ANKARA - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ermenistan ve Türkiye'nin özel temsilcileri arasında yapılması öngörülen görüşmelere ilişkin, "Her iki taraf özel temsilcilerini atadı. Edindiğimiz izlenime göre ilk toplantı, Ermenistan'ın bu yönde bir arzusu var, Moskova'da gerçekleşecek. Biz ilk toplantıdan önce temasların doğrudan olmasını istiyoruz. Karşılıklı ziyaretler dahil doğrudan temasa geçip yol haritası belirlenmesi gerekiyor" dedi.

Bakan Çavuşoğlu, bakanlıkta diplomasi muhabirleri ile bir araya gelerek yıl sonu değerlendirme toplantısı düzenledi. Yoğun bir yılın geride bırakıldığını belirten Bakan Çavuşoğlu, "Küresel gündemde iniş ve çıkışların yoğun olduğu bir yılı geri bırakıyoruz. Afganistan'da yaşananlar özellikle dünyayı şaşkına uğrattı. Afrika'da, Orta Afrika gibi ülkelerde istikrarsızlık arttı. Körfez'de yaşanan normalleşme dikkat çekici diğer unsurlar oldu. NATO-Rusya gerginliği ciddi boyutlara ulaştı. Bu yıl birçok sorumlu dosyada normalleşme yolunda adımlar atık. Ermenistan ile normalleşme bağlamında karşılıklı adımlar attık. Balkanlarda gerginlik tırmanıyor. Balkanlarda her tarafla görüşebilen ülkelerin başında geliyoruz. Gerginliği azaltmak için yapıcı yönümüzü devam ettireceğiz. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Bahreyn ve İsrail'deki temaslarımızı biliyorsunuz. Bu süreçleri gerçekçi bir yaklaşımla ele alacağız. Keza Fransa ile ilişkilerdeki gerginliği azaltmaya başladık. Ermenistan ile normalleşme konusunda karşılıklı temsilciler atadık. İstanbul-Erivan uçuşları kısa sürede başlayacak" dedi.

'7 KEZ HAKLARIMIZI İHLALA ETMEYE ÇALIŞTILAR'

Bakan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hakkını kararlılıkla koruduklarını belirterek, "Kıbrıs’ta egemen eşitlik konusunda iki devletli çözümü uluslararası gündeme soktuk. Yunanistan'ın Ege'de tansiyonu yükseltme çabaları son derece tehlikeli. Yunanistan ve Rum kesimi 7 kez haklarımızı ihlal etmeye çalıştı, hepsini engelledik. Burada tutumumuz son derece kararlı. 5 yıl aradan sonra istişari görüşmeleri tekrar başlattık" diye konuştu.

'İLK TOPLANTI MOSKOVA'DA'

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, Ermenistan ile normalleşme sürecine ilişkin, "Her iki taraf özel temsilcilerini atadı. Edindiğimiz izlenime göre ilk toplantı, Ermenistan'ın bu yönde bir arzusu var, Moskova'da gerçekleşecek. Biz ilk toplantıdan önce temasların doğrudan olmasını istiyoruz. Karşılıklı ziyaretler dahil doğrudan temasa geçip, yol haritası belirlenmesi gerekiyor, ilişkilerin normalleşmesi için hangi adımlar atılacağına dair. Dolayısıyla burada özel temsilcilerin ilk buluşmasında bir yol haritası konusunda fikir alışverişinde bulunacaklardır. Umarım Ermenistan bu çizgide devam eder. Ermenistan'ın mesajları olumlu ama eylemleri görmek istiyoruz" ifadesini kullandı.

Bakan Çavuşoğlu, Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğünü desteklediklerini söyleyerek, "PKK-YPG bölücü terör örgütüdür. Türkiye'de başaramadıklarını Irak'ta başarmaya çalışıyorlar. PKK'nın hedefi her yerde aynıdır. Rejim ile ilişkilerimiz bir tarafa, terör örgütleri ile mücadele ortak menfaatimizdir" dedi.

'KATAR İLE OLDUĞU GİBİ BAE İLE OTURUP KONUŞMADIK'

Bakan Çavuşoğlu, Afganistan'daki Kabil Havalimanı'nın işletilmesine ilişkin, şöyle konuştu: "Taliban yönetimi devralmadan önce Kabil Havalimanı'nın askeri kanadını biz yönetiyorduk, sivil kanadını ise  BAE'den bir şirket yönetiyordu. Bu süreçte farklı ülkelerin teklif vermesi normal. Taliban yönetimi farklı ülkelerden teklifler alacağını söyledi, bu da doğal. Biz de Katar ile birlikte havalimanının işletilmesi konusunda anlaşmaya vardık. Ekiplerimiz kabile gitti, teklifleriniz verildi.  Bu süreçte farklı ülkelerin de teklif vermesi doğal. Katar'la olduğu gibi BAE ile oturup konuşmadık. Anlaşma sağlanırsa havaalanı işletilebilir, başka bir ülke ile de anlaşılırsa o da onların bileceği bir konu. Havaalanının güvenliğinin sağlanması sadece Türkiye'nin endişesi değil, oraya uçmak isteyen tüm havayollarının endişesi. Esasen bu önemli bir konu, güvenli şekilde uçuşların başlayabilmesi için, tarifeli uçuşların. Şu anda bir güvensizlik var. Taliban'a da biz bunu başından beri söylüyoruz. Özel şirketler ile çalışılması gerekiyor. Kabil Havaalanı'nın güvenliği tüm ülkeler ve havayolu şirketleri için önemli."

