolar milyarderi olan, villaları, gemileri, kupon arazileri sıra sıra düzen yine Erdoğan'dır. Kırşehirli mazlumu, mağduru, işsizi, yoksulu hatırlayan, önemseyen, derdiyle dertlenen var mıdır? Varsa nerededir?"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti.

"Ne berbat bir düzendir ki çalışan sizsiniz, çalan onlardır. Vergi ödeyen sizsiniz, aşıran onlardır. Emek veren sizsiniz, alın teri hırsızları onlardır. Onları uzaklarda aramayın, onları görmek için başka yerlere bakmayın, millete küfreden havuzcular, devletin malını deniz gören asalaklar onlardandır. 30 yaşındaki bir İranlı karaparacı ve bu karanlık simanın eline düşen eski bakanlar onlardandır. Ayakkabı kutularına milyon doları koyan, yatak odalarına servet saklayan hırsızlar onlardandır. Rüşveti bağış gören, yolsuzluğu kapatmak için fetvalar düzen sahte alimler onlardandır. Hırsızı günah işleme özgürlüğü olarak temin eden arsızlar onlardandır. Bir kolunuzdaki saate bakın bir de 700 bin liralık saat takanları düşünün. İşte bunlar ve elbise kılıflarında, çikolata kutularında rüşvet alan onlardandır. 17-25 Aralık'ta ele geçen soygun paralarını 'paralel polisler koydu' diyerek hayasızca iftira atan ve sonra da faiziyle birlikte geri alınca ses çıkarmayan haramzadeler, onlar arasındadır."

"Onların gücü ve güvencesi saraydadır" ifadelerini kullanan Bahçeli, "Onların sevk ve idaresi, sarayda oturmaktadır. Biliyorum sizler su, elektrik, kömür ve diğer ısınma faturalarını zar zor ödüyorsunuz. Son zamanlarda ilave kayıp kaçak bedellerine de mahkum ediliyorsunuz. Aylık elektrik faturası 700 bin lirayı aşan, ısınma bedeli ise 10 trilyon lirayı bulan bir sarayın maliyetini de maalesef sizler karşılıyorsunuz. Sizler kıt kanaat geçiniyorsunuz ama din diyen, diyanet sömürüsü yapan ne var ki Allah'tan da korkmayan müsrifler, münafıklar saraylarda lüks ve şatafat içinde yüzmektedir. Bu hak mıdır, adalet midir, insanlık mıdır? Sizler gideceğiniz yere ya yürüyerek ya dolmuş veya otobüsle ulaşıyorsunuz. Şu acınası hale bakınız ki maliyeti 410 trilyon lira olan ve tamamen cebinizden çıkan paralarla karşılanan uçan saray, birilerine dünya turu attırmaktadır. Aç kalan sizsiniz, açıkta kalan sizsiniz, muhtaç olan sizsiniz, ihtiyaç sahibi sizlersiniz. Buna karşılık doyan bellidir, yiyen bellidir, dolaşan, dolandıran, milli idareyi dolmuşa bindiren, servetine servet ekleyen yine bellidir" diye konuştu.

Bahçeli, Kırşehir'in bağlarında üzüm kalmadığını, kalan ürünün de para etmediğini savunarak, "Pekmez üreticisinin karnı doymadı, ürünü fayda etmedi. Kaman cevizi ithalatla rekabet edemedi, üreticilerimizin keyfi kaçtı, sattıkları borçlarına yetmedi. Çiçekdağlı çiftçimizin hasadı tarlada kaldı, Mucurlu esnafımızın siftahı belirsiz bir geleceğe bırakıldı. Erdoğan, Merkez Bankası ile kayıkçı kavgası yaparken döviz fırladı. Sıkıntılarınız arttı, dara düştünüz. Kırşehirli kardeşlerimin banka borçları devasa boyutlara ulaştı. Erdoğan'a sorarsanız bunlar fasa fisodur, fuzuli şikayetlerdir" dedi.

