BURSA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2001'den 15 ay sonra seçimlere giderken ağlamadıklarını, şikayet etmediklerini, sızlanmadıklarını belirterek, "Bu yüzde 10 baraj da nereden çıktı, bunu benim için mi koydunuz' demedik. Hamdolsun her seçimden başarıyla çıktık, alnımız açık başımız dik. Aralıksız iktidardayız" dedi. 

Arınç, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Bursa 5. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun çok yorulduğunu, doktorların duruma el koyduğunu ve en azından 2 günlük kesin istirahati tavsiye ettiklerini, bu nedenle kongreye katılamadığını belirtti. 

Davutoğlu'nun üzülerek, sıkılarak izin istediğini dile getiren Arınç, "Elbette Sayın Başbakanımızın sağlığı hepimiz için çok kıymetli. Ona Allah'tan acil şifalar diliyorum ve çok sevdiği Bursa'mızdan, ismini koyduğu 'ulu şehir'den hepinizin ve tüm Bursa'nın sağlık ve afiyet dileklerini, selam ve sevgilerini Sayın Başbakanımıza sunmak istiyorum. Hastalık engel oldu ama inşallah en kısa zamanda Sayın Başbakanımızın Bursa'ya yapacakları üçüncü ziyareti büyük bir özlemle bekleyeceğiz" diye konuştu. 

Arınç, kongreye Kuveyt Adalet ve Evkaf Bakan Vekili Adil El Felah'ın da katıldığını belirterek, konuk bakan ve eşlerinin Bursa'yı çok sevdiğini ve ailesiyle burada bir evlerinin de bulunduğunu, kendilerini ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

Kendisini mutlu eden güzel olaylardan birinin de herkesin gençlik dönemlerinden bu yana sevgiyle, saygıyla beğeniyle taktir ettiği sinema sanatçısı Eşraf Kolçak'ın da bulunması olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:

"Gerçekten çok mutlu oldum ve Sayın Eşref Kolçak aramızda bir misafir olarak bulunmuyor, Gemlik'ten seçilmiş il delegemiz olarak bulunuyor, yani kongremizde inşallah oylarını kullanacaklar. Eşref ağabey, maşallah yaşınız ilerledi ama hala gençsiniz. Biz Eşref Kolçak'ı, Fikret Hakan'lar, belki Ayhan Işık'lar döneminden belki biraz daha öncesinden hatırlıyoruz. Hiç kötü adam rollarine çıkmadı. İyi adam oldu, milli mücadelemizin yıllarında kahramanlarımızı temsil etti, en sonunda dizilerde ve sinema filmlerinde iyi aile babası rollerini, biraz da benim gibi artık dedelik rollerine de çıkmaya başladı. Hep güzel adam oldu. Hoş geldiniz, kongremize şeref verdiniz." 

"Başka partilerin hali çok kötü"

Arınç, kongrelerin bir muhasebe, gözden geçirme olduğunu, başarıları anlatıp geleceğe ümitle bakmak için bir imkan verdiğini ifade ederek, şöyle devam etti: 

"Ne mutlu ki Allah bize başarılarımızı konuşmaya imkan verdi. Başka partilerin hali çok kötü, ne konuşacaklar neyi anlatacaklar? Hangi başarılarından söz edecekler? Geleceğe ait hangi hedefleri bize söyleyecekler? Onların işi çok zor ama bizim işimiz kolay, hep başarı öyküsünü anlatıyoruz, hep zaferlerden bahsediyoruz ve şimdi durduğumuz yerde de durmuyoruz. 2023'ü konuşuyoruz, 2053'ü konuşuyoruz, 2071'i konuşuyoruz, hedefimiz çok büyük, idealimiz çok yüksek ve hamdolsun ufuklar ötesine hedef koymuş bir siyasal partinin temsilcileriyiz. 13 yıl öncesine bakıyoruz başarı, 5 yıl öncesi başarı, bugün başarı, 5 ay sonrası Allah'ın izniyle çok daha büyük bir başarı olacak. Allah'ın gücü, kudreti, imkanı inşallah bu güzel topluluğun üzerinde oldukça zaferden zafere koşacağız ve Türkiye her seçimde en büyük zafer müjdesini Bursa'dan alacak Allah'ın izniyle."