F-35 SORUNU

Bakan Çavuşoğlu, ABD ile ilişkiler ve F-35 konusuna ilişkin ise, "CAATSA yaptırımlarına girdiği için, F-35'lerin alımı konusunda sıkıntı var ama Biden, Roma'daki görüşmede Cumhurbaşkanımıza bu sorunların ortadan kalkmasını istediğini söylemişti. Sayın Cumhurbaşkanımız da buna olumlu baktı; ama bir tarafta kongredeki durum, bir tarafta CAATSA var. F-35 konusunda kongredeki durum, kongrenin de ikna edilmesi gerekiyor. Bazı konularda olumlu adımlar atarsak kongre de ılımlı olur. F-35 alınmayacağına göre, verdiğimiz paranın geri ödenmesi gerekiyor ya da yerine başka bir şey alınması gerekiyor" dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Mısır ile normalleşme adımlarına ilişkin de "Mısır ile diyaloğumuz devam ediyor. Değişik kanallar aracılığı ile de görüşmeler devam ediyor. Sayın Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüşebiliriz, herhangi bir durum olduğunda telefon ile görüşüyoruz, kişisel olarak diyaloğumuz var. Mısır bizimle anlaşma imzalarsa Akdeniz'de çok daha fazla yer alacak. Aslında gayri resmi görüşmeler gerçekleşti ama resmi olarak bir görüşme olmadı" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN VALİSİ GİBİ DAVRANMALARINA MÜSAADE ETMEYİZ'

Bakan Çavuşoğlu, ABD'de Joe Biden yönetiminin Türkiye'ye büyükelçi olarak atadığı eski Senatör Jeff Flake'e ilişkin, şunları kaydetti:

"Bir büyükelçi tek başına iki ülke arasındaki ilişkileri köklü şekilde değiştiremez. Büyükelçilerin başkentlere gönderdiği rapor ve değerlendirmeler dikkate alınır. Biz ülkemize gelen her büyükelçiyi gayet iyi şekilde karşılıyoruz. Güven mektubu verildikten sonra bizler de büyükelçiler ile görüşüyoruz. Büyükelçilerin görevlerinin tanımı ve sınırları da bellidir. İkili ilişkilerimizi geliştirmek için çalışırsalar her türlü desteği veririz. İş birliği ve barış için çaba sarf ederseler birlikte çalışırız. Gelip de Türkiye'nin valisi gibi davranmalarına müsaade etmeyiz. Türkiye'nin iç işlerine müdahaleyi de kabul etmeyiz. 10 büyükelçinin yaptığı hata gibi, kim olursa olsun müsaade etmeyeceğimizi göstermiş olduk. Yeni gelecek büyükelçi ile de ABD-Türkiye ilişkilerini geliştirmek için yakın iş birliği içinde olmak isteriz. Bu güne kadar gerekli tepkiler gösterildi, atılacak adımlar atıldı.  Büyükelçiler konusunda o günden bu yana atılması gereken adımlar atıldı, koyulması gereken tavırlar koyuldu."

'AB SÖZÜNDE DURMAMAK İÇİN ZAMANA OYNAMAYA DEVAM EDİYOR'

Bakan Çavuşoğlu, vize serbestisine ilişkin, "Vize serbestisi konusunda biz 72 kriterin 67-68 tanesini gerçekleştirdik. Çok küçük detaylar kaldı ama '1-2 ülke engelliyor' diyerek, müzakere başlatmadı. Gümrük birliği güncellenmesi ve vize serbestisi için karşılıklı oturup konuşmamız lazım. Burada esas sorun şu; biz eskiden üst düzeyde bunları oturur konuşurduk, son yıllarda AB bu tür toplantılardan kaçıyor. Son geriye kalan kriterleri yerine getirmek bizim için zor değil. En azında karşılıklı beklentiler ne neler yapılması gerekiyor karşılıkla oturup bunları müzakere etmemiz gerekiyor. AB diğer konularda olduğu gibi sözünde durmamak için zamana oynamaya devam ediyor" diye konuştu.

LİBYA'DAKİ GELİŞMELER

Bakan Çavuşoğlu, Libya'da hiçbir zaman ayrımcılık yapmadıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Libyalıların kendi aralarında imzaladığı anlaşma ile iş başına gelen meşru hükümet, daha sonra 75 kişinin seçtiği başkanlık konseyi ile çalıştık. Resmi ve meşru hükümetlerle yakın iş birliği içinde çalıştık. Son Roma toplantısından sonra bir çalışma grubu oluşturulmasını teklif etmiştim. Fakat nedense doğu tarafı Türkiye'ye mesafeli oldu, çünkü onların gündemi farklı. Hafter, Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşme koşuluyla gelmek istedi; ancak Cumhurbaşkanımız 'Hafter benim muhatabım değil, yetkili bir kişi değil' dedi. Gelseydi görüşmeye hazırdık. Aslında biz tarihi olarak doğu tarafı ile daha yakınız. Biz ülkeyi bölmek değil, birlik beraberliğinin korunmasını istiyoruz. Şimdi seçim ertelendi, bu süreçte kendi kararlarını verecekler, biz onlara müdahale edemeyiz. Seçimlerin şeffaf olması gerekiyor, sonuçlarını da herkesin kabul etmesi gerekiyor."