TBMM - Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın TBMM'nin 94'üncü kuruluş yıl dönümünün kutlanacağına işaret ederek, TBMM'nin açılmasının Cumhuriyet'in ilanı ile sonuçlanacak zaferler halkasının habercisi, hazırlayıcısı, hızlandırıcısı olarak tarihe geçtiğini belirtti. İlk Meclis'in gönülleri ve güçleri birleştirdiğini, geçmişi ve geleceği buluşturduğunu, aklı ve duyguyu kavuşturduğunu anlatan Bahçeli, ilk Meclis'in farklı dünya görüşüne sahip kişileri aynı irade, amaç ve kutsal yolun bir parçası olarak yoğurduğunu ifade etti. Meclis'in açılmasının istiklal mücadelesinin haklılığına meşruiyet, anlam, boyut, kuvvet ve demokratik içerik kazandırdığını dile getiren Bahçeli, TBMM'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin müjdesi olduğunu vurguladı. Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bu müjde, geçmişle eklemlenerek eskinin içinden yeni bir devleti doğurmuştur. Türk milleti, yeniyi 94 yıl önce bulmuş, yenide 94 yıl önce mutabık kalmıştır. Artık bizim yeniye değil, yeninin üzerini gölgeleyenlerden, yeniyle ezelden beri ihtilaf içinde bulunanlardan kurtuluşa ihtiyacımız vardır. Dün, kadim bir medeniyetten yeni bir doğruluş vardı, bugün ise olgunluk çağına gelmiş, rüştünü ispatlamış bir devletimiz bulunmaktadır. Sorun ise bunu göremeyen, yeni diye geçmişi silip atma vefasızlığına tevessül eden yeni bir Mondrosçu ve Sevrci akım ve aktörlerin varlığıdır."

 "Başbakan'ın 'Yeni Türkiyesi', 23 Nisan 1920'nin iflası, hiçe sayılmasıdır"

 "Yeni Türkiye hezeyanlarının ilk Meclis'in aziz hatıralarını inkar" olarak nitelendiren Bahçeli, "Yeni Türkiye sözlerinin Çanakkale, Sakarya ve Dumlupınar'da başı ezilen, İzmir'de denize süpürülen düşman emellerinin son kez dirilişi, son şanslarını kullanışı" olduğunu öne sürdü. "Yeni Türkiye' ihanet projesi olduğunu" iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:

"Bir devleti yenilemek, reforma tabi tutmak, eksik ve gediğini gidermek bir şey, yeni bir devlet tantanasını ayarı bozuk düdük gibi öttürmek başka bir şeydir. Başbakan'ın yeni Türkiye'si, 23 Nisan 1920'nin iflası, hiçe sayılmasıdır. Başbakan'ın yeni Türkiye'si, 29 Ekim 1923'ü azgın ve alçaklardan kurulu idam mangasının önüne çıkarmaktır. Ve Başbakan'ın yeni Türkiye'si Türkiye Cumhuriyeti'ne ölüm fermanı hazırlama ahlaksızlığıdır. Şimdi Başbakan kalkacak ve ilk Meclis'ten örnekler vererek, bazı sözleri kullanarak bölücü niyetlerine kapak arayacak, yeni Türkiye masalına devam edecektir. 94 yıl önce açılan bu millet eserinden gayri meşru ve gayri milli politikaları için kendine uygun malzeme toplamaya çalışacaktır. 'Bu, şunu dedi, şu bunu dedi' diyerek ilk Meclisimizin saygınlığıyla oynayacak, bazı ifadeleri, dönemin şartları gereği açıklanmış bazı düşünceleri çarpıtarak kendi sinsi planlarına paravan yapacaktır. Başbakan Erdoğan ve zihniyeti, TBMM'de görev yapsa da talihsiz bir şekilde hükümet görevini ifa etse de ilk Meclis'e bakınca bambaşka şeyler görmekte, bambaşka sonuçlar çıkarmaktadır. Hemen belirtmeliyim ki 23 Nisan 1920, Başbakan Erdoğan ve çevresinin anti tezidir."