"Her seçimden başarıyla çıktık"

Arınç, 14 Ağustos 2001'de kurulan AK Parti'nin bugün 13'üncü yılını bitirdiğini hatırlatarak, "Hamdolsun her seçimden başarıyla çıktık, alnımız açık başımız dik. Aralıksız iktidardayız. Sayın Cumhurbaşkanımız 12 yıl fiilen Başbakanlık yaparak halkın bizzat kendi oylarıyla seçtiği bir Cumhurbaşkanı oldu ve halkımızın takdirleriyle Türkiye'nin ilk halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı oldu" ifadelerini kullandı. 

"Ağlamadık, şikayet etmedik, sızlanmadık"

AK Parti'nin kurulduktan 15 ay ay sonra seçimlere gittiğini anlatan Arınç, şöyle konuştu:

"2001'den 15 ay sonra seçimlere giderken ağlamadık, şikayet etmedik, sızlanmadık, 'Bu yüzde 10 baraj da nereden çıktı, bunu benim için mi koydunuz' demedik. Hedefimiz büyüktü, ilk seçimde iktidar olacaktık ve hamdolsun bunu gerçekleştirdik Allah'ın izniyle. İnanmıştık ki halk bizimle beraber, inanmıştık ki Türkiye'de siyaset çöktü, AK Parti onu tekrar ayağa kaldırdı. İnanmıştık ki bu halk bu aziz millet, güçlü siyaset istiyor, güvenilir, cesaretli olmak istiyor ve halkın emanetini muhafaza eden bir partiyi hükümeti arzu ediyor. O zaman söz verdik; ilkeli siyaset yapacağız, cesur, kararlı olacağız, darbelerden, muhtıralardan, cuntalardan kaş kaldırıp el sallayanlardan hesap soracağız, milletin emanetini sokakta bırakmayacağız. Millet buna inandı, millet bunu destekledi." 

Dünyanın ilk 10 büyük devletinden biri olmaya ant içtik

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, "Bir taraftan, 'paralel' ile mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Yapanın yanına bu ülkede kar kalmayacak. Herkes öyle bilmeli" dedi.

Soylu, Atatürk Spor Salonu'nda, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın da katılımıyla düzenlenen AK Parti Bursa 5. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, dünyanın ilk 10 büyük devletinden biri olmaya ant içtiklerini ve bunun için hep beraber söz verdiklerini söyledi.

Türkiye'de 13 yıldır büyük bir mücadelenin sürdürüldüğünü belirten Soylu, şöyle devam etti:

"21. yüzyıla iyi başladık ve iyi gidiyoruz. Türkiye'yi engellemeye çalıştılar. 20. yüzyılda çeşitli badirelerle bize tuzak kurmaya çalıştılar ama bu kadrolar sinmedi, korkmadı, ürkmedi. Her türlü tuzağa, oyuna, hileye, desiseye rağmen, Ergenekon'a, Balyoz'a, Ayışığı'na rağmen, 17 ve 25 Aralık darbelerine rağmen, AK Parti'nin kapatılması tehlikesine rağmen ayakta durdunuz, 'özgür, demokrat, zengin ve yeni Türkiye' dediniz. Ne zaman büyük bir mücadele ortaya koydunuz, ne zaman hepimizin umudunu, Türkiye'nin hayallerini, bu büyük milletle buluşturdunuz, birtakım hayallerle ümidinizi kırmaya çalıştılar, birtakım eylemlerle Türkiye'nin huzurunu, istikrarını bozmaya, zenginleşmesini engellemeye çalıştılar."

Soylu, Türkiye'nin, savaşsız, baskısız bir şekilde ilerlemesini engellemeye çalışanlara karşı demokrasi ve milli iradeyle hareket ettiğini anlattı.

