Atlas Jet'in World Focus'tan kiraladığı uçak 30 Kasım 2007'de İstanbul'dan Türkiye'nin kaderini değiştirecek 7 bilim insanını aldıktan sonra havalanmış ve Isparta'ya inerken, havaalanı yakınındaki dağa çarparak parçalanmıştı.
    Medyamız, bu kiralık uçağın bizim için ne kadar önemli insanları taşıdığının farkında olmadığından, kaderimizi değiştiren "olayı" sıradan bir uçak kazası olarak değerlendirdi. Kazanın hemen sonrasında kaleme aldığımız yazılarımızda, Prof. Dr. Ergin ARIK ve onun kadar değerli olan bilim insanlarımızı taşıyan uçağın düşmesini kaza olarak değerlendirmek için oldukça safdil olmak gerekirdi. Uçağın düştüğü alanda yapılan gayriresmi incelemeler bu olayın bir kaza olmadığını, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuştu.
     Prof. Dr. Nimet ARIK ve arkadaşları, yıllar süren çabalar sonrasında, Türkiye'nin kaderini değiştirecek projelerini resmi makamlara anlatabilmişler ve düşündüklerini hayata geçirmek üzere bir adım atabilmenin heyecanını yaşıyorlardı; Isparta'ya bu amaçla gidiyorlardı.   
    Prof. Dr. Ergin ARIK, CERN'de yaradılışın sırlarını aydınlatmak amacıyla yapılan o ünlü, sıradışı deneye çağrılan ender bilim insanlarından biriydi. Cennetmekan Engin ARIK Hoca CERN'de yaradılışın sırrını çözmek üzere yapılan o deneyde kullanılan muazzam enerjinin üretim yöntemini biliyor ve... "Türkiye, dünya rezervinin yüzde 70'ine sahip olduğu toryumdan üreteceği nükleer enerji ile, enerji sorununu sonsuza dek çözebilir" diyordu. Üstelik, toryuma dayalı bi nükleer enerji üretimi tamamen tehlikesizdi ve "temiz"di; yani nükleer artık bırakmıyordu.
    Türkiye'nin kaderini değiştirecek bu değerli ekip, 30 Kasım 2007 günü, THY'nın tarifeli uçağı yerine, Atlas Jet'in World Focus şirketinden kiraladığı ve uçuş yeteneği ile uçuş ekibi gerekli incelemeden geçirilmeyen bu uçan tabuta bindirildi.
    Türkiye'nin kaderini değiştiren bu faciaya kimler nasıl izin verdiler? Bu değerli insanlar, niçin THY'nın tarifeli uçağı yerine, World Focus'tan kiralanan ve irtifa ölçen aletleri bozuk olan uçan tabuta bindirilmişlerdi?
    Birileri bu ekibin hangi amaçla Isparta'ya gittiklerini biliyorlar mıydı? Elalemin, kolanın içine atılacak hapı taşıyanlar için gösterdiği özeni, biz bu değerli insanlar için neden göstermedik?
Bu topraklara “vatanım” diyenler, bu ülkenin geleceğine bu kadar mı ilgisizler?
    GEL DE KAHROLMA..
    Kazanın aydınlatılması için konu bilirkişi heyetine havale edildi.
    Mahkemeden karar çıkması için 5 yıl geçti..
    Sonuç?
    Gereği düşünüldü: suçlular, kazada hayatını kaybeden pilotlar!
    Yani?
    Yorgan gitti, kavga bitti.
    Gel de kahrolma..
    Gözardı etmemiz mümkün olmayan diğer olasılıkları bir kenara bıraksak, suçu ölen pilotlara yüklemeyi içimize sindirsek bile, uçma yeteneği olmayan bu pilotlara lisans veren Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü hiç mi sorumlu değil? Pilotların eğitim eksikliği olduğu, diğer havacılık şirketlerinin bu pilotlara iş vermedikleri bilinmiyor muydu?
    Bilirkişinin düşen kiralık uçaktaki irtifa ölçen aletlerin "gayri faal" olduklarını rapor etmesiyle dosya kapanmış mı olacak? Bu "ihmalin" önünü, arkasını araştırmayacak mıyız? World Focus'tan kiralanan ve irtifa aletleri çalışmayan bu uçağı ve uçma yetenekleri olmayan pilotları kimin biraraya getirdiğini hiç mi merak etmeyeceğiz?
    Bu kadar "özenle" hazırlanmış bu uçan tabutun Isparta'ya inemeyeceği elbette biliniyordu; çünkü birileri Türkiye'nin enerji sorununu sonsuza dek çözecek bu insanların Isparta'ya inmelerini ve yollarına devam etmelerini istemiyorlardı.
    Türkiye'nin enerji sorununu kendi toryum kaynaklarıyla çözmesi, % 100 "temiz" nükleer enerji üretmesi, yeni bir dünya düzeni peşinde olan küresel aktörlerin elbette işine gelmezdi. Akdeniz bir "Batı Gölü"ne dönüştürülürken, İsrail'in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle, Yunanistan'la, Balkanlardaki eski Sovyetler Birliği üyeleriyle,  Gürcistan'la ve de Azerbaycan'la   yaptığı ekonomik ve askeri anlaşmalarla kuşatılmak istenen Türkiye'nin,  dünya rezervlerinin yüzde 70'ine sahip olduğu toryumdan ürettiği nükleer enerjiyle güçlü bir üretim aktörü olarak piyasa çıkması, pek çok hesabın altüst olmasına neden olacaktı. Isparta uçak kazasının nedenleri üzerinde düşünürken, konuya bu açıdan bakmak gerekir, düşüncesindeyiz.
BU "KAZA" BİZE DERS OLACAK MI?
    30 Ekim 2007'deki Isparta uçak kazası, yalnızca Prof. Dr. Ergin ARIK ve arkadaşlarını almakla kalmadı, Türkiye'nin enerji konusunda uzun yıllar dışa bağımlı kalmasına, milyarlarca dolarını, ekonomisini büyüterek atılımlar yapmak üzere kullanacak yerde, boş yere harcamasına neden oldu.
    İdama götürülen Temel'e son dileğini sorduklarında, "Bu bana bir ders olsun" demiş. Cennetmekan Ergin ARIK ve arkadaşlarını elimizden çekip alan Isparta uçak kazası (!) söz konusu olduğunda, nedense aklımıza hep bu fıkra geliyor. İnşallah bu "kaza" bize bir ders olur.
    NOT: Prof. Dr. Ergin ARIK konusundaki yazılarımızı, gazetemizininternet sitesinden okuyabilirsiniz:  www.oncevatan.com