Bahçeli, "Erdoğan'a bakarsanız mesele başkanlık sistemidir, tüm meseleler, tüm sorunlar başkanlık sistemi gelince birdenbire çözülecektir. Bu zihniyete göre bugüne kadar parlamenter sistem hep engel çıkarmış, hep ayak bağı olmuştur. Kırşehirli ne yemiş, ne içmiş, nasıl geçinmiş Erdoğan'ın umrunda bile değildir. Şimdi AKP'ye oy veren kardeşlerim Allah için söylesin, Allah için itiraf etsin, bu zulüm düzenine, bu karanlık serüvene nereye kadar destek vereceklerdir? Yetmedi mi hırsızlıklar, yetmedi mi yolsuzluklar, yetmedi mi ihanet ve melanetler. Bu kara kışa, bu kabus geceye, bu karanlık seline, bu gelir dağılımı adaletsizliğine nereye kadar dayanılacaktır?" diye konuştu.

"Haram sultası sürsün deniliyorsa AKP doğru adrestir" ifadesini kullanan Bahçeli, "İhanet kervanı ilerlesin deniliyorsa AKP makul bir seçenektir. Türkiye federasyona gerilesin, İmralı canisi ev hapsine çıksın, PKK'lılar affedilsin, Türk milleti kardeş kavgası yaşasın isteniyorsa AKP ve başkanlık sistemi bulunmaz Hint kumaşıdır" dedi.

Bahçeli, Erdoğan'ın, parlamenter sistemin bütün avantajlarını kullana kullana bugünlere geldiğini ileri sürerek, şöyle devam etti:

"12 Eylül, Türkiye'yi felaketten felakete sürüklemiş, iftira, ihanet, yalan, riya, nankörlük, vefasızlık çarkının dişlileri arasında ögütmüştür. Şimdilerde parlamenter sistemi tüm kötülüklerin anası olarak mahkum etmektedir. Türkiye'nin güçlü bir şekilde geleceğe yürümesi için başkanlık sistemini şart koşmaktadır. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde vasat bulunan, hızlı karar alma, hızlı icraat kabiliyetlerinin başkanlıkla sağlanacağını iddia etmektedir. 2023 yılında Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girmesi başkanlıkla mümkün olacakmış. Dikkat ediniz Erdoğan, 'Türkiye'de çok başlılık var' demektedir. Halbuki 2002'den beri kendisi her şeyi kontrol etmekte, tek adamlığa oynamaktadır. Başkanlıkla ülkemizin uçacağını söylemektedir. Demek ki devri iktidarında Türkiye'nin süründüğünü, belini doğrultamadığını görmüş, sonunda yakayı ele vermiştir. Erdoğan, 'bu gömlek bu bedene dar gelmektedir' diyerek milletimizin aklıyla, irfanıyla alay etmektedir. Giydiği gömlekleri değiştirip kılıktan kılığa giren Erdoğan, yeni bir gömlek edebiyatına meyil etmiştir. Erdoğan, milli gömleğini çıkartıp BOP gömleğini giyerek yıllarca aldatmış, kandırmış, zamanımızı çalmıştır ancak Türk milleti gömlek değiştirmez, değiştireceği gömleği de asla giymez, giymemiştir. Şerefini gömlek gibi giyip çıkartan, tarafsızlık yeminini ampul gibi yakıp söndüren bir şahsiyet, Türkiye'ye istikamet çizemez. Milletimizin aklını artık çelemez."

Erdoğan'ın açıkça siyaset yaptığını savunan Bahçeli, "Suç işlemekte, vatana ihanet konusunda arka arkaya delil üretmektedir. Bunu da 'istikbale yönelik kanaatlerimi söylüyorum' diyerek saptırmaya gayret etmektedir. Dahası Erdoğan'ın başkanlık sistemiyle ilgili sözleri geçmişini topyekün yalanlamaktadır. Parlamenter sistemin kusurları madem fazla varsa yıllarca söylenen 'geliştik, büyüdük, kalkındık, sözü dinlenen ülke olduk' iddialarını bugünlerde nasıl yorumlamak lazımdır. Erdoğan,  baştan ayağa yalan olmuş çıkmıştır" diye konuştu.

