İSTANBUL - Koronavirüs salgınından bu yana ilk kez yüz yüze gerçekleştirilen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı NATO Liderler Zirvesi’nde ortaya konan 2030 yılı vizyonunu değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Akif Bahadır Kaynak, “Yeni vizyon, NATO’nun kuruluş gerekçesi de olan Rusya’yı bir kez daha tehdit algısının merceğine oturtuyor. Avrupa ülkelerinin ABD’nin tavrına yakınlaşması Putin açısından kötü haber” dedi.

Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Akif Bahadır Kaynak, “Tüm NATO üyesi ülkelerin katılımıyla geçtiğimiz hafta Brüksel’de toplanan zirve, örgütün önümüzdeki on yıldaki önceliklerinin ve stratejilerinin tespiti bakımından önemliydi. Küresel güç dengelerinde kaymaların yaşandığı bir süreçte NATO üyesi ülkelerinin beraber bir vizyon geliştirme çabaları kayda değer” diye konuştu.

Eski Başkan Trump döneminde ABD’nin NATO’ya eleştirel bir tutum aldığını ve Avrupalı müttefiklerini ortak güvenlikleri için yeterli bütçe ayırmamakla suçladığını hatırlatan Kaynak, şunları söyledi:

“Yeni Başkan Biden, Atlantik’in iki yakası arasında açılan bu makası kapatmak ve Avrupalı müttefikleriyle çok daha iyi çalışmak için söz vermişti. Bu zirve, Biden’ın seçimden önce verdiği sözleri tuttuğunu, NATO’yu öncelikli bir yere konumlandırdığını gösteriyor.”

“RUSYA’YI TEHDİT ALGISININ MERCEĞİNE OTURTTU”

NATO’nun 2030 yılı vizyonunun teşkilatın kuruluş gerekçesi de olan Rusya’yı bir kez daha tehdit algısının merceğine oturttuğuna dikkat çeken Kaynak şu analizi yaptı:

“Soğuk Savaş yıllarında Doğu Avrupa’yı askeri güç kullanarak kontrol altına alan ve kıtanın batısı için de tehdit oluşturan Rusya, bugün otuz yıl öncesine göre oldukça geriye çekilmiş durumda. Ancak bilhassa 2014’te Kırım’ı ilhak ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne tehdit oluşturuyor. Ayrıca askeri kapasitesi Doğu Avrupa ve Baltık devletlerini endişelendiriyor. Putin’in göreve gelmesiyle 2000’li yıllarda hem ekonomik hem askeri canlanma yaşayan Rusya’nın kontrol altında tutulması, NATO’nun öncelikleri arasında. Ayrıca Rusya’nın 2008’den beri Gürcistan’da, 2014’ten sonra da Ukrayna’da görülen, komşu ülkeler üzerindeki güç politikaları da NATO’nun ilgi alanına giriyor. Geçmişte ekonomik gerekçelerle Moskova’yla ilişkilerini bozmak istemeyen Avrupa ülkelerinin ABD’nin tavrına yakınlaşmasının Putin açısından kötü haber olduğunu söyleyebiliriz. Soğuk Savaş dinamiklerinden Sovyet yönetimini en çok rahatsız eden unsur, Batılı ülkeleri blok halinde karşısına almak olmuştu. Bu zirveyle Biden yönetiminin Transatlantik makası kapatmış görünmesi Rusya’yı zorlu bir dönemin beklediğini gösteriyor.”
 

TÜRKİYE’NİN RUSYA’YLA İŞ BİRLİĞİ GÜÇLEŞECEK

Türkiye’nin NATO içerisindeki konumunun bilhassa Rusya vurgusuyla önem kazandığını vurgulayan Kaynak, “Türkiye’nin örgüt için öneminin artacağını söylemek de mümkün ancak diğer yandan Ankara’nın hareket sahasını daraltacak bir konjonktüre gidiyor olabiliriz. Türkiye’nin Astana Süreciyle Suriye’de yaptığı gibi Rusya ve İran’la ortak hareket etmesi veya Rusya’dan hava savunma sistemi S-400’ü satın alması gibi adımlar böylesi çatışmacı bir ortamda daha güçleşecektir” diye konuştu.
 

Türkiye’nin Batı ittifakından, katkıları karşılığında kendi beka kaygılarına daha fazla hassasiyet göstermesi isteyebileceğini vurgulayan Kaynak, “Ancak Moskova’yla iyi ilişkilerini sürdürmek isteyen Ankara zaman zaman açmazlar yaşayabilir. Neyse ki başta Almanya olmak üzere birçok Avrupalı ülkesinin de Rusya’yla güçlü ekonomik ilişkileri olduğu için bu tip durumlarda Türkiye’nin NATO içinde destek bulması mümkün olacaktır” değerlendirmesi yaptı.
 

“ÇİN POTANSİYEL RAKİP OLARAK BELİRLENDİ”

NATO zirvesinde Çin’in potansiyel rakip olarak belirlenmesinin şaşırtıcı bulunabileceğini ifade eden Kaynak, bununla ABD’nin güvenlik aksını Asya’ya doğru kaydırmasının yeni bir durum olmadığını vurguladı.
 

 “Ancak Avrupalı müttefiklerinin de dikkatlerini Çin’in yükselişine çekmeyi başarmasının altı çizilmeli” diyen Dr. Öğr. Üyesi Akif Bahadır Kaynak şunları söyledi:

“Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve hâlâ çok tempolu büyüyen bir ülke. Ayrıca savunmaya ABD’den sonra ikinci en yüksek bütçeyi ayıran güç olarak dikkat çekiyor. ABD’nin hegemon güç olarak konumunu en çok zorlayacak ülke olduğu birçok uzman tarafından dile getiriliyor. ABD’nin yükselen yeni güç Çin’i kontrol altında tutma çabalarına NATO’yu da ortak edebilmesi, Biden yönetimi açısından önemli bir başarı olarak nitelendirilebilir.”

NATO ÜYESİ OLMAYAN ÜLKELERLE ORTAK ZEMİN ARAYIŞI
NATO’nun üye olmayan ülkelerle ortak hareket edilecek bir zemin arayacağını belirttiğine de dikkat çeken Kaynak, “Bu, Çin’i çevreleyen Hindistan, Güney Kore, Japonya gibi ülkelerle iş birliği anlamına gelebilir. Öye yandan Ukrayna ve Gürcistan da NATO üyeliğine alınmadan örgütle belli konularda dayanışmaya girmesi gündeme gelebilir” dedi.


 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GÜNDEME GİRDİ

NATO’nun 2030 vizyonunda siber güvenlikten, iklim değişikliğine bir dizi yeni gündem maddesinin tartışıldığını da kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Kaynak, “Üye ülkeler arasında eşgüdümü gerektiren yeni konular oldukça önemli olmakla beraber jeopolitik tehdit değerlendirmelerin yerini henüz alamıyor. NATO 2030 vizyonunda üye ülkelerin güvenliğine tehdit oluşturabilecek aktörler de tanımlanıp, bunlara karşı hazırlık yapılması öngörülüyor” diye konuştu.