Rusya-NATO Konseyi, iki sene sonra ilk kez toplandı. Uzun bir aradan sonra toplanan NATO-Rusya Konseyinden, tarafların öngördüğü sonuçlar çıkmadı aksine toplantı sonrası gerilimli açıklamalara şahit olduk. Rusya’nın talepleri reddedildi ve konsey sonrası Ukrayna saldırısı olması ihtimalinde şimdiden Putin’e yönelik yaptırım paketleri hazırlandı. Şu an için tarafların anlaşması saf bir beklenti olarak önümüze çıkıyor. Bu sebeple bu sürecin daha çok uzayacağını söyleyebiliriz. Soğuk Savaşı sonrası çatışmanın geride bırakılmasını amaçlayan, 2002 Roma Bildirisi'nin kuruculuğunda oluşan NATO-Rusya Konseyi yaklaşık yirmi yılı aşkın terörle iş birliği üzerinde belirli anlaşmalar ve yakınlaşmalar gösterse de geçmişte olduğu gibi iki tarafın öne sunduğu sorunların günümüzde hala devam ettiğini de ayrıca görmekteyiz.

NATO-Rusya Konseyi , Soğuk Savaş’ın bıraktığı çatışma mirasının artık geride kaldığına dair iyimserlik ve beklentiler üzerine kuruluydu. Yeni dönemde Rusya ile yapılacak iş birliklerinin geçmiş yıllarda kalan taraflar arasındaki şüpheleri ortadan kaldırmaya yönelik olacağı inancı vardı. Özellikle 11 Eylül sonrasında dünyayı tehdit eden terörizme karşı ABD ile Rusya arasındaki iş birliğinin artışıyla bu inancın bir mirası olarak konsey yerini buldu. Ancak buna rağmen NATO’nun eski Sovyet coğrafyasına kadar ilerleyişi ve askeri teçhizat konuşlandırması, Rusya tarafını rahatsız ediyordu. Günümüzdeki sorunların yeni olmadığını yaklaşık on senedir bu doğrultuda devam ettiğini özellikle NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’a yakınlaşmasıyla da artışta geçtiğini görebiliyoruz.

Başkanlığının ilk yıllarında Putin, Rusya’nın tek kutuplu bir dünya karşısında konumlanacağını ve çok kutuplu bir dünya düzeninin kurumsallaşması için çalışılacağı belirtilmişti. NATO’nun özellikle Doğu Avrupa’ya yönelik genişlemesinin ve yeni üyelerin topraklarına konvansiyonel silahların yerleştirilmesinin kaygıyla izlendiğini de sürekli dile getiriyordu. Her ne kadar yapıcı bir ilişkiye açık olduğunu vurgulasa da NATO ile olan yakınlaşmasını daha çok düşmanını yakınında tutma taktiği ile gelişimlerden haberdar olma ilkesi taşıdığını söyleyebiliriz.

Rusya’nın NATO’dan istediği güvenlik garantisinde ittifakını genişlemesinin durdurması ve Ukrayna’nın yanı sıra komşu ülkelerindeki askeri teçhizatlarını geri çekmesi talepleri yer alıyordu. Görüşme sonrası ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’nın yaptığı açıklama ile bu isteğe karşı verilen cevabı net bir şekilde ortaya koydu. Sherman ,"NATO'nun açık kapı politikasına kapıyı kapatmayacağız. NATO'nun genişlemeyi durdurmasına razı olamayız" diye konuştu. Rusya'yı kuşatmayı hedef edinmiş bir organizasyondan bu isteği kabul etmeyeceği Rusya tarafından da biliniyor olduğu gerçeği, bu sürecin sonuçlanmasının uzun zaman alacağını bizlere gösteriyor.

Ayrıca NATO-Rusya konseyinin sonuçlarına baktığımızda ,geçmiş zamanlarda Rus medyası tarafından çok tartışılan bir konu tekrar gündeme gelmişi oldu. Konseyin amacı tarafların ortak çıkarları üzerinde anlaşmalar yaparak ve müşterek kararlar alarak yol alabileceği bir sistem oluşturmaktı. Ancak Rusya’nın bu sistemde veto hakkının olmaması, NATO ile yapılan bu yakınlaşmanın Rusya tarafına bir fayda sağlamayacağı eleştirileri yapılıyordu. Rusya’nın en önemli güvenlik kaygısı olan, Ukrayna’nın NATO’ya dahil olması konusunda NATO Genel Sekteri Stoltenberg’den cevap geldi. NATO'nun kapılarını yeni üyelere açık tutmayı sürdüreceğini vurguladı ve "Bu noktada başka kimsenin bir şey deme hakkı yok ve tabii ki Rusya'nın bir veto hakkı da bulunmuyor" diye konuştu. Veto hakkının bulunmadığını söylemesiyle bu konudaki NATO’nun net tavrını da ortaya koymuş oldu.

Sonuç olarak iki tarafında vazgeçilmez çizgilerinin aşılamadığı bir toplantı sonrasında pozitif bir beklenti sunmak şimdilik zor gözüküyor. Müzakerelerin kısa vadede geçmiş dinamiklere de baktığımız zaman olumlu bir sonuca dönme ihtimali yok. Ayrıca bu noktadan sıcak çatışmaya girmek de her iki tarafın işine gelecek bir yol değil. İki tarafında süreçleri uzatma taraftarı olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca bununla birlikte yine kendi bildiğini okuyan Rusya’nın Ukrayna konusunda geri adım atmayacağını da eklemek istiyorum.

Mutlu günler dilerim.