Geçtiğimiz Salı günü Nazım Hikmet'in ölüm yıl dönümünüydü. Moskova'ya giden birkaç sanatçı ve mezarı başında okunan bir iki şiiriyle anıldı yazar. Öyle ki şu sıralar kültür-sanat ve edebiyat'tan çok daha önemli şeyler oluyor Türkiye'de. Televizyonlarda evlendirme programları, "en çok satan" adı altında mankenlerin kitapları yer alıyor. Son dönemde benzersiz nitelikte yazılan kitap sayısı çok az. Biz, bazı bedelleri konu alıyoruz kitaplarımızda. Genç yazarların yapıtlarını değil, çirkin hayatları basıyoruz sayfalara. Ve bunu yaparken de bazı yazarlarımıza ayıp ettiğimizi unutuyoruz. Müzik dünyasını yıprattıkları yetmemiş gibi şimdi de edebiyata el attılar. Bakınız yıllarını ülkesinden ayrı geçiren ve vatanına hasret kalmış Nazım'ın ödediği bedele! Mezarı dahi Moskova'da! Nazım Hikmet, şiirinde de yazdığı gibi "Mavi Gözlü Dev"in elleri büyük işler için hazırlanmıştı... Dev, minnacık bir kadını sevmişti. Ve o kadının hayalinde, bahçesinde ebruli ve hanımeli açan bir ev vardı. Fakat yolu uzun ve zordu mavi gözlü dev'in... İşte şiirin ilgi çekici son dizeleri: O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Nazım, "Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri" ile "Bir Ayrılık Hikâyesi" adlı şiirlerini her zaman kendisine ilham kaynağı olmuş ela gözlü karısı, Piraye'ye yazmıştır. Yazar, cezaevindeyken 21:00-22:00 saatleri arasını Piraye'ye şiir yazmak için ayırmıştı. Piraye ile ancak dört-beş yılını birlikte geçirebilen Nazım Hikmet, bir insanın yaşaması muhtemel tüm sıkıntıları çekmiştir. Öyledir mavi gözlü devlerin hayatları! Hep kocaman elleriyle dünyanın acısını avuçlarlar, minnacık kadınları severler ve o kadınlardan uzak bir köşede nefes almaya çalışırlar... Türk şiirine serbet nazımı getiren dehayı ölüm yıldönümünde bir kez daha saygıyla anarken, yayınevlerinin yetenekli ve genç yazarlara kapılarını açmaları gerektiğini belirtmek istiyorum. Hayatta gerçek bedeller ödeyen yazarlar var. Onlar hala gözlerden uzakta bir köşeden hakettiği değeri görmeyi beklemekteler...