İlk Meclis'te her görüşün temsil edildiğini anlatan Bahçeli, özellikleri ne olursa olsun, ilk Meclis'in mebuslarının hepsinin vatansever ve kurtuluşa inanmış faziletli isimler olduğunu bildirdi. İlk Meclis'in Türk milliyetçiliğinin Cumhuriyet'ten önceki en önemli başarısı olduğunu ifade eden Bahçeli, "İlk Meclis'in saygın yapısında bölücülük için bahane arayan Başbakan, önce millet nedir, milliyet ne anlama gelir, vatan, bayrak ve bağımsızlık neyi gerektirir sorularına cevap aramalıdır" dedi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin hem yeni hem de tarih kadar eski olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "Biz, yenilgilerin külünden Anka Kuşu gibi doğan, Recep Tayyip Erdoğan gibilerini elinin tersiyle itmeyi başarmış, başarmaya azmetmiş büyük Türk milletiyiz. Mazisini tersleyerek, yeni sakızı çiğneyerek, dileklerinden ve derinlere tutunmuş kültürünü kötüleyerek var olmuş bir milleti bize kimse gösteremeyecektir. 'Yeni Türkiye' diyenler, önce kendi kirlerini temizlemelidir" diye konuştu.

"İstiklal mücadelesi veriyorum, Yeni Türkiye'yi kuruyorum" sözlerini, tarihe, millete ve geleceğe saldırı olarak nitelendiren Bahçeli, "yeni Türkiye gazeli okuyan ve harabeye dönmüş bir kafa yapısına sahip bedbahtlara fırsat vermeyeceklerini" söyledi. Millete, devlete, tarihe, ecdada, milli emanetlere ve TBMM'ye sonuna kadar sahip çıkacaklarını bildiren Bahçeli, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ilk Meclis'in tüm üyelerini şükranla andı, Cenab-ı Allah'tan rahmet diledi ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladı.

 "Demokrasilerde hiçbir seçimin sonucu baştan belli değildir"

Bahçeli, Türkiye'nin yine tehlikeli tartışmalarla kilitlendiğini öne sürerek Türkiye'nin iyi yolda, iyi durumda ve iyi halde olmadığını savundu. Türkiye'nin dirliğinin hedef alındığını, birliğinin yaralandığını ileri süren Bahçeli, akıl, izan, insaf ve sağduyudan yoksun kuru bir kalabalığın, milletin huzurundan çaldığını ifade etti.

 Cumhurbaşkanı seçim takviminin Haziran sonundan itibaren işlemeye başlayacağına işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Teessüfle takip ediyoruz ki Türkiye'de sanki Cumhurbaşkanı değil AKP'ye genel başkan seçilecektir. Zannedersiniz ki önümüzdeki 10 Ağustos'ta AKP'nin kurultayı toplanacak, delegeler ismi önceden belli olan zatı seçecektir. Şu işe bakınız ki Cumhurbaşkanı seçimine 110 gün kala sandıklar kurulmuş, oylar sayılmış, karar verilmiş, netice belli olmuştur. Yani 110 gün sonra bir formalite yerine getirilecek, yasal bir zorunluluğun icabı istenmese de yapılacaktır. Demokratik kültürün, demokratik kuralların, demokratik teamüllerin, demokratik usullerin hilafına ne varsa Türkiye'de dolaşıma girmiştir. Yine görüyoruz ki AKP, Cumhurbaşkanlığını tekeline almış, üzerine kapaklanmış, mızmızlanarak neredeyse kimseye yar etmem demeye getirmiştir. Önce şunu ifade etmek zorundayım ki demokrasilerde hiçbir seçimin sonucu baştan belli değildir. Sandıktan kimin çıkıp çıkmayacağını, kimin seçilip seçilmeyeceğini kestirmek, kesin yargıya varmak bir defa demokrasinin ruhuna aykırıdır. Cumhurbaşkanı'na AKP'nin karanlık odaları değil, Türk milleti karar verecektir. 12'nci Cumhurbaşkanı'nın kim olduğuna dair son sözü, AKP'nin Başkanlık Divanı, MYK'sı, milletvekilleri veya bir başka organı değil, aziz milletimiz söyleyecektir. Siyasi kahinlik, siyasi dalkavukluk ve saray soytarılığı yapanların milli iradeye saygısız davrandıklarını bilmeleri lazımdır. Cumhurbaşkanlığını çantada keklik gören ahmakların mahcubiyetten insan içine çıkamayacakları günler de inşallah yakındır."