MUŞ - Sultan Alparslan'ın Bizans ordusuna karşı kazandığı Malazgirt Zaferi'nin 948'nci yılı nedeniyle 'Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı'nda ve Bitlis'in Ahlat ilçesindeki 1071 Sultan Alparslan Otağı'nda görkemli kutlamalar yapıldı. Malazgirt'teki Danişment Gazi Mahallesi'nde oluşturulan milli parkta şadırvan, giriş takısı, 250 metre uzunluğunda fetih yolu, namazgâh, 100 bin kişilik merasim, hitabet ve ikram kontrol alanları, protokol dinlenme birimi, 8 helikopter sahası, protokol ve 250 otobüslük otopark ile tuvaletler yapıldı. 

'SENARYOLARINI BOŞA ÇIKARDIK'

23 Ağustos'ta başlayan zafer kutlamalarının son gününde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bakanlar ve beraberindekiler, helikopterle törenin yapılacağı Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı'na geldi. Miting alanında havanın sıcak olması nedeniyle vatandaşların üzerine fıskiyelerle su sıkıldı. Türk bayraklarıyla alanı dolduranları selamlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada toplanan kalabalığa seslendi. Tüm şehitlere Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Malazgirt'te açılan bu coğrafyanın kapılarını sadece 3-4 yıl sonra da en batıdaki İznik'te yeni bir devlet kurarak, inşallah ebediyen mühürledik. İznik'in hemen dibindeki Söğüt'te diktiğimiz Osmanlı çınarının dallarını, batıda Adriyatik kıyılarından Viyana önlerine, Akdeniz'de Cebelitarık Boğazı'na, güneyde Afrika'nın içlerine kadar uzattık. Bundan bir asır önce Osmanlı'yı 'hasta adam' ilan edip, milletimizi yeniden Orta Asya'ya sürmeyi planlayanların heveslerini Çanakkale'yle Kut'ül Amare'yle, İstiklal Harbiyle kursaklarında bıraktık. Uzunca bir süre milletimizi kendi iç meseleleriyle uğraştırarak medeniyetin tarihinden, kültüründen koparmaya çalışanların da senaryolarını boşa çıkardık."

'KUDÜS'TE, FİLİSTİN'DE ZULÜM VAR'

"Zaferlerimize ne kadar güçlü sahip çıkarsak bu vizyonu hayata geçirme iradesini de o kadar diri tutarız" diyen Recep Tayyip Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizi medeniyetimiz, bir fetih medeniyetidir. Sadece toprakların, coğrafyanın fethi değildir. Asıl fetih, gönüllerin, zihinlerin fethidir. Ecdadımızın asırlar boyunca huzurla, güvenle müreffeh bir şekilde yönettiği coğrafyalar, bugün maalesef zulüm ve sefalet içinde kıvranıyor. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Şeyh Edebali'nin vasiyeti. Böyle bir medeniyetin yerini, önüne çıkan herkesi çocuk, kadın, yaşlı demeden katleden örgütler haydut devletler almıştır. Diyarbakır'da yavrusu kaçırılıp öldürülen, diğer yavrusu da ellerinde esir olan annenin günlerdir yaptığı eylemi. Biz dik duracağız. Bu insanların yavruları istismarına izin vermeyeceğiz. Suriye'de katliam var, yıkım var. Her gün masum kanı döküyor, masum gözyaşı akıtıyor. Bugün Kudüs'te, Filistin'de zulüm var. Haydut devlet, üç dinin kutsallarına ev sahipliği yapan Kudus'ü gaspa, Kudüs'ü adım adım işgale çalışıyor. Arakan'dan Keşmir'e her yerde Müslümanlara yönelik tehditler devam ediyor. Daha dün yakın bir tarihte Balkanlardan Karabağ'a farklı coğrafyalarda yaşanan katliamları unutmadık."

