ERZURUM - 28 Şubat sürecinde 54. Hükümette Devlet Bakanı olarak görev yapan Lütfü Esengün, AA muhabirine o günleri anlattı.

Esengün, 27 Mayıs darbesini, 12 Mart muhtırasını ve 12 Eylül askeri müdahalesini gördüklerini dile getirerek, 1991'de milletvekili seçildiklerinde "Türkiye'de artık hiçbir şekilde darbe olmaz" kanaatinde olduklarını söyledi. Esengün, "Aradan yıllar geçti, baktık ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine yerleşmiş olan bu komitacılar, bu komitacı zihniyet de Yeniçeri'den gelir. Yoksa Silahlı Kuvvetlerin tamamını suçlamak mümkün değil. Bir grup general, durumdan vazife çıkararak post-modern darbe yaptılar. Bunlara medya ve banka patronları da destek verdi" dedi.

"Anadolu sermayesinin ezilmesi için her türlü zorbalık yapıldı"

Esengün, 54. Hükümet olarak, gelirin halka dağıtılmasına dayalı kurdukları düzenin, birtakım çevrelerde rahatsızlık yarattığını, "irtica faaliyetleri" yürütüldüğü iddiasıyla 10 aydır görevde olan hükümetin 28 Şubat'taki Milli Güvenlik Kurulu'ndan 4 ay sonra istifa etmek zorunda kaldığını anımsatarak, şunları söyledi:

"İnananlara, başörtülülere, dindarlara her türlü baskılar yapıldı. Yeşil sermaye adı altında Anadolu sermayesinin ezilmesi için her türlü zorbalık yapıldı. Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesi diye hukukçuların, avukatların, hakimlerin bile haberdar olmadığı bir madde yeniden işletilmeye başlandı. Tam bir baskı, tam bir karanlık dönem yaşandı. Sonuçta olan millete oldu. Fakirlik, işsizlik aldı yürüdü, faizler arttı. Türkiye en az 5 yıl kaybetti. AK Parti hükümeti döneminde de hala o günün izleri temizlenemedi. Türkiye hala 28 Şubat müdahalesinin faturasını ödemekle meşgul. 28 Şubat, Anayasa ihlalidir. İnşallah adalet tecelli eder ve hak yereni bulur, hiçbir komitacı yeni müdahaleye teşebbüs etmez. Bugünkü hükümet aleyhinde bile birtakım çevrelerde o günleri özleyen, askeri göreve çağıran, yeniden müdahaleye teşvik eden çevreler var."