TBMM

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Pakistan parlamento üyeleri ve medya mensupları onuruna Mecliste yemek verdi.

TBMM Tören Salonu'ndaki yemekte konuşan Yıldırım, Pakistan'ın yakın zamanda bir seçim yaptığını ve ülkeyi yönetecek kadroları seçtiğini söyledi.

Pakistan'ın yeni meclisine ve hükümetine başarılar dileyen Yıldırım, "Kardeş Pakistan'ın yeni dönemde de müreffeh, huzurlu bir geleceğe doğru emin adımlarla yol almaya devam etmesi en samimi dileğimizdir." ifadesini kullandı.

Pakistan ile Türkiye arasındaki iş birliğinin, hükümetlerin değişmesiyle değişecek bir iş birliği olmadığını dile getiren Yıldırım, iki ülke arasındaki kardeşlik ve dostluğun derin ve tarihi olduğunu, hükümetlerin gelip geçeceğini ancak bu dostlukta hiçbir eksilme olmayacağını, yıldan yıla daha da kökleşeceğini söyledi.

Türkiye'ye dayatılmaya çalışılan tek taraflı yaptırımlara karşı Pakistan başbakanının yaptığı açıklamayı anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:

"ABD yönetiminin aldığı kararlar karşısında en hızlı karşılık veren, destek açıklamasını yapan yine kardeş Pakistan oldu. Gerek ikili gerek bölgesel ve uluslararası konularda Pakistan ile hemen her konuda fikir birliğimiz var. İki ülke arasındaki karşılıklı üst düzey ziyaretler mükemmel düzeydeki ilişkilerimizin bir göstergesidir. İki ülke arasında tarihten gelen özel kardeşlik ilişkileri, zor zamanlarda ve ulusal davalarımızda birbirimize verdiğimiz destekle ortaya çıkmaktadır. Türkiye'nin Pakistan ile ilişkileri Pakistan'ın bağımsız bir devlet olarak kuruluşundan itibaren yakın dostluk ve kardeşlik anlayışı üzerine şekillenmiştir."

"İki ülke de terörün hedefinde"

Binali Yıldırım, Türk milletinin 15 Temmuz gecesi karşı karşıya kaldığı darbe girişimi sırasında Pakistanlı kardeşlerinden gördüğü dayanışmayı asla unutmayacağını söyledi.

Darbe girişiminin gecesinde dost olmayanların gerçek yüzünü gördüklerini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Pakistan bir kez daha bizim kader dostumuz olduğunu o gece göstermiştir. Bunun için çok teşekkür ediyoruz. Geleneksel dayanışma çerçevesinde bu darbeyi yapmaya çalışan hain FETÖ'nün Pakistan'daki varlığının tamamıyla ortadan kaldırılması çabalarında büyük mesafe katettik ama henüz bu noktada yapacağımız her şeyi tamamladığımızı söyleyemeyiz. Pakistan da Türkiye de maalesef terörün hedefinde olan iki ülkedir. Bu bakımdan her iki ülke teröre karşı birbirlerinin yanında olmaya mecburdur ve devam etmelidir. Terörizm tam anlamda küresel ve hızla dönüşüm geçiren bir tehdit haline gelmiştir.

PKK, PYD, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütleri hem ülke içinde hem de sınırlarımız ötesinde faaliyet göstermekte, kamplarda onlara dost bildiğimiz ülkeler tarafından eğitim verilmekte ve üçüncü ülkelerdeki faaliyetlerine finansman sağlanmaktadır. Türkiye'nin anayasal düzenine karşı 15 Temmuz darbesini planlayan ve yürüten FETÖ'nün elebaşı halen Atlantik ötesinden ülkemiz için tehdit oluşturmaya devam etmektedir. 160'tan fazla ülkede terör ve suç şebekesi olarak faaliyet gösteren FETÖ'nün küresel emellere hizmet ettiği aşikardır. Bu bakımdan FETÖ, Pakistan dahil olmak üzere var olduğu her ülke için potansiyel bir tehdittir. Bu bela karşısında somut ve samimi iş birliği gerçekleştirilemediği sürece başarıya ulaşılması söz konusu değildir. Burada başarı elde etmek, teröre hiçbir şekilde bir kisve altında müsamaha gösterilmeyeceği yolunda kararlı bir tutumla mümkündür."

"Barışı kalıcı hale getirmek her ülkenin görevi olmalıdır"

Binali Yıldırım, iki ülke arasındaki ticareti artıracak serbest ticaret anlaşması görüşmelerinin devam ettiğini, askeri düzeydeki ilişkilerin de sevindirici olduğunu belirtti.

Savunma sanayi alanında önemli projelerin birlikte hayata geçirildiğinin altını çizen Yıldırım, "Bu bağlamda korvet projeleri ve hava savunma helikopter sistemlerine ilişkin çalışmalarda önemli mesafeler katettik." dedi.

Ticari ilişkilerin seviyesinin henüz iki ülkenin potansiyelini yansıtmadığını da belirten Yıldırım, uzun süredir görüşmeleri devam eden serbest ticaret anlaşmasının sonuçlandırılmasıyla bu alanda da önemli bir sıçrama yapacaklarına inandığını söyledi.

Afganistan ve Pakistan arasındaki sorunlara da değinen Yıldırım, temel beklentinin sorunların diyalogla çözümü yönünde olduğunu dile getirdi.

Dışarıdan müdahalelerin bölgenin istikrarına hiçbir katkı sağlamayacağını, mevcut durumu daha da kötüleştireceğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Diyaloğa yönelik iki ülke arasında kabul edilen barış ve dayanışma eylem planının başarılı şekilde sonuçlanması en önemli dileğimizdir. Türkiye, iki kardeş ülke Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için hep olumlu katkılar sağlamıştır. Türkiye pek çok anlaşmazlığın yaşandığı geniş bir coğrafyanın merkezinde yer alıyor. İhtilafların önlenmesi, barışçı yollarla çözülmesi, bölgemiz ve ötesinde istikrar ve kalkınma bakımından bir mecburiyettir. Bu sebeptendir ki Türkiye önleyici diplomasi, arabuluculuk konusunda uluslararası farkındalığın artırılmasına büyük katkı sağlamaktadır.

Girişimci ve insani diplomasimizin önemli boyutunu oluşturan bu alanda 2010'da Finlandiya ile birlikte BM bünyesinde Barış İçin Arabuluculuk girişimini başlattık. AGİT'te de Arabuluculuk Dostlar Grubu'nun eş başkanı olarak çalışmaya devam ediyoruz. Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatının zirve dönem başkanı olarak, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, başta Kudüs ve Filistin meselesi olmak üzere Suriye de dahil birçok ihtilafın çözümü konusunda aktif bir rol üstlenmiştir. Barışı kalıcı hale getirmek her ülkenin görevi olmalıdır. Bu nedenle Türkiye, BM'de ve diğer uluslararası platformlarda arabuluculuk yönteminin geliştirilmesi faaliyetini sürdürmeye devam edecektir. Bu bağlamda Keşmir'deki gelişmeleri de göz ardı edemeyiz. 70 yıldır devam eden sorun Pakistan ve Hindistan arasında diyalogla ve ilgili BM kararı temelinde Keşmir halkının beklentileri göz önünde bulundurularak çözüme kavuşturulmalıdır."

Yıldırım konuşmasını "Pakistan Yaşasın, Türkiye Yaşasın" anlamına gelen "Pakistan zindabad, Türkiye zindabad." sözleriyle tamamladı.