Devlet Bahçeli, şunları söyledi:

"Sarayın ağzının içine bakan, ne söylediği, nerede durduğu belli olmayıp Erdoğan'a göre rota değiştiren fotokopi Başbakan ise zavallı ve çelimsiz bir hale düşmüştür. Erdoğan, Davutoğlu'nun yetersizliğinden, kamera şakası gibi bir başbakan olmasından dolayı devreye girmiş ve her şeyi göze almıştır. 7 Haziran seçimlerinde AKP'ye 400 milletvekili isteyen, bu yolla anayasayı değiştirip Öcalan canisiyle başkanlık sistemini kurma hedefine sahiplenen Erdoğan, geri dönüşü olmayan bir mecra ve maceraya sapmıştır. Erdoğan'ın umduğu, beklediği, dayattığı başkanlık sistemi Kırşehir'in büyümesine, zenginleşmesine hizmet etmeyecektir. Böyle giderse sistem değişikliği ve yeni bir rejim nakli konusunda ısrar devam ederse uyarıyorum, Türkiye demokrasi rayından çıkabilecektir. Erdoğan'ın şu anda tek kaygısı, kendisi ve etrafını emniyete almak, geleceklerini garanti etmektir. 'Bizim millete hizmetten başka gayemiz yok' sözü hikayedir. 'Hak davasından gayrı davamız yok' sözü ise kuyruklu yalandır çünkü Türk milleti, 7 Haziran'da iktidarı değiştirirse ki olacak olan budur, ne kadar kıyıda köşede haram yiyen ve hain varsa mutlaka hesap verecektir."

 "Türkiye, tek bir kişinin insafına kalmıştır"

Merhum ozan Neşet Ertaş'ın "Can yakıp da kalp kırma, senin de gül benzin solacak bir gün. Her canlının kalbi Allah'a bağlı, herkes ettiğini bulacak bir gün" sözünü anımsatan Bahçeli, "Ertaş ne güzel söylemiş. Allah'ın şaşmaz adaletidir, herkes ettiğini bulacak, yaptığını çekecektir. Buna imanımız tamdır" dedi.

"Halihazırda Türkiye'de hükümet fiilen yoktur. Türkiye, tek bir kişinin insafına kalmıştır" diyen Bahçeli, "Başbakan etkisiz, yetkisiz, pasif ve edilgendir. Erdoğan hükümetin iplerini eline almış, Davutoğlu'nu çekip çevirmektedir. Şeffaflık konusunda geri atmak zorunda kalan Davutoğlu, yalancı baharlar gibidir. Davutoğlu'nun siyasi ilke ve yaptırım becerisi sıfırın altındadır. Saray görevlisi Başbakan'ın bize omurgalı olmaktan bahsetmesi boyunu aşan bir çamur, kendi omurgasızlığını kapatamayan bir kirlenmişliktir. Omurga mavalı okuyan Sayın Başbakan, onu bunu bırak da Erdoğan'ın tutsağı haline nasıl geldiğini açıkla. Yeni bir Misak-ı Milli'den bahseden, yani yeni baştan sınır çizmeye özenen müflis Davutoğlu, sen önce dilinin altındaki baklayı, kulağına fısıldanan fitneyi gel de Kırşehir'e anlat. Davutoğlu sistem değişikliği meselesini soğukkanlı bir şekilde ve rasyonel argümanlarla tartışmaya atıf yapsa da kendisini ciddiye alan yoktur. Yine bizzat Davutoğlu'nun insan haklarına inanan, evrensel temel ilkelerden hareket eden bir siyasi kültürün olduğu yerde başkanlık sistemi ve parlamenter sistem arasında fark olmayacağına dönük imasını duyan da görülmemektedir" şeklinde konuştu.

