Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble ‘nin desteklediği yeni göç yasası ülkede yaşayan Türk toplumunu rahatsız etti. Yurt dışından getirilecek olan eşlerin “Almanca bilmesini ve Almanya’da para kazanabilecek durumda olmasını” şart koşan yeni yasaya karşı çıkan 4 büyük Türk derneği, Başbakan Angela Merkel’in göçmenlik zirvesini boykot kararı aldılar. (Gazetelerden) Bu kadar açık ifadelere rağmen Alman yetkililer bu yasanın kesinlikle Türk karşıtı olmadığını ifade ediyorlar. Evlilik yoluyla gelen ve Almanya’da yaşayacak kadınların toplumla iletişim içinde olmalarını, topluma uyum sağlamalarını istiyoruz, diyorlar. Sokağa çıkıp başka insanlarla da iletişime girebilmeli, bu nedenle dil bilgisine sahip olmalılar deniyor. Ben de diyorum ki bu ne perhiz , bu ne lahana turşusu... Almanya’ya gelen işçilere ve ailelerine hem “misafir işçi” diyeceksin , hem insan hakları , hukuk , demokrasi lafını ağzından hiç düşürmeyeceksin , hem de ülkene misafir olarak gelen işçinin eşine gelmeden önce git benim dilimi öğren de gel diyeceksin. Gerçi benim için çok şaşırtıcı değil ama kendi ülkemizdeki AB hayranlarına, sözde demokrasi ve insan hakları savunucularına şaşıyorum. Ne bir ses, ne de bir nefes... Neredesiniz, ey aydıncıklar ? Neredesiniz Türkiye aleyhtarı her eylem ve söylemde başrolde oynayanlar? Bildiğim kadarıyla Almanya’da 2 milyonun üstünde Türk yaşıyor. Bunların çocukları, torunları hep bu çifte standarda muhatap olacak ve çile çekecek. Almanya’dan gelelim İngiltere’ye. Başbakan Gordon Brown tarafından yapılan açıklamaya göre terörle mücadele için “Milli Güvenlik Konseyi” kurma kararı aldılar. Nedeni ise başkent Londra’da patlamayan iki otomobil ve Glaskow havalimanına dalan bomba yüklü bir araç. Biz teröre verdiğimiz otuzbeşbin kurbana , milli ekonomimizin ciddi boyutta zarara uğramasına, yüzbinlerce insanın can güvenliğini sağlıyabilmek uğruna köyünü, kentini terk etmesine ve hâlâ daha terörün can almaya devam etmesine rağmen Milli Güvenlik Kurulumuzu şeklen lağvetmedik ama AB’nin gül hatırı için etkisiz bir hale getirerek pasifize ettik. Bu İngilizlerde hiç mi AB ruhu, Kopenhag kriterleri, insan hakları, hukuk yok. Parlamenter demokrasi, seçilmiş hükümet meseleleri ne durumda. Atanmışlara mı soracaklar bu işleri şimdi... İsterseniz Fransa’ya da bir göz atalım. Hani Türkiye’nin AB’ye girmesi için (bana göre iyi organize edilmiş koca bir iftira ve yalan olup gerçekte asla olmayan ) sözde Ermeni soykırımını tanıması gerektiğini savunan Fransa !!! Akdeniz Birliği’ni görüşmek için gittiği Cezayir’de sömürgecilikleri döneminde öldürülen 1,5 milyon kişi kendisine hatırlatılınca, “Halklar liderlerinden geçmişte yapılan hatalardan dolayı dövünmelerini beklemiyor. Bunları bırakıp geleceğe odaklanmalıyız“ demiş. İşine gelirse... Fransız dediğin böyle bir şey. Ayıpları bununla sınırlı değil .1994’te yaşanan ve 900 bin kişinin öldürüldüğü Ruanda katliamında Fransa’nın bilgi sahibi olduğu, buna rağmen silah desteği sağladığını anlatan belgeler ortaya çıkmış. Hem de Cumhurbaşkanlığı arşivlerinden! Hutu kabilesinin, Tutsileri katlettiği olayların başlamasından önce Ruanda’daki Fransız askeri ateşesinin dönemin Cumhurbaşkanı François Mitterand’a gönderdiği raporda çatışmaların etnik savaşla bitmesinin kaçınılmaz olduğu yazılmıştır . Kibilara bölgesinde katliam izleri görüldüğü, iktidarın sistematik soykırıma başladığı belirtilmesine rağmen Fransa , Hutu iktidarına silah sağlamaya devam etmiştir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Fransız askerlerinin sivil Tutsileri, Hutulara teslim ettiği görgü tanıkları tarafından ifade edilmiştir. Güzel değil mi ??? Aynı şeyi Hollandalı askerler biliyorsunuz Bosna savaşları sırasında Srebrenitsa’da yapmışlardı. Utanma duygusu olmıyan Hollandalılar, hiç olmazsa özür dileyip ayıplarını kabul edeceklerine hayasızca bir davranışla orada, o dönem görevli askerlerine madalya verdiler. Herhalde binlerce Müslüman Bosnalıyı ne güzel Sırp katillere katlettirdiniz diye!!! Bir de şımarık komşumuz var, bizim bankalarımızı satın alan. Yunanistan’ın Pasok partisinin 33 milletvekili Gümülcine’de açılacak olan Ziraat