'ÖNCE AÇ DA TARİHİ BİR OKU'

Türkiye'nin tarihinden aldığı güçle her alanda büyük bir mücadele içinde olduğunu aktaran Erdoğan, bu mücadelenin sıradan bir mücadele olmadığını vurguladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye verdiği destek nedeniyle teşekkür eden, CHP'yi eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Milletimize yönelik her türlü tehdide tek bir yürek, tek bir beden hep birlikte yol yürümeye devam ediyoruz. Bu kutlu mücadelenin içinde yer almayanlar var. Siyasette, kültürde, sanatta, sporda, pek çok alanda farklı tercihler elbette saygıyla karşılanır. Konu ülkemizin, milletimizin bekası olduğunda başka saflarda yer almanın saygıya yönelik tarafı yoktur. Türkiye terör örgütleriyle mücadele ederken, söyleminiz, davranışınızla onların değirmenlerine su taşırsanız bunun adı başka bir şey olur. Bizler milletimizin menfaati için Türkiye- Suriye sınırı boyunca terör koridorunu parçalamak için var gücüyle çalışırken, siz bu tuzağı kuranların arkasından giderseniz bunun adı başka bir şey olur. Ana muhalefetin başı ne diyor; 'Türkiye'nin Ortadoğu'da ne işi var?' Bizlere ülkemizin güneyinden taciz atışları yapılacak, saldırılacak, bizim orada ne işimiz var?' Sen bu işleri anlamıyorsun, anlamayacaksın. Biz oradayız, orada olmaya devam edeceğiz. Bir taraftan 'Atatürk'ün partisiyiz' diyeceksin, öbür taraftan 'Misak-ı milli nedir?' bunu bilmeyeceksin. Önce aç da tarihi bir oku."

'BAY KEMAL BİZİM AY VE YILDIZIMIZI DA BİLMİYOR'

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de siyasi, ekonomik ve askeri olarak yakın tarihinin en çetin mücadelesini verdiğini de belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Mücadele devam ederken siz karşı tarafın ağzıyla konuşuyorsanız bunun adı başka bir şey olur. Biz Adana mutabakatı neyse bunun gereğini yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. CHP ve onun eş kuruluşu haline gelen bölücü örgütün destekçi partinin yaptıkları tam olarak budur. Dağda teröristin, denizde Rum'un, havada rakiplerimin ve diğer tüm platformlarında karşımızdakilerin yanında yer alarak bu ülkenin partisi olunamaz. Trabzon'da CHP yönetimine çağrı yaptım. Bunların yerli ve milli çizgiye gelmesini zor görüyoruz ama oy veren vatandaşlarımızın, mesajlarımızı aldıklarına inanıyorum. 'Ege'de Amerika, İngiliz, Fransız var, o var, bu var tek ülke yok.' Öyle diyor Bay Kemal. Türkiye orada yokmuş. Yav herhalde bu zat bakar kör. Bizim orada sondaj gemilerimiz, sismik araştırma gemilerimiz var. 4 gemi bu çalışma yapıyor. Firkateynlerimiz, silahlı hava araçlarımız her an hazır vaziyette. Denizden, karadan her şeyimizle hazırız. Bunu görmüyor.  Bir şeye daha üzülüyorum. Nedir o? Fatih, Yavuz, devasa ay yıldızlı bayrağımız var. Bay Kemal herhalde bizim ay ve yıldızımızı da bilmiyor. Öğreteceğiz. Lafla 'Biz Atatürk'ün partisiyiz' olamaz. Sen bitmişsin. 3-4 tane belediye almakla bir yere varılmaz. Benim milletim bizim Doğu Akdeniz'de neler yaptığımızın hesabını soracak. Yaşadığımız kritik süreçte milletin her bir ferdinin desteğine ihtiyacımız var. Gelecek yarım asrının, bir asrının belirleyicisi olacak gelişmelerin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Hangi saikle olursa olsun, kimsenin milletin birliğini bozacak davranışlar sergilemesine hakkı yoktur."

'GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ HAYATI PAHASINA MÜCADELE İÇİNDE'

Siyasette makamlar, mevkiler ve unvanların gelip geçici olduğuna değinen Erdoğan, "Kalıcı olan geride hangi izlerin, hangi eserlerin hangi başarıların fedakarlıkların bırakıldığıdır. Ecdat yeri geldiğinde canını, yeri geldiğinde canından aziz bildiği evladını feda etmiştir. Bugün güvenlik güçlerimiz hayatları pahasına bir mücadele içindedir. Şu anda ne yapıyoruz? Pençe-1,Pençe-2 ve Pençe-3. İçeride ve dışarda şu anda teröristleri inine kadar kovaladık mı? Kovalıyor muyuz? Kovalamaya devam edeceğiz. Bu arada şehitlerimiz de var. Ama bizim şehitlerimiz hiç kimseyle mukayese edilmez. Rabbimiz ne buyuruyor; 'Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler ancak siz bilemezsiniz.' Bizimkiler, şehadet şerbetini içenler onlar sevgili Peygamberimize komşu oldular. Rabbim bizleri de aynı yolda haşretsin" dedi.

'OPERASYONLAR HERKES AÇISINDAN OLUMLU NETİCELER DOĞURACAKTIR'

Cumhurbaşkanı'ndan başlayarak tüm yöneticilerin ülkeye hizmet için çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Fırat'ın doğusundan, Irak sınırına kadar olan hat boyunca güvenli bölge oluşturma çabalarında yavaş yavaş mesafe alıyoruz" dedi. Sinsi tuzakların çokluğunun Türkiye'yi yolundan alıkoyamayacağını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Savunma Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, jandarma güvenlik güçlerimiz bu yolda devam ediyor. Birilerinin 'dokunulamaz, çözülemez' dediği pek çok sorun gibi Fırat'ın doğusundaki meseleyi de hal yoluna koyuyoruz. Her konuda ve her zaman olduğu gibi önceliğimiz diplomasidir, diyalog uzlaşma, işbirliğidir. Bu zeminde bir netice alabilirsek ne ala, böylesi herkes için kazançlı bir yol olur. Ama isteğimiz dışında bir yola zorlanır, oyalanmaya çalışılırsak tüm hazırlıklar tamamdır, kendi planlarımızı hayata geçiririz. SİHA, İHA ve helikopterlerimiz bölgeye girdi, sınırlarımıza yakın tahkimatlar imha ediliyor. Çok yakında kara birliklerimizin de bölgeye giriş yapmasını bekliyoruz. Hava ve kara unsurlarımız bölgeye girdiğinde süreci belirleme imkanını bulacağız. Suriye sınırını temizleme kararlılığımızı kimsenin test etmeye çalışmayacağını ümit ediyorum."

"İdlip tarafında rejimin ihlallerinden kaynaklanan sıkıntılar var" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Sayın Putin'le meseleyi yakından istişare ettik. Yarın Rusya'ya gidiyorum, bir heyetle birlikte yine görüşmelerimiz olacak. Bu sıkıntıları kısa sürede ortadan kaldırılmış olacağız. Irak tarafında çok önemli adımlar atıyoruz. 35 yıldır saldırıların merkezi olarak kullanılan bölgeleri kalıcı şekilde güvenli hale getirmek için hareket ediyoruz. Pençe harekatlarının sebebi bu. İran'la da işbirliği halinde yürüttüğümüz bu operasyonlar herkes açısından olumlu neticeler doğuracaktır. Doğu Akdeniz'deki çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Kimse bizi oralarda engelleyemez, engelleyemeyecektir. Bütün bu çalışmalar kararlılıkla devam ediyor, edecektir."

