Özel okul ve kolejler son yıllarda ciddi bir ekonomik kıskacın içinde kaldıklarını bilmeyenimiz yoktur.

Sektör öyle bir kırmızı çizgiye geldi ki paydaşların hiçbiri memnun ve tatmin değil.

Bu tarz ilişkiler de illaki bir taraf memnun ya da tatmin olması gerekirken sektörün tüm bireyleri ağlamaklı ve kaotik ortamın vermiş olduğu feryattan dağları inletir oldular.

Veli mutsuz.

Kurucu mutsuz.

Öğretmen mutsuz.

Çalışan temizlikçi yemekçi mutsuz.

Bu süreç böyle devam edemez.

İlla kurucular bir şekil de kar ediyor ama bunu yansıtmıyorlar.

Olan biten büyük heveslerle üniversitenin öğretmenlik bölümlerini bitirenlere oluyor.

NEDİR BU SORUNLAR ?

Özel okul öğretmenlerinin karşılaştığı sorunlar son yıllarda dikkat çekici biçimde artmıştır. Bu sorunlar, eğitimde kalitenin düşmesine yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda öğretmenlerin iş tatminini ve motivasyonunu da olumsuz etkiliyor. Bu sorunlara kısaca bir bakalım.

##Düşük Maaşlar ve Güvencesiz Çalışma Koşulları!

Özel okullarda çalışan öğretmenlerin maaşları, kamuda çalışan öğretmenlere göre çok daha düşüktür. Üstelik, birçok özel okulda iş güvencesi yok denecek kadar azdır. Öğretmenler sözleşmeli olarak çalışmakta ve her yıl işten çıkarılma veya düşük maaşla işe devam etme baskısı yaşamaktadır. Bu durum öğretmenlerin ekonomik güvence hissini baltalamakta, onlara hak ettikleri değeri vermemektedir.

Mobinglerde bu işin çabası.

##Uzun Çalışma Saatleri ve Ağır İş Yükü

Özel okul öğretmenleri genellikle uzun çalışma saatleri ve ağır iş yükü ile baş etmeye çalışır. Veliler ve yöneticilerle sürekli iletişimde olmaları beklenir. Etüt çalışmaları, sınav hazırlıkları, ek dersler ve veli toplantıları gibi birçok ek görev, öğretmenlerin mesai dışı saatlerini de doldurur. Bu durum öğretmenlerin tükenmişlik hissine kapılmasına yol açmaktadır.

##Yetersiz Sosyal Haklar

Kamuda çalışan öğretmenlere kıyasla, özel okul öğretmenlerinin sosyal hakları yetersizdir. Sağlık sigortası, doğum izni, kıdem tazminatı gibi haklar ya hiç sunulmaz ya da oldukça kısıtlıdır. Bu da öğretmenlerin sosyal güvenlik açısından büyük bir boşlukta kalmasına neden olmaktadır. Eğitim gibi önemli bir meslekte çalışan bireylerin sosyal güvenceden mahrum bırakılması, eğitim sistemine olan güveni de sarsmaktadır.

##Velilerin ve Yönetimin Baskısı

Özel okullarda müşteri memnuniyeti odaklı bir yaklaşım hakimdir. Bu da öğretmenlerin, öğrenci ve velilerin isteklerine göre yönlendirilmesine neden olur. Eğitimde öznel bir yaklaşımdan uzaklaşılırken, öğretmenler sürekli velilerle ve okul yönetimiyle uyum içinde olmaya zorlanır. Eğitim kalitesi gözetilmeksizin, sadece "müşteri memnuniyeti" peşinde koşulması, öğretmenlerin mesleki kimliğine zarar vermektedir.

##Profesyonel Gelişim Fırsatlarının Azlığı

Çoğu özel okulda öğretmenlerin mesleki gelişimi için yeterli fırsatlar sunulmaz. Öğretmenler, yeni eğitim yöntemlerine ya da teknolojiye dair eğitim programlarına katılmakta zorlanır. Bu da öğretmenlerin bilgi birikimlerini güncelleyememelerine, dolayısıyla öğrencilerin de kaliteli bir eğitimden mahrum kalmasına yol açar.

NETİCE-İ KELAM:

Öğretmenler, toplumun en önemli yapı taşlarından biridir; ancak özel okullarda çalışan öğretmenler adeta modern zamanın köleleri gibi çalıştırılmaktadır.

 Düşük maaşlar, güvencesiz çalışma koşulları ve aşırı iş yükü, onları adeta öğretmen değil, birer hizmet personeline dönüştürmektedir.

 Eğitimde müşteri memnuniyetine odaklanmak, öğretmeni bir "işgören" olarak görmek demektir. Eğitimin kalitesi bu kadar düşerken, çocuklarımızın geleceği nasıl parlak olabilir?

Sosyal güvenceden yoksun, ekonomik kaygılarla boğuşan bir öğretmen, nasıl kaliteli bir eğitim sunabilir? 

Öğretmenlerin kendilerini geliştirmesi, öğrencilere daha iyi bir gelecek sunabilmesi için desteklenmesi gerekirken, tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. 

Eğitim gibi kutsal bir mesleğin, ticari kaygılar uğruna değersizleştirilmesi kabul edilemez. Bu durumu değiştirmek, eğitim sistemimizin geleceğini kurtarmak anlamına gelecektir.

Bu konuya MEB yetkilileri çözüm bulsun diye bir zamanlar Özel Öğretim Genel Müdürünün yanına çıktığımda durumu ciddi ciddi anlatım.

Serde gazetecilikte varya. Beni kale alır diye düşünmüştüm.

Ne mümkün efendim.

Konuşmamı bitirmemi bile neredeyse beklemeden kısa kes Aydın havası olsun tarzına girdi.

Ben de desteklerinizi bekliyoruz efendim dedim.

Verdiği cevap çok manidardı.

Beni oldukça hayal kırıklığına uğratmıştı.

"PATRONLARI KARŞIMA ALAMAM"