Bahçeli, başkanlık sisteminin emperyalizmin bir tavsiyesi olduğunu, Erdoğan'ın da yıllar evvel bunu dile getirdiğini iddia ederek, "Başkanlık sistemi, bir özentinin sonucudur, kaldı ki Erdoğan bir zamanlar bu görüştedir. Yıllar içinde komplonun, Türkiye'yi çekemeyen çevrelerin, Türklük hasımlarının kucağına düşen Erdoğan, dününü ezip geçmiştir. Öyle ki günü gününü tutmamıştır. Erdoğan, sürekli yön değiştiren, fırıl fırıl dönen, kara mizah, kararmış vicdandır. Bu şahsiyetten Türkiye'ye hayır gelmeyecektir. Denetimsiz bir başkanlık sistemiyle Türkiye'nin başına bela kesilecek, medeniyet mücadelemizin ayağından çekiştirecektir. Başkanlıkta her şeyin güzel olacağını söyleyen Erdoğan'a sorarım, bugünü kadar her şeyi kötü yaparken aklın neredeydi? İyi yapmak için elini tutan mı vardı? İkide bir ABD'yi örnek veren Erdoğan, bu ülkede başkanın esas itibarıyla dış politika ve savunma dışında ne kadar zayıf olduğunu bilmekte midir? Başkanlık sistemiyle federasyonun geleceğini yani milli ve üniter devlet yapısının iflas edeceğini niçin gizlemektedir?" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, şöyle devam etti:

"Kırşehir'den soruyorum, Erdoğan, PKK terör örgütüyle kurduğu al ver sürecinde başkanlık sistemiyle ilgili aldığı destek sözünü ne zaman açıklayacaktır? Kandil'deki teröristlere kriptolu telefon hediye edip, arkasından geceleri sohbet eden Erdoğan, başkanlık karşılığında teröristlere ne vermiş, neyi vaad etmiştir? Görüyorsunuz, duyuyorsunuz, ibretle izliyorsunuz. AKP, özerkliğin önünü açmak üzeredir. İmralı'ya her gün ihanet katarı gidip gelmekte, pazarlıklar alçakça sürdürülmektedir. Türkiye, Erdoğan'ın şahsi ikbal ve ihtirasları uğruna kandan ve şiddetten beslenen vampirlere peşkeş çekilmektedir. Doğu ve Güneydoğu'da devlet geri çekilmiştir. Asker sinmiş, polis karakollara hapsolmuştur. Cizre, sözde kurtarılmış terör şehri gibidir. Pilot yakan, gazetecilerin kafasını kesen, masum canları alan cani sürüsü IŞİD, Türkiye düşmanı PKK, PYD, peşmerge, AKP ile kol koladır. Teröristler gemiyi azıya almıştır. Bölücülük, şehirleri mesken tutmuş, bölücü militanlar uzun namlulu silahlarla egemenlik haklarımıza nifak kusmuşlardır. Erdoğan, bölünme masasında sizlerin geleceği üzerinde kumar oynamakta, koltuk hırsıyla Kırşehir'e, şehit yadigarı bu kutlu vatana kasdetmektedir."

Alandakilere "Şimdi siz söyleyin, gür sesle sorularıma lütfen cevap verin. Başkanlık kılıfı altında Türkiye bölünsün mü? Çözüm diyerek barış tantanası yargarasıyla bin yıllık kardeşlik hukuku bozulsun mu? İmralı canisi ev hapsine, sonra da özgürlüğüne kavuşsun mu? Vatandan cayalım mı, milletten vazgeçelim mi, devlete son verelim mi?" diye soran Bahçeli, "Kırşehir 'hayır' diyorsa, AKP, PKK ortaklığı nasıl başaracak, milli ve manevi yok oluşumuzu nasıl sağlayacaktır? Hainleri baştacı yapan, gelmişimizi ve geçmişimizi bombalayan bir iktidar nasıl ayakta kalacak, bu milletin yüzüne ne hakla bakacaktır. İstenen çatısı delik, kapısı yıkık, önü kapalı, sırtı yaralı, muhafazasız, yalnız, itilmiş, kakılmış, sürülmüş bir millettir" dedi.

