ANKARA

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Şahsen önümüzdeki parlamentoda HDP'nin olmasının hem çözüm sürecinin daha kolay yürümesi bakımından faydalı olacağı kanaatindeyim hem de HDP'nin bir kısmını temsil ettiği Kürt siyasal hareketinin geleceği bakımından da olumlu olacağı kanaatindeyim" dedi.

Kurtulmuş,  KON TV'nin canlı yayınına katılarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

HDP'nin seçimlere parti veya bağımsız adaylar üzerinden girmesi konusunun HDP'nin kurumsal yapısı içinde vereceği bir karar olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Şahsen önümüzdeki parlamentoda HDP'nin olmasının hem çözüm sürecinin daha kolay yürümesi bakımından faydalı olacağı kanaatindeyim hem de HDP'nin bir kısmını temsil ettiği Kürt siyasal hareketinin geleceği bakımından da olumlu olacağı kanaatindeyim. HDP'nin barajı geçmesinin bir koşulu var; terörle silahla barutla molotofkokteyli ile maskeyle arasına mesafe koyacak. Çünkü oyu ben vermeyeceğim. Oyu HDP'nin yöneticileri de tek başına vermeyecek, HDP'ye oy veren kitle verecek. Kitle böyle düşünüyor. Kitle diyor ki 'artık bu ölümler, silahlar, barutlar, kan kokuları geride kalsın' diyor."

- Çözüm süreci

HDP'nin seçimlerde barajı geçebilmesi için iki temel unsurun bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Silahla barutla arasına mesafe koyacak, silahları toprağa gömecek, zihin olarak toprağa gömecek. İkincisi ise Türkiye'de bütün sorunlarla ilgilenen, sadece bir bölgenin partisi değil, bütün Türkiye'nin partisi olduğuna milleti ikna edecek. Eğer bunu yaparsa zaten bu Türkiye açısından olumlu bir eşiğin aşılması demektir. Bunu yapar, buna rağmen barajı aşar veya aşamaz orasını bilemem. HDP parti olarak girip barajı aşmasa bile çözüm sürecine hiçbir zarar gelmez."  

- "Türkiye sadece kendi sorununu çözmekle kalmayacak..."

Şanlıurfa'nın 200 bin küsur Suriyeliyi barındıran bir şehir olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Suriyeliler kaçtığı zaman sığınabilecekleri bir Türkiye vardı, sığınabilecekleri bir Şanlıurfa vardı. Allah muhafaza, Türkiye aynı şeyle karşı karşıya kalsa biz ne yaparız" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin yakın çevresindeki ülkelerin yaşadığı sıkıntılara değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Son 25 yıldır bu parçalanma süreçleri devam ederken Allah'a çok şükür bir tek Türkiye istikrar içinde varlığını sürdürüyor. Şimdi birde bunun üstüne Türkiye 90 yıllık kadim bir sorununu, bunun 30 yılı da silahlı çatışmalarla devam eden bir sorunu çözer ve bu ülkede vatandaşlar arasındaki, zaten bir sorun yoktu ama devletle vatandaşlar arasındaki barışmayı sağlarsa Türkiye sadece kendi sorununu çözmekle kalmayacak, bütün bölge ülkelerine örnek olacak. Bütün bölge ülkeleri, 'bu kadar çok parçalanmanın olduğu bir ortamda dahi bütünleşme sağlanabiliyor, birleşme sağlanabiliyor' diyecek."

- MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın adaylığı

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın adaylığının tamamen kişisel tercihi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:

"MİT'in en kritik döneminde fevkalade güzel sorumluluklar yüklenmiştir. Sonuç itibarıyla Sayın Cumhurbaşkanımız açıkça kamuoyu önünde söylüyor, 'İstifa etmesini istemedim. Göreve devam etsin' diyor, güvendiği için. Gerçekten Türkiye'nin önemli badirelerin içine girmesini önleyen bir isim olduğu için görevde kalmasını istemiş. Nihayetinde takdir Sayın Hakan Fidan'ındır. Böyle bir tercihte bulunmuş. Dolayısıyla oradan bir kriz çıkmasını beklemek siyaset bilmemek demektir. Buradan bir kriz çıkmaz."

- "Merkez Bankası siyasi iradeyle uyumlu olmalıdır"

Merkez bankalarının sadece enflasyonla sorumlu olamayacağını dile getiren Kurtulmuş, "Burada siyasi irade denilen bir şey var. Bir taraftan faiz politikaları, bir taraftan para politikaları, bir taraftan enflasyon politikaları, bir taraftan büyüme hedefleri… Bunlardan birini alıp diğerleri ne olursa olsun diyemezsiniz" ifadesini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın anonim şirket olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Merkez bankası evet bir anonim şirkettir ama başka bir ülkenin şirketi değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin şirketidir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ekonomi politikalarıyla bu anlamda Merkez Bankası siyasi iradeyle uyumlu olmalıdır. Burada yapılması gereken bu uyumu sağlayacak şekilde çalışmaktır" dedi.