'SU AKAR, TÜRK YAPAR' DİYORUZ

Hafta sonu gerçekleştirdiği Artvin programını da hatırlatan Erdoğan, "Yusufeli Barajını inceledim. Allah'a hamdolsun muhteşem bir eser. 2 milyar 200 milyon kilovat saat enerji üretecek bir barajı yapıyoruz. Önümüzdeki yıl bu zamanlarda barajın su tutmaya başladığını göreceğiz. Bir yıl sonra da sadece enerji değil, içme suyu, kullanma suyu olarak bunları göreceğiz. Artvin bizim için adeta barajlar şehri. Eskiden bizimle dalga geçiyorlardı. 'Su akar Türk bakar' diyorlardı. Şimdi; 'Su akar Türk yapar' diyoruz. Biz buraya geldik" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, beraberindekilerle birlikte Ahlat ilçesindeki kutlama alanına hareket etti.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN AHLAT'TA İNCELEMELERDE BULUNDU 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Malazgirt'teki programın ardından helikopterle Bitlis’in Ahlat ilçesine geldi. Erdoğan'a programında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Başbakanı Ersin Tatar, TBBM eski Başkanı Binali Yıldırım, Gençlik Hizmetleri ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kuvvet Komutanları Orgeneral Ümit Dündar, Orgeneral Adnan Özbal, Orgeneral Hasan Küçükaküs ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler ilk olarak Ahlat'ta inşaatı devam eden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde incelemelerde bulundu. Ardından Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'nı ziyaret ettikten sonra Erdoğan ve beraberindeki heyet, 3 gündür etkinliklerin sürdüğü Çarho etkinlik alanına geçti.

'NE DİCLE'NİN NE DE FIRAT'IN KUZULARINI ÇAKALLARA KAPTIRTMAYACAĞIZ'

Etkinlik alanında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Ahlat'tan Van'a giderken meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'u minnetle andıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burası çok önemlidir. Haluk hoca, 'Ahlat'ı görmeden tarihi anlayamazsınız' derdi. O bir tarihçiydi. Mevla da ondan emanetini, Ahlat'tan dönerken aldı. Ömrünü tarihe bilime veren hocamız bürokrasideki dürüstlüğü ile geride eşsiz bir eser bıraktı. Dicle'nin kuzularını çakallara kaptırmama vazifesini verdi. İnşallah bizler de hem devlet hem de STK'lar olarak ne Dicle'nin ne de Fırat'ın kuzularını çakallara kaptırtmayacağız" dedi.

OKÇULAR VAKFI'NA TEŞEKKÜR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada 3 gündür Ahlat ve Malazgirt'te çeşitli etkinlikler düzenleyen Okçular Vakfı'na teşekkür edip, "Etkinliklere KKTC'den başladılar. Ülkemiz ile Kıbrıs Türkleri arasındaki kardeşlik seviyesi herkese gösterildi. Bu programa öncülük ettikleri için Okçular Vakfı'nın yöneticilerini tebrik ediyorum" diye konuştu.

'AHLAT VE MALAZGİRT'İ GENÇLER TANIMIYOR'

Tarihin, bir milletin hafızası olduğunu, istikbalinin de pusulası olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her karışında bir yiğidin yattığı bu mübarek topraklarda olmanın heyecanını yaşıyoruz. Selçuklu mezarlığını ziyaret ettim. Onun öncesinde külliyeyi ziyaret ettim. Önümüzdeki yıl bitecek. Ahlat muhteşem bir esere sahip olacak. 948'inci yılında cesaretleri ile Anadolu'yu bize vatan kılan şehitlerimize minnettarız. Allah, bizleri de şehitlerimizin yolundan ayırmasın. Tarih, bir milletin hafızasının olmasının yanı sıra istikbalinin de pusulasıdır. Geçmişini unutan toplumlar, köklerini unutmuş ağaçlar gibidir. Biz, çağ kapatıp çağ açan bir milletiz. Tarihe damga vuran millet olarak tarih şuuru kazandırma konusunda halen eksiklerimiz var. Ahlat'ı, Malazgirt'i gençler yeterince tanımıyor. Malazgirt'i görmeden 'Türkiye'yi tanıyorum' demeyin. Ahlat'ı tanımadan 'Türkiye'yi tanıyorum' demeyin. Buraları tanırsanız, Anadolu'yu tanırsınız. Ahlat'ı, Anadolu'nun kapısı, Türkiye'nin tapusu addedmişler. Ahlat, Belh ve Buhara ile birlikte Kubbet'ül İslam'dır."