Rusya'nın Avrupa'ya göndereceği enerji için yürütülen projenin, Türkiye'nin istikrarı ve huzuru sayesinde Güney Afrika ile Türkiye üzerinden geçtiğini dile getiren Soylu, şöyle devam etti:

"Bütün dünya bilmekte ve anlamaktadır ki Türkiye, dünyanın en önemli ve en düzenli enerji geçiş güzergahıdır. Eskiden böyle stratejik bir gücün, bir ülkeyi zenginleştirecek, bir ülkeye kuvvet verecek bir gücün oradan geçebilmesi için savaşlar, baskılar, darbeler, kumpaslar olurdu. Bugün bir taraftan 17 ve 25 Aralık sonrası sizleri sindirmeye, milli iradeyi ele geçirmeye bir şekilde uğraşanlara siz onların tuzaklarıyla karşılık vermediniz, dik durdunuz, mücadele ettiniz. Irak'ın kuzeyinden bütün dünyaya nakledilecek ve Irak'ın merkezi hükümetiyle Irak'ın kuzeyindeki Kürt hükümetiyle ve Türkiye ile aralarındaki meseleyi ortaya koyacak bir süreci, hem de 17 ve 25 Aralık bağlamıyla beraber engellemeye çalıştılar ama onda da başarılı olamadılar."

Soylu, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, Irak'ın kuzeyinden bütün Avrupa'ya gidecek enerji nakil hatlarıyla Türkiye'nin, dünyanın en önemli merkezi haline geldiğine dikkati çekerek, bu başarıları savaşla değil, oy ve sandık yoluyla kazandığını bildirdi.

"Çözüm süreci, bizim vazgeçilmezimizdir"

Türkiye'nin, ekonomik, demokratik ve komşu ülkelere rehber olma anlamında birinci atılımını tam anlamıyla yerine getirdiğine işaret eden Soylu, "Bu millet, bizi hiçbir şekilde yalnız bırakmadı. 17 Aralık darbelerini paralel çeteler yaptı. Millet, onlara cevap verdi; 'Bu milletin istikbali ve iradesini peşkeş çekemezsiniz. Size müsaade etmeyeceğiz' dedi ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a seçimlerde sahip çıktı" diye konuştu.

Birilerinin, şantaj ve kasetlerle AK Parti'yi çökertmek için mücadeleye devam ettiğini söyleyen Soylu, milletin ise büyük bir öz güven, demokrasi, kalkınma devriminin altına imza attığını ifade etti.

"Şu Ezan-ı Muhammediye'nin okunduğu minareler kadar başınız dik olsun, onurlu olun" diyen Soylu, son yıllardaki seçimlere de değindi. Soylu, şöyle konuştu:

"Bir taraftan, 'paralel' ile mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Yapanın yanına bu ülkede kar kalmayacak. Herkes öyle bilmeli. Çözüm süreci, bizim vazgeçilmezimizdir. Farklılıklarımızın üzerinden bizi idare etmeye çalışanlara ders verdiniz, kimseyi ötekileştirmediniz ve bu ülkede ötekileştirme yapanlara demokrasi, milli irade ve herkesin birbirini kucaklamasıyla, AK Parti'nin politikalarıyla nasıl gerçekleşebileceğini ortaya koydunuz. Marttaki mahalli seçimlerde, 2009, 2011, 2002'de darbe kurallarını, vesayet kurallarını ortadan kaldırmak üzere bu millete söz verdik, 'yeni anayasa' dedik. Çok çalışmalıyız ve 2015 seçimlerinde en az 330, eğer 367'nin üzerinde olursa nurun ala nur olur, yepyeni bir anayasayla bu darbe kurallarının kökünü kazıyalım. Kim ne söylerse söylesin, kim ne düzen kurarsa kursun, herkes bilsin ki kendi arabamızı da uçağımızı da yapacağız, kendi istihbaratımızı da yapacağız ve dünyanın ilk 10 devletinden biri olacağız."

"Mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir sene öncesine kadar her konuda yardım ve destekte bulundukları hatta bir arada olduklarını zannettikleri bazı kişilerin, hükümeti devirmek için el ele verip darbe yapmaya çalıştığını belirterek, "İsterse adı paralel olsun, isterse başka bir odak olsun, hepsiyle mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz. Hiçbir endişe, hiçbir korku, hiçbir tereddüt yaşamayın" dedi.

Arınç, iktidarda bulundukları süre içinde bugüne kadar çok şeyler gördüklerini, kendilerine yönelik açık ve kapalı darbe girişimleri olduğunu söyledi.