 "Projelendirilen kanlı bir iç kavgadır"

"Projelendirilen kanlı bir iç kavgadır. Planlanan büyüme soslu küçülme ve içe doğru büzülmedir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Ecdadın hatıraları yutulmaktadır. Cumhuriyet'in sütunları baltalanmaktadır. Vatan ve millet nedir bilmeyen namus yoksunları, milletimizin önüne derin hendekler kazmaktadır. Hem ruhlarını hem de yurtlarını satma konusunda tükenmez istismar madeni olan ruhsatlı ve sicilli bölücüler, sizleri, Kırşehir'i, aziz ülkemizi yakmak, kavurmak için sıradadır. Tehlike büyüktür görünüz, tehdit vahşidir anlayınız. Türkiye elimizden kayıp gitmektedir, 'artık yeter' deyiniz. Millete 'koyun' diyen, çıktığı her avda çantası dolu dönen AKP'den kurtulmak için ayağa kalkınız, sandıkta Türk ve İslam vicdanını bağımsız ve güçlü Türkiye ülküsüyle buluşturunuz. Buna var mısınız, buna hazır mısınız? MHP'ye 'evet', AKP'ye 'git' diyecek misiniz? 'Türkiye'de her şey terstir, çare başkanlıktır' diyecek Erdoğan'a sarayı dar edecek, hakkınızı, nafakanızı, helalinizi savunacak mısınız? Allah hepinizden razı olsun. Kunduna getirip 1923'ten Cumhuriyet'in emanetlerinden, Milli Mücadele'den intikam almaya hazırlanan Mondoros bakiyelerine, Sevr hayranlarına, yabancı beslemelerine teslim olmayacağınızı görmek gücümüze güç katıyor. Kırşehir'in umutlarıyla oynayanlar, milletimizin ayağına çelme takanlar boşuna sevinmeyin, bozkurtun nefesi alayınızın ensesindedir" diye konuştu.

 MHP'nin 46. kuruluş yıl dönümü

Bahçeli, bugünün aynı zamanda asırları aşarak gelen büyük milletin yakın tarihte özel bir misyon üstlenmiş olan MHP'nin 46. kuruluş yıl dönümü olduğunu belirterek, "Hepimize kutlu olsun. 1969 yılının 8-9 Şubat'ında başlayan faziletli yolculuğun üzerinden 46 uzun yıl geçmiştir. Türkiye'ye sevdalı ve İslam'a bağlı gönüllerle milletimizin kucaklaşması sonsuza kadar yüreklerde yanacak millet aşkını alevlendirmiştir. Aklında vatan ve millet sevgisinden başka hiçbir kaygı taşımayan, tertemiz vicdanların al bayrağın yanına üç hilali sancak yaparak başladıkları yürüyüş çok şükür bugünlere gelmiştir" dedi.

"Bu davanın ve dava arkadaşlarımızın yegana kazancı, müsterih olmuş bir vicdan, yerine getirilmiş milli bir görev, vatan nöbetinin haklı gururu, bir hilal uğruna toprağa düşmüş fidanlara okunan Fatiha'nın huzuru ve Allah katında ulaşılmış şehadetten başka hiçbir şey değildir" diyen Bahçeli, "Bu itibarla geride kalan 46 yıl kolay geçmemiş, kolay yaşanmamıştır. Tarih ve olaylar, tanıktır. 46 yıl çiledir, çabadır, çalışmadır. 46 yıl heyecandır, inançtır, sevdadır. 46 yıl yürektir, şuurdur, sabırdır. 46 yıl kavgadır, mağduriyettir, mahkumiyettir. 46 yıl vicdanımızın sesi ve şehidimizin son nefesidir" diye konuştu.