'SELÇUKLU MEZARLIĞI TARİHİ HAFIZAMIZDIR'

Selçuklu Meydan Mezarlığı'nı da anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahlat'ın uzun zamandır ihmal edildiğini belirterek şöyle konuştu: 

"Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndaki toplam 8 bin mezar ve kitabeler bu topraklardaki hafıza kayıtlarımızdır. Alparslan, Malazgirt Zaferi'nden önce Ahlat'ta konaklayarak, savaşı buradan planlamıştır. Osmanlı'yı kuran Kayılar, burada konaklamıştır. Tarih boyunca arifler, alimler İslam mührünün vurulmasında ciddi rol oynamıştır. Milli mücadelenin en büyük destekçilerinden olmuştur. Her köşesinden bir tarih fışkıran Ahlat, böyle bir asaletin manevi iklimin şehridir. Tüm bu birikime ve zenginliğe sahip Ahlat, maalesef unutulmuş bir kenttir. Tarihimizi 1927'de başlatan zihniyet Ahlat'ı da ihmal etti. Görmezden geldi. Kütüphanelerimizdeki eserler nasıl hurda diye satıldıysa, Ahlat da böyle ihmal edildi. İnşallah bu külliye ile birlikte birkaç tane butik otel de yapılacak. Bu kabristanları ziyarete gelenler oralarda iskan etme imkanı bulsunlar. Malazgirt zaferini manasına uygun kutlarken, Ahlat'ın da millet tarafından tanınmasını sağlıyoruz. Orhun Abideleri'ni UNESCO listesine aldırmaya çalışıyoruz."

'KÜLLİYEYİ AHLAT'A KAZANDIRACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin karşı çıkmasına rağmen külliyeyi bitirip, Ahlatlılara kazandıracaklarını kaydederek, "Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı olarak sembol bir eserin inşasına başladık. 10 dönüm arazi üzerine 1071 metrekare kullanım alanına sahip, Cumhurbaşkanlığı külliyesini kuruyoruz. Bu inşaatla ilgili çalışmaları çok yakından takip ediyorum. Birileri engel olmasına rağmen bu otağı Ahlat'a kazandıracağız" dedi. 

'GELENEKSEL SPORLARIN YAYGINLAŞMASI TARİHİ HAFIZANIN CANLANMASI DEMEK'

Ahlat'ın engin mirasının gençlere aktarılmasına hız vereceklerini, Anadolu'daki Türk tarihinin bilinmesi ve hak ettiği konuma ulaşması için çalışacaklarını, tarih ile spor, mimari ile ekonomi birbirinin takipçisi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Ata sporlarımıza da sahip çıkacağız. Okçuluk, güreş, at sporları gibi sporlarda belli ahlaki kurallar vardı. Okçuların, ok atma alanına abdestsiz ve sarhoş girmeleri yasaktı. Güreşçiler, ahlak ve karakterleri ile imtihan edilirdi. Güreşçilerden civanmert olmaları beklenirdi. Geleneksel spor dallarının yaygınlaşması tarihi hafızamızın yeniden canlanması demektir. Yılların ihmalini giderecek bu alanda birçok projeyi hayata geçirdik. Okçular Vakfı ve Dünya Etnospor olarak çok önemli çalışmalara imza attılar."

'KEFEN BİÇMEK İSTEYENLERİN HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine kefen biçenlerin heveslerini kursaklarında bıraktıklarını belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı: 

"Alpsarslan 'Size öyle bir vatan bıraktık ki, ilelebet sizin olacaktır' dedi. 9,5 asır önce Ahlat'ta. 1 asır önce, Çanakkale'de, bize kefen biçenlerin heveslerini kursaklarında bıraktık. Bizi bölmeye çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. PKK denilen o kendini bilmezlerin bizimle hedeflerimiz arasına girmesine müsaade etmeyeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi birlik ve beraberliğimizin teminatı olan rabiamıza sarılacağız. 82 milyon olarak Malazgirt ruhuna sahip çıkacağız."