AK Parti'nin bölünmeye, kapatılmaya çalışıldığını, bazı çevrelerin yalanlar üzerine bina ettikleri iftiralarla karşılarına çıktığını anlatan Arınç, "Allah'a hamdolsun hep sözümüzü tuttuk, hep sözümüzün arkasında olduk. Kapatma davasının delilleri, 400 tane gazete kupürüydü, internet sitelerinde yayınlanmış yalan ve iftira haberlerdi. Başörtüsüne özgürlük istediğimiz için üniversitelerde kızlarımıza ayrımcılık yapılmasın diye nerede konuşmuşsak onlar hakkımızda ve aleyhimizde suç delili olarak kabul edildi ama kervan yoluna yürümeye devam etti, amacımıza ulaştık" ifadesini kullandı.

Katılımcılara, "Şimdi şöyle kendi kendinize 'hervele' yapar gibi omuzlarınızı kaldırarak, başınızı dik tutarak, Türkiye'ye şöyle bir bakın" diye seslenen Arınç, başörtüsüyle ilgili geçmişteki bazı gelişmelere değindi. Arınç, şunları kaydetti:

"1999'da Merve Kavakçı'yı sille tokat parlamentodan atmaya çalışanların, 'dışarı, dışarı...' diye bağıranların, elinde mazbatası olduğu halde ant içip milletvekili görevine başlamasın diye provokatör ilan edenlerin yerinde yeller esiyor. Onların hepsi dışarıda kaldı. Bugün 6 bayan arkadaşımız, başlarındaki örtüsüyle TBMM'de milletimizi temsil ediyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Ayrımcılığı ortadan kaldırdık. Başını açık tutmak ne kadar güzel hak ve imkansa başını kapalı tutana bu kadar düşmanlık neyin nesiydi? Üniversitelerden atılıyorlardı, şimdi tüm üniversitelerde başı açık ile başı kapalı kardeşçe, kucaklaşarak, bir arada gülüşerek okullarına devam ediyorlar. Öğretim üyeleri içinde bile var. Artık kamuda başörtüsüyle çalışmak serbest oldu. Okullarından atılan öğretmenler, memuriyet yapan hanımefendiler şimdi hamdolsun kendi rızasıyla başlarını örttükleri yerde bunları rahatlıkla yapabiliyorlar."

"Bunların tek tek hesabını soracağız"

Ayrımcılığı kaldırdıklarını vurgulayan Arınç, attıkları her adımın, yaptıkları her işin ve söyledikleri her sözün hesabını da şerefle vererek milletin önüne çıktıklarını dile getirdi.

Arınç, öte yandan hiç ümit etmedikleri, tahmin etmedikleri başka bir ihanetle karşılaştıklarına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Bir sene öncesine kadar kendilerine her konuda yardım ve destek yaptığımız insanlar, hatta bizlerle birlikte olduğunu zannettiğimiz birileri, hepsini kastetmiyorum ama bu hükümeti devirmek için birileriyle el ele verip darbe yapmak için çalıştılar. 30 Mart seçimlerini etkilemek istediler, cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemek istediler. Şimdi de güçleri yeterse haziran seçimlerine kadar bu hükümeti gizli-açık ittifaklarla devirmek istiyorlar. Bu devletin içinde, bu devletin yapısına paralel başka bir yapıya hiçbir hükümet müsaade edemez. Biz de müsaade etmeyeceğiz. Yüzümüze gülerek arkamızdan bu devleti ele geçirmek için çalışan, kendilerine her türlü imkanı bahşeden AK Parti iktidarına karşı ihanet içinde olanları asla affetmeyeceğiz. Bunların tek tek hesabını soracağız. Elbette bunları yapanlardan, planlayanlardan, gizli şer odaklarıyla iş birliği yapanlardan bahsediyorum. Yoksa mücadele hiçbir zaman bu işin içinde olmamış kişilere, gruplara yönelik değildir. Partimizin adı 'adalet'tir. Adaletten ve haktan ayrılmayacağız, hukuku temel prensip yapacağız, yargının önüne, idari kararlarla alacağımız bütün kararlara şer odaklarını koyacağız. İsterse adı paralel olsun, isterse başka bir odak olsun, hepsiyle mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz. Hiçbir endişe, hiçbir korku, hiçbir tereddüt yaşamayın. Bu hükümet ayakta kaldıysa bu mücadeleyi yaptığı içindir. Bundan sonra da yapacaktır ve haziran seçimlerini, göreceksiniz bir büyük başarıyla tamamlayacağız."

"İsimlerinin Müslüman olması, bunu yapanların İslamla ilgili olduğunu göstermez"

 Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Fransa'daki terör saldırılarına ilişkin, "Bu kınanması, lanetlenmesi gereken bir terör olayıdır. Maalesef isimlerinin Müslüman olması, bunu yapanların İslamla ilgili olduğunu göstermez. Aldatılmış insanlardır, kafalarına kötü fikirler şırınga edilmiştir" dedi. 

Arınç, Fransa'da bir terör olayı yaşandığını anımsatarak, terörün en büyük acısını çeken bir ülkenin Başbakan Yardımcısı olarak, kendisinin ve Türk milletinin bu olaydan büyük üzüntü duyduğunu söyledi. 

Fransa halkına geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini ifade eden Arınç, "Bu kınanması, lanetlenmesi gereken bir terör olayıdır. Maalesef isimlerinin Müslüman olması, bunu yapanların İslamla ilgili olduğunu göstermez. Aldatılmış insanlardır, kafalarına kötü fikirler şırınga edilmiştir. Ne amaçla yaptıklarını bilmiyoruz ama ne amaçla yapılırsa yapılsın, insanlık suçu işlemişlerdir, İslam'a ihanet etmişlerdir, İslam'a en büyük zararı vermişlerdir" diye konuştu. 

Arınç, kendisine yeni ulaştırılan notta çok anlamlı bir ziyaretten bahsedildiğini belirterek, "Bizim bildiğimiz Merkel'in davetlisi olarak Almanya ziyaretine doğrudan gidecekti ama Sayın Başbakanımız çok güzel bir iş yapıyor, yarın Fransa'da terörü telin ve Fransız halkıyla dayanışma yürüyüşüne kendileri bizzat katılacaklar, oradan Almanya'ya geçecekler. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın bu gösterdiği alicenaplığı da ayrıca tebrik ve taktir edeceğiz" ifadelerini kullandı. 

"Bizi de yok etmek, iktidardan düşürmek için..."

AK Parti'nin kolay iktidar olmadığını ve iktidar dönemlerinin çok da rahat geçmediğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu: 

"Bizi de yok etmek, iktidardan düşürmek için ayağımızı kaydırmak için çok şeyler yaptılar ama başta bir söz vermiştik ya, o sözümüzde durduk. Cesur olacağız, Allah'a dayanacağız, milletimize güveneceğiz. Bunu yaptık ve bugünlere geldik. 14 Ağustos 2001'de partimiz kuruldu, parlamentoda 51 milletvekilimiz vardı, ben de Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olmadığı için parlamentoda grubumuzun başkanıydım, onu temsil ediyordum. Seçimler yaklaştı, hatta seçim listeleri açıklandı. İstanbul birinci bölgenin birinci adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dı. Boş durmadılar, 'Sen genel başkan bile olamazsın, milletvekili olamazsın, kurucu olamazsın' dediler, seçime 1,5 ay kala listeden ismini sildiler. Yargı darbesiydi. Halbuki aynı yargı, 6 ay önce Hasan Celal Güzel ile ilgili bir karar vermişti, biz de o karara güveniyorduk ama isim Recep Tayyip Erdoğan olunca, 'Onunla seçime girmesinler, iktidar olmasınlar' diye hatırladığım kadarıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi, çok büyük bir hata, zulüm yaptı ve Sayın Başbakanımızı o tarihte seçime girmekten men etti. Seçime biz girdik, ama onun manevi önderliğiyle birlikte."

 "Allah'ın verdiği gücü ve kudreti hiçbir şey engelleyemez"

Arınç, bu seçimi kazandıklarını ve tek başına iktidar olduklarını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Sayın Abdullah Gül Başbakan oldu. Siirt'te seçimler iptal edildi ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan Siirt'ten adayımız olarak seçimlere girdi. Allah'a hamdolsun Allah kapıları açıyor. Allah'ın verdiği gücü ve kudreti hiçbir şey engelleyemez bir, ikincisi de demokrasi sorunların çözüm yeridir. Halk iradesi oldu, seçim iptal edildi, Siirt seçimleri yeniledi ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan yüzde 85 oy aldı, Siirt'ten milletvekili olarak geldi. Hemen kendisine Başbakanlık'ı takdim etti Sayın Abdullah Gül, dedi ki; 'Bu senin hakkındır, biz de bugünü bekliyorduk, bu davanın lideri sensin, Başbakan olmaya sen layıksın' dedi, kucaklaştılar ve Mart 2003'te Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakanımız oldu ve geçtiğimiz 10 Ağustos'a kadar bu görevi başarıyla yaptı." 

"Bütün engelleri kaldırdık ama bir hokkabazlıkla baş edemedik"

Arada yine birçok sıkıntılar çektiklerini, cuntaların çalıştığını, darbe isteyenlerin seslerinin yükseldiğini ancak kendilerinin yola devam ettiklerini anlatan Arınç, Abdullah Gül'ün, 2007'nin mayıs ayında Cumhurbaşkanı adayı gösterildiğini, ancak birçok engeller çıkarıldığını hatırlattı.

Arınç, "Başı örtülüyse eşi Cumhurbaşkanı olamaz, milli görüşten gelmişse Cumhurbaşkanı olamaz, başkasını seçin ama bunu seçmeyin" gibi engeller ortaya konulduğunu belirterek, şunları kaydetti: 

"Biz onu aday gösterdik, seçimlere girdik, ben de meclis başkanıyım, siyasi bütün engelleri kaldırdık ama bir hokkabazlıkla baş edemedik. 367 diyen bir hokkabaz bozuntusu, Anayasa Mahkemesine işi götürdü ve 'Anayasa Mahkemesi, içeride 367 kişi yoksa seçim yapamazsınız' dedi. Utandık, mahkum olduk, hukuk adına böyle bir rezilliğin yaşanmaması gerekirdi ama biz cesaretli olmaya karar vermiştik, söz vermiştik. İki şey yaptık; seçimi kasımda yapacaktık temmuz ayına çektik, artık bu meclisten 367 kararı oldukça Cumhurbaşkanı seçilemez, bundan sonra Cumhurbaşkanını halk seçsin' dedik referanduma gittik. Bu cesareti bizden önceki partiler gösteremedi."

"Otur oturduğun yerde demokrasilerde böyle saçmalık olmaz"

Genelkurmay'ın 27 Nisan'da bir bildiri açıkladığını, geçmişte hiçbir siyasi parti ve hükümetin böyle bir bildiriye karşılık veremediğini ifade eden Arınç, şunları dile getirdi: 

"Biz 27 Nisan gece bildirisinin cevabını 28 Nisan sabahı verdik, 'otur oturduğun yerde demokrasilerde böyle saçmalık olmaz. Sen benim memurumsun, kimi Cumhurbaşkanı seçeceğime meclis karar verir, ben de bunun cevabını verdim. Verdiğimiz bu karar seçimlerde bize yüzde 47 getirdi. Tekrar Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, Sayın Gül Cumhurbaşkanı oldu ve 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı. Sen misin 2007 seçimini kazanan, sen misin yeni anayasadan bahseden, bu sefer parti kapatmaya alışmış Anayasa Mahkemesi, seçimlerin arkasından AK Parti'yi kapatma davası açtı. 346 milletvekili olan, tek başına iktidarda olan bir partiyi kapatmak için Anayasa Mahkemesine dava açtılar. Değerli kardeşlerim bu dava sonucunda da hamdolsun kapatılmadık, birilerinin ağzı, kalbi kapandı, ruhu karardı, biz tek başımıza iktidarımıza devam ettik." 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, parti içinden birilerinin aldatılması yoluna da gidildiğini dile getirerek, şunları söyledi: 

"Sen aslansın, kaplansın' dediler, bizim milletvekili ve bakan yaptığımız birisi partiden dışarı çıktı, 20 tane de milletvekili buldu, grup kurdu karşımızda bize efelenmeye başladı. Ama 2011 seçimlerine bile katılamadı, partisi kapandı, kendisi de ortalıklarda yok. Başka birisine 'Sen aslında Cumhurbaşkanı olacak birisin gel bakalım sen bizim önümüze düş' dediler, zavallı inandı, bir de parti kurdu, birkaç yeri döndü dolaştı, o da partisini kapatmak zorunda kaldı. Yıllardır göremiyordum, geçenlerde akşam bir televizyonda gördüm, maşallah biraz değişmiş ama hala ağzı bir şeyler söylemeye gayret ediyor."