ANKARA - Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Faruk Kaymakcı, ''Türkiye yargı reformu stratejisi, insan hakları eylem planı ve 2021-2023 döneminin tamamını kapsayan Avrupa Birliği'ne (AB) katılım eylem planıyla önümüzdeki 1-2 yıllık yol haritasını hazırlamış durumda. Yeter ki Avrupa üsteliği bu dönemde teşvik edici rol oynasın ve aday ülke Türkiye'ye karşı ayrımcılık yapmasın" dedi.

Türkiye Adalet Akademisi’nin düzenlediği, AB ve Avrupa Konseyi tarafından yürütülen 'Aile Mahkemelerinin Etkinliğinin Artırılması: Aile Üyelerinin Haklarının Daha İyi Korunması' konulu projenin açılışına Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, Avrupa Konseyi Programlar Genel Direktörü Verena Taylor, AB Türkiye Delegasyon Başkan Yardımcısı Ekeftheria Pertzınıdou ve davetliler katıldı. Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, Türkiye'de hukuk ve demokrasinin geliştirilmesi hedefine ulaşılması için atılacak en önemli adımlardan birisinin hukukun üstünlüğü ile temel hak ve özgürlükleri esas alan bir adalet sisteminin tesisi olduğunu söyleyerek, hakim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin önemine vurgu yaptı. Meslek içi eğitime yönelik, 'Hakim Savcı Eğitiminde Yeni Arayışla' başlıklı bir çalışma yürütüklerini söyleyen Özdemir, ''Amacımız, yaklaşık 24 bin hakim ve savcıya yönelik meslek içi eğitimleri; zorunlu eğitim, uzaktan eğitim ile yeni metotlar da dikkate alınarak yeniden yapılandırılmasıdır'' dedi.

'TÜRKİYE AB AİLESİNİN BİR PARÇASI'

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı, aile mahkemelerinin etkinliğinin arttırılmasının aile bireylerinin korunmasında önemli role sahip olduğunu söyleyerek, ''Türkiye'nin Avrupa ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, Türkiye'ye hak ettiği hukukun gösterilmesi gerektiğinin altını çizerek başlamak istiyorum. Evet AB üyelik sürecimiz önemli bir süreç. Biz bu süreçte hem ekonomik alanda, hem sosyal alanda, hem hukuki alanda önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ve önemli değişimleri, dönüşümleri birlikte yapmaya çalışıyoruz. Bunu yapan ülke Avrupa Konseyi'nin bir kurucu üyesi, AB'ye aday bir ülke ve NATO'nun ikinci en önemli gücüne sahip ülkesi. Dolayısıyla biz de Avrupa ailesinin daha fazla güçlenmesi için de AB üyelik sürecimizi ilerletmek istiyoruz. Dolayısıyla biz AB üyelik sürecinde özellikle Kopenhag siyasi kriterleri ve 23'üncü yargı ve temel haklar faslında önemli adımlar atıyoruz. Tabii maalesef AB 23 ve 24'üncü fasılları açmamakla Türkiye'deki reform sürecini teşvik edici bir rolü üstlenmek istemedi. Keşke 23 ve 24'üncü fasıllar açılmış olsaydı. Bugün belki AB ile ilişkilerimiz çok daha farklı bir noktada olabilirdi'' ifadelerini kullandı.

'AB KENDİSİYLE ÇELİŞKİYE DÜŞTÜ'

Son 20 yılda hukuk alanında önemli projeler geliştirildiğini söyleyen Kaymakcı, ''2014-2020 Katılım Öncesi Yardım Aracı II (IPA) döneminde adalet, yargı, temel haklar, insan hakları, özgürlükler alanında 70 milyon Euro'luk IPA projesi yapmıştık; ancak AB maalesef kendisiyle de çelişkiye düşerek bu projelerin bazılarının ki bunların bir kısmı Avrupa Konseyi ile birlikte yaptığımız projelerdi askıya alındı. Bu aslında bir çelişki. Hem AB, bir aday ülkeyi yargı, temel haklar konusunda eleştiriyor. Ama diğer yandan aday ülkenin yargı ve temel haklar konusunda kendisini daha ileri bir noktaya götürecek projelerini de askıya alıyor. Dolayısıyla bu yanlış anlayışın bir an önce değişmesini istiyoruz. Türkiye yargı reformu stratejisi, insan hakları eylem planı ve 2021-2023 döneminin tamamını kapsayan AB'ye katılım eylem planıyla aşağı yukarı önümüzdeki 1-2 yıllık yol haritasını hazırlamış durumda. Ve bunu da kararlılıkla uyguluyor. Yeter ki Avrupa üsteliği bu dönemde teşvik edici rol oynasın ve aday ülke Türkiye'ye karşı ayrımcılık yapmasın. Yani aile hukukundan bahsederken ailenin üyelerine farklı muameleler yapmamasını bekliyoruz'' dedi.