Beni gün batımıyla büyüleyen Bodrum-Gümüşlük’e  birkaç yıl önce yolumu düşürüyorum. Denizin kokusunu içime çekip dalga sesiyle zihnimi yavaşlattığım yer burası...

Dalgaların beni büyüleyen başka bir sesi var. Gün biterken Gümüşlük  El Sanatları Çarşısı’ndan geçiyorum. El yapımı kabak lamba, takı ve tasarım standına gözüm ilişiyor. Matkap sesi ve kıvırcık saçlı bir baş görüyorum. Merakım iyice artıyor, eğilip bakıyorum. İncecik zarif parmaklarıyla Menekşe hanım matkapla su kabağı oyuyor. Standı el işçiliğiyle bezediği kabak lambalar, küpeler, bileklikler, kolyeler, tokalarla süslü. Kabağın bu kadar şekillendiğini ilk kez görüyorum ve tanışmamız bu şekilde başlıyor.

Üreten, türeten, çoğaltan bir kadın Menekşe Karaman. Sohbeti akılda kalacak kadar derin, kalbi de rengi de ismi ile müsemma özel bir sanatçı. Doğadan topladığı su kabaklarını oyup dantel gibi işleyerek  2003 yılından günümüze Bodrum- Gümüşlük’te sergiliyor. Gümüşlük Balık Restoranlarının ünlü kabak lambalarını Menekşe hanım 20 yıl önce düşünmüş, tasarlamış ve üretmeye başlamış. Böylelikle kabak lambalı restoranlar Gümüşlük sahilinin simgesi haline gelmiş. 

Doğa, Sanat, Yoga ve Sufizm’den etkilenen Menekşe Karaman, takı tasarımlarındaki zarif tarzı ile doğal su kabağına yeni bir hayat veriyor. Doğada bulunan hayat enerjisi, insan içinde de aynı şekilde bulunuyor. Doğa ile ve birbirimiz ile iletişim halindeyiz. Menekşe hanım insanın gündelik hayatı ve doğa arasındaki ilişkiyi sorguladığı ve ‘içimin ışığı dışıma yansıdı’ diyerek duyurduğu, doğadan sanata uzanan tasarımlarını 2003 yılından bu güne #menevişbodrum ismiyle bize sunuyor.

YAŞADIĞINIZ YERLER İÇİN GÜZEL ŞEYLER

Meneviş El Sanatları

Menekşe Karaman doğadan sanata uzanan yolculuğunda su kabağı ve doğanın insanlığa sunduğu tüm çeşitlilik üzerine özenle çalışarak hem dekoratif hem de orijinal aydınlatmalar üretiyor. Hayal dünyasının masalsı görselliğini yansıtan el yapımı her avizede, doğanın verdiği huzur ve yarattığı farklılık göze çarpmakta.

“Yaşadığınız yerler için güzel şeyler” sloganıyla günümüz insanı için gittikçe azalan, fakat inatla varlığını sürdürmeye çalışan sevgi, hoşgörü ve yaşama tutkusu, kurumun atölye-mağazasının temel taşları olarak özellikle vurgulanmış. Yapay güzellikten daha derine inmek, doğanın türlü renklerini hayatına katmak isteyen herkes için Menekşe hanım, tasarımlarını sıcak bir mekanda sergilemektedir. Doğanın bereketiyle insan emeğinin buluştuğu ve ahenkle sergilendiği bu mekan ‘toprak ananın evinde konuk olduğumuz’ hissiyle sizi kucaklıyor. Rengarenk kolyelerin ucundan sarkan tarçınlar, tavandan avize seklinde sallanan su kabakları, uçlarından sarkan meşe palamutları, top top yaban armutları, sararmış yapraklar, dallar arasında kendinizi, bir mağazadan çok bir masal dünyasındaymış gibi hissettiriyor.

Meneviş Doğal Takılar

Menekşe hanım doğal takılarını, doğal sukabağını boyayıp vernikleyerek yapıyor. Metal parçalarını ise pirinçten oluşturmuş. Uzun ömürlü kullanımı için bu takıların krem, su, parfüm ve kimyasal maddelerle temasından kaçınılması ve yılda bir kez verniklenmesi gerekiyor. Bu şekilde parlaklığı ilk günkü gibi korunup yıllarca kullanılabiliyor.

Tasarımcı / Marka:

Menekşe için ilham kaynağı, doğanın ve ışığın hayranlık uyandıran güzelliği, insan hayatında yarattığı dengesi ve sonsuzluğa doğru çeken derinliğidir. Zarif bir dansı andıran doğadan sanata yansıyan bu estetik Menekşe’nin kolye, küpe gibi doğal takı tasarımlarının da merkezinde yer alıyor. Zarif tasarım dili ve doğanın insanlığa sunduğu doğal çeşitlilik ile yeniden yorumlanıyor. 2003 yılından bugüne güçlü yaşam tutkusu ile var olmaya devam eden Meneviş varoluşu ise hayalleri gerçekleştirmek yolculuğunda bize çok daha fazla güç vermekte olan Yoga vurgusuyla yaşama ve insana ait her şeyi içine alan bir kavram, düşünme ve yaşama pratiğini göstermektedir.

Kabak deyip geçmeyin!

Kabak deyince aklımıza sebze olarak yediğimiz kabak ve bal kabağından tutun da tarih boyunca evin mutfak gereçleri arasında önemli bir yer tutan, kap, kaşık, testi niyetine dahi kullanılan su kabakları gelir. Aynı zamanda enstrüman yapımında da kullanılan kabaklar, her bölgede ve yörede insanlara türlü şekillerde işini kolaylaştırarak hayatına girmiş ve pek çok alanda kullanılmasından dolayı köylünün kentlinin en önemli bitkisi olarak ekimi sürdürülmüştür.

Su kabakları, köy yerlerinde çiftçinin en doğal su testisidir. Kabağın kurutulup tepesinin kesilip içindeki tohumlarının çıkartılması sonucunda hemen kullanılabilir ve bir maliyeti yoktur.  Su kabakları düşüp çatlasa, işlevini yitirse dahi köylüler tarafından üretilmesi kolay olduğundan yerini hemen bir başkası alabilecektir. Su kabağını topraktan yapılmış su testileri ile karşılaştırdığımızda, su kabaklarına göre daha ağırdır ve bir maliyeti vardır.

Su kabaklarının bir başka kullanıldığı alan da mutfakta, özellikle un vb. besin maddelerini çuvalda almak için yarayan kap ya da büyük kürek biçimine getirilmiş su kabaklarıdır. Su kabağı kuruduktan sonra ona kesici bir aletle şekil vermek kolay olduğundan, Türk köylüsü hem su kabağını yetiştirmiş hem de onun her ebadını, işine yarayacak şekilde kurutup biçim vermiştir. Köylerde küçük kız çocuklarını oynatmak için bebek haline getirilen su kabaklarından tutun da, eskiden leğenle yıkanılan evlerde kazandan su almak için kullanılan tasa kadar su kabağı her alanda kullanılmıştır.

Bitkinin tüm gövdesi lifli olması nedeniyle banyoda kese niyetine kullanılan ve doğal olması nedeniyle bedenimiz ve sağlığımız için de tercih etmemiz gereken su kabağı lifidir. Su kabakları iyice yetiştirildikten sonra kurutulur ve kuruyan dış kabuk koyu kahverengi bir rengi aldıktan sonra dökülmeye başlar.

Özellikle Ege bölgemizde, yüzyıllardır kullanılan ve kabak kemane olarak karşımıza çıkan su kabağı, yaylı çalgılar gurubuna girmektedir. Kabak kemane ağır ve kırık zeybek havalarının olmazsa olmazlarından. İçli ve etkileyici bir sesi var. 

Su kabağının bu kadar çok işlevi olduğunu bu vesile ile öğreniyor ve kabak küpelerim, bilekliğim ve kabak lambamla #menevişbodrum standından ayrılıyorum. Yolunuzu Gümüşlük Meneviş El Sanatları’na düşürmeniz dileğimle. Hoşçakalın.