Bir milletin uğruna yaşam mücadelesi verdiği, bu mücadele sonucunda içinde yaşamayı hak ettiği sınırları belirli, toprak parçasıdır. 

 Her milletin üzerinde yaşadığı toprak parçası, onlar için özeldir, kutsaldır, uğruna savaşı dahi göze alınandır. 

 Değerli dostum, yazar Hüseyin Adıgüzel; bakınız vatan tanımını nasıl yapmış:

‘’Bir milletin, içinde yaşadığı sınırları belli, toprak parçasına ‘’yurt-vatan’’ denir. Devlet egemenlik hakkını o sınırlar içinde kullanır. Her milletin üzerinde yaşadığı toprak parçası, onlar için topraktan öte, manevi ve kutsal bir değer taşır. Bu yüzden sınırları korunur, o toprak parçası için savaşlar göze alınır; o toprak parçası fertlerin canı pahasına elde tutulmaya çalışılır. Çünkü o toprak parçası, onların üzerinde özgür olarak yaşadıkları, kendi yasa ve kurallarına göre yaşamlarını sürdürdükleri, onlara ait toprak parçasıdır.’’ (Bk. Kaynakça-9)

 İnsanoğlu bir başına yaşayabilir. Ama vatanı olmayan bir insan neye yarar?

 Vatan ve vazife uğruna yurdumuzun pek çok yöresinde görev yapan, bu uğurda Kıbrıs’ta savaşan, Gazi olan, emekli de olsam bir Türk Subayı olarak bana göre vatan:

 Bir ulusun bağımsız ve egemen olarak üzerinde yaşadığı yeryüzü parçasıdır, ana karasıdır. O ana karanın üzerideki engin mavilikler,  o yeryüzü parçasının karasularıdır. 

 Vatan; bize kucak açan toprak anadır.

 Vatan; her millet için özeldir, önemlidir.

 Vatan; Bir insanın doğup büyüdüğü; bir milletin özgürce, egemen yaşadığı, barındığı, gerektiğinde uğrunda canını vereceği topraktır.

  

 TÜRK MİLLETİ İÇİN VATAN NE İFADE EDER?                                                                   

  Türk Milleti için Vatan:  

 Yurt bellediği coğrafyada onları koruyup kollayan, doyuran, büyüten, özgürce yaşam hakkı sunandır, ona yuva verendir. 

 Her zerresi şehit kanlarıyla sulanmış toprakları uğruna gerektiğinde ölüme gidilen yerdir.

 Türk Milleti için ‘vatan’ dendiğinde önce yerküre sarsılır, tarih sayfaları canlanıverir birden. Dünyanın mevcudiyeti dikkat kesilir, hayat durur, yer gök kulak verir bu sese!

 Sonrasında; 

 Aziz Türk Milletinin o korkusuz, gür sesi duyulur; şühedanın türbedarlığını yaptığı bu toprakların her zerresinde.

 Vatan; 

  ‘’Uğruna can verdiğimiz candır, ay yıldızla gölgelenen ecdat diyarıdır.

 Vatan;

  Bedenlerimizi sarıp, sarmalayan;

  Bizlere canından can katandır.

  Sevdiceğimizin gülen yüzüdür, 

  Yavuklumuzun sesidir, gönlümüzde taht kurandır,

  Eşimizdir, 

  Geleceğimizin izidir, çocuklarımıza kucak açandır,

  Bizleri koruyup, kollayandır; atalarımızdan emanet olan.

 Vatan;

  Ocağımızdaki aştır.

  Her doyuşta; önce Yüce Yaratana,

  Sonra ona şükredilendir.

  Vatan;

  Kültürümüzdür, kimliğimizdir, 4000 yıllık tarihimizi unutanlara anlatır bizi, 

  Özgürlüğümüzdür, 

  Bağımsızlığını, canımızdan aziz bildiğimiz, kalplerimizdeki sonsuz sevdadır.

  Vatan;

  Bağrında doğduğumuz,

  Yaşamımıza anlam veren,

  Koynunda toprak olduğumuz yerdir.

VATAN ŞAİRLERİNİN YÜREKLERİNDEN TAŞAN DİZELERLE, VATANIN TANIMI:

  Bakınız; Vatan Şairimiz Namık Kemal, aşağıdaki cümleleriyle yüreğinden taşan duygularla, vatan sevgisini ne de güzel anlatmış:

‘’İnsan vatanını sever, çünkü kudret vergisinin en azizi olan hayat, vatan havasını teneffüs etmekle başlar.

 İnsan vatanını sever, çünkü etrafına baktıkça geçen ömrünün bir hazin anışını taşa kazınmış görür.

 İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı, menfaati, vatan sevgisiyle kaimdir.

 İnsan vatanını sever, çünkü vatan çocukları arasında dil, kalp, fikir kardeşliği hâsıl olmuştur.

 İnsan vatanını sever, çünkü vatan, bir kâtibin kalemiyle çizilen hayali hatlardan ibaret değil, millet, hürriyet, kardeşlik gibi yüce duyguların toplamından hâsıl olmuş, kutsal bir fikirdir. Her dinde, her millette, her terbiyede, her medeniyette, vatan sevgisi, en büyük faziletlerden, en kutsal vazifelerdendir…’’

 Vatan; namustur, vicdanımızdır.

Vatana ihanet; şerefi, haysiyeti, namusu, vicdanı ama her şeyden de öte yüreği olmayanlara yakışır. Ama vatanına ihanet eden hainlere dahi; ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri, kimliğini taşıdıkları vatanın, özellikle de Türk Vatanının ne anlama geldiğini hatırlatmak gerekir;

Tıpkı Cahit Külebi Ustamızın ‘’Yurdum’’ şiirinin aşağıdaki mısralarında olduğu gibi:

‘’1917 senesinde/Topraklarında doğmuşum/Annemden emdiğim süt/Çeşmenden, tarlandan gelmiş.

/Emmilerim hudutlarında/Senin için dövüşürken ölmüşler/Ağladığım senin içindir/ Güldüğüm senin için/Öpüp başıma koyduğum/Ekmek gibisin.’’

  Pekiyi, şairlerimiz hiç susmuş mudur vatan dendiğinde? Yüzlerce şairimizin vatan sevdası için öylesine mısralar dökülmüş ki yüreklerinden; Türk Milletinin vatan sevgisini perçinleyen.

 İşte vatan sevgisiyle coşan o yüreklerin sesleri:

 Öğretmen, şair, Türk Edebiyat tarihimizin önde gelen isimlerinden, Sn. Necmettin Halil Onan’ın;  klasikleşmiş eseri olan, Türk ordusunun Çanakkale savunmasını anan "Bir Yolcuya’’ isimli şiirinde aşağıda vurguladığı mısralar; vatan kavramının milletimiz için ne denli önemli olduğunun en çarpıcı örneğidir:

‘’Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın/ Bu toprak, bir devrin battığı yerdir./Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın/Bir vatan kalbinin attığı yerdir./Bu tümsek, koparken büyük zelzele/Son vatan parçası geçerken ele/Mehmedin düşmanı boğduğu sele/Mübarek kanını kattığı yerdir.’’

 

Kurucu Meclis Üyesi, siyasetçi, şair ve yazar Sn. Şinasi Özdenoğlu ise; bakınız, vatan topraklarımızı nasıl anlatmış:

‘’Yemin etmişim doğduğum topraklar üstüne/Doğacak çocuğuma, emdiğim süte/Yemin etmişim hürriyetin başı üstüne/Uyanacaksın bir gün, uyan diye diye/Hür insanlar memleketi büyük Türkiye’’

Büyük Halk Ozanımız Âşık Veysel de; vatan sevgisini yüreğinde hissedenlere şöyle seslenmişti:

"Vatan sevgisini içten duyanlar/Sıtkı ile çalışır benimseyerek/Milletine, Ulusuna uyanlar/Demez neme lazım, neyime gerek.’’

   Ya Mehmet Akif Ersoy’un bu gazi toprakları tarif ederken; yüreklerimize işleyen bizi, bize anlatan aşağıdaki dizelerini unutmak mümkün müdür?

‘’Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!/Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,/Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır, atanı/Verme dünyaları alsan da cennet vatanı.’’

  Özgürlüğümüzün simgesi bayraklarımızla donanmış yurdumuza dam olmuş mavi kubbenin sarıp, sarmaladığı; çağıldayan tertemiz sularıyla ılık, ılık esen rüzgârlarıyla yüreklerimizi serinleten vatanım;

  Yemyeşil ormanlarıyla, nice haşmetli dağlarıyla, kayalarıyla, yiğitlerin harman olduğu ovalarıyla canım yurdumun şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulmuş aziz toprakları:

   Seni şahin bakışlarıyla gözetleyen, kartal kanatlı pençeleriyle kavrayan, canları pahasına koruyup, kollayan ülkemizin can insanları senin sinende var olduğu sürece; sana kem gözle bakan, seni bizden almanın türlü oyunlarını oynayan tüm şer odakları yerle yeksan olmaya mahkûmdur. 

 Büyük Türk Milleti olarak;

 ‘Vatan’ töresini atalarımızdan böyle öğrendik. Çocuklarımıza da, torunlarımıza da böyle bellettik. Bu gazi vatan topraklarını da, uğruna can verdiğimiz Ay Yıldızlı Şanlı Bayrağımızın gölgesine emanet ettik.

 Dünya milletleri, Büyük Türk Milletinin vatan sevdasını böyle tanıdı. Tarih sayfaları da bu sevdamızı hep böyle yazdı. Andımız olsun ki, bu topraklar bizimdir, Ey Vatan.  (Bk. Kaynakça-13)