Değerli okuyucular,
Gün geçtikçe ekonominin tavan yaptığı günleri bu yüksek enflasyon ile insanlar yaşamaya devam ediyor. 2021' in Aralık ayında döviz kurunda bir devalüasyonun gerçekleşmesi sonucunda maalesef herşey ateş pahasına dönmüştü.Bin evro' nun 20 bin Türk lirası olması tekstilde, gıdada ve gayrimenkul fiyatlarında yüzde yüz zammın gelmesine neden olmuştu. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir gece el atmasıyla tekrar gerek evro, gerekse doların düşüşüne neden oldu. Ve insanlar biraz nefes aldı. Dövizin inmesi iyi oldu fakat tekstilde, gıdada ve ev alımı yada kiralarında bir iniş olmadığı gibi hergün fiyatların şuursuzca yükselmesi de insanları bir çıkmaza sürüklemeye başladı diyebiliriz. Bu yükselişlerin sebebinin evro ve dolara bağlı olduğunu söyleyen esnaflara şimdi sorulmaz mı ' evro, dolar indi ve halen sizlerde bir indirim olmadı. Siz neye göre mallarınızı satıyorsunuz?" Bundan üç ay önce bin Evro 16 bin Türk lirası ederken, patlıcan kilosu 6 liradan 40 TL'den satılmaya başlandı. Demek ki gıda da, tekstilde ve ev alımında yada kiralanmasında dövizin bir rolü yokmuş. Bu defa herşeyi hergün dengesiz yükselen benzin fiyatlarına bağlamaya başladılar.
İnsanların en çok ihtiyaç duyduğu gıda rasyonu. Maalesef herşey ateş pahası olmuş. Bir kilo domates 15 TL. Düşünün, 10 kişilik bir aileye günde üç öğün yemekte kaç kilo domates gider? Bu hesaplama yanlızca bir ürün üzerinde değerlendirilmesidir. Düşünün biber, patlıcan, yağ vesaire... Gerçekten düşünmesi bile zor iken, gelin de bunu yaşayanlara sorun. Yazık herkes zengin değil. Ne zorluklarla evinin geçimini yapanlar var. Anlayacağınız kendi yağında kavrulanları ve o açıdan ekonominin nasıl insanlara zarar verdiği görmek lazım. Bu fiyatların fahiş bir duruma gelmesi ne yazık ki aileler arasında şiddeti de yüksek seviyelere kaldırmıştır. Boşanmalar, kadının eşinde dayak yemesi, çocukların baba şiddetine maruz kalması daha sonra çocukların evi terk etmeleri maalesef fahiş fiyatların getirdiği psikolojik sorunlardan bazılarıdır bunlar. Bunu artık rahatça söyleyebiliriz ki,''Türkiye de ekonomi de devalüasyon oldu."diye. Halk bunun altında ezildi.
ÇOCUKLAR OKULA NASIL GİDECEKLER?
Evet, 12 Eylül de okullarda zilin çalmasıyla 2022 - 2023 ders yılı başlayacak. Fakat nasıl başlayacak? Milli Eğitim Bakanlığın verdiği kitaplar yanlız öğrencilere dağıtmaktan başka hiç bir görev görmüyor diye raflara kaldırılıyor ve yerine velilerden kaynak kitapların alınması isteniliyor. Her bir kaynak seti 2 bin TL ' den başlıyor. Bir velinin 3 öğrencisi varsa yani bu veli yanlız kaynak kitaplarına 6 bin TL ödemek zorunda. Bunun okul çantası, kalemleri, defterleri, beslenme çantası, velhasıl sonuç bir sıfır. Okul servisleri geçen yıl 150 TL iken bu yıl en düşük servis ücreti 600 TL den başlıyor. En düşük servis ücretiyle hesaplama yapılırsa, üç öğrencisi olan bir veli her ay 1800 TL yanlız servis ücreti ödeyecek. Hani devlet kitapları veriyordu diye insanlar biraz sevinmişti. Mili Eğitim Bakanlığı bu konulara el atarsa iyi olur. Çünkü eğitimin olmadığı bir yerde maalesef uyuşturucu batağı ve cahilliğin tavan yapacağı bir dönem bekliyor çocukları.
Şimdi tüm bu çarkları çeviren kimlerdir? Ekonomiyi alt üst eden herşeyi fahiş fiyatına satan kimlerdir? Türkiye'nin çökmesi kime ne fayda getirecektir? Sorun iktidarda olan parti mi? Yoksa iktidardaki partiyi düşürmek için oynanan bazı oyunlar mı? Hani derler ya 'iktidardaki partiyi baktın indiremiyorsanız, yapın bir ekonomi politikasını bak nasıl düşer."diye. Bu da o mesele olmasın. Yazık! Olan yine fakir, fukaraya oluyor. Allah'u Teâlâ sonumuzu hayr eyleye.
Allah'a emanet olun.