Bahçeli, "Bizi bilenler bilir, biz kendimiz için hiçbir şey aramayız, istemeyiz, dilemeyiz ama milletimiz mevzubahis olursa kararlılığımızın, ülkülerimizin, arayışlarımızın sınırı yoktur. Bu yüzden MHP gözlerini ufkun ötesine sonsuzluğa dikmiştir. MHP, Türklüğün kucakladığı hakkaniyetli bir küresel dengenin tesisine imkan sağlamak için mücadele vermektedir. İnançsa aranan, heyecansa istenen, kadro, şuur, uzmanlık, cesaretse dilenen MHP, burada, Kırşehir'in huzurunda, Türk milletinin hizmetindedir" dedi.

Yıllarca kendi yollarını kendilerinin çizdiğini, kimseye minnet etmediklerini dile getiren Bahçeli, "Yıllarca önümüze çekilen engelleri aştık, örülen bariyerleri geçtik, yıllarca birleşecek gövde arayan ve millet kaynağından doğan pınarları bünyemize katarak büyüdük. Vatan dedik, bayrak dedik, millet dedik, dosdoğru olduk, doğrudan ayrılmadık. Türkiye dedik, Turan dedik, Kur'an dedik, kardeşlik şerbetinden içtik, herkesi bağrımıza bastık teslimiyetçi olmadık" şeklinde konuştu.

 "7 Haziran'da özlem bitsin istiyoruz"

Bahçeli, "7 Haziran'da özlem bitsin istiyoruz" ifadesini kullanarak, şöyle devam etti:

"7 Haziran'da Türkiye kazansın, Türk milleti zenginleşsin diyoruz. Nusubet bulutlarını kovmak için hazırız, ihanetin belini kırmak için hazırız, istikrarı sağlamak, hepinize herkese kazandırmak için hazırız. Çiftçinin, esnafın, memurun, işçinin, sanayicinin nefesi ve kuvveti MHP'dir. Umutsuzluğun koyu sisini dağıtmak MHP inançlıdır. Yoksuklluğun, yolsuzluğun ve yasakların kökünü kurutmak için MHP iradelidir. MHP varsa huzur vardır, MHP varsa işsizlik, sefalet son bulacaktır. MHP varsa hainler, zalimler, eşkıyalar, döviz, faiz, rant lobisi kaçacak delik arayacaktır. Üç hilale verilen her oy, Türk milletinin aydınlık yarınlarına destektir. Üç hilale verilen her oy, Türkiye'nin kalkınma mücadelesine yardımdır. Üç hilale verilen her oy, mazluma şifa, garibe deva, kardeşliğe rızadır."

"Kırşehirli kardeşlerim, 7 Haziran'da kendiniz, sevdikleriniz, sevenleriniz ve yavrularınız için oy vereceksiniz" diyen Bahçeli, "Verdiğiniz oy yerini bulsun, sonuç versin diyorsanız MHP sizinle, sizlerin emrindedir. Verdiğiniz oy bağınıza, bahçenize, tezgahınıza, iş yerinize, hanenize bolluk ve güzellik getirsin diyorsanız MHP elini uzatmış sizleri beklemektedir. Türküm, Müslümanım, gelişmeye ve değişmeye açığım demek için son durak, MHP'nin iktidarıdır. İnsanca yaşamak için MHP son çaredir. MHP, içinde milletin olmadığı, içinde Türk ve İslam değerlerinin bulunmadığı hiçbir hedefi asla kabul etmeyecektir. MHP, aslını, neslini asla ve asla inkar etmeyecek Türkiye'yi şaha kaldırmak için, milletin yüzünü güldürmek için geceyi gündüze katacak ve çok çalışacaktır. Nefesimiz kötülerin, kötülük yapanların, milli değerlerimize diş bileyenlerin ensesinde olacaktır. Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun. Ne mutlu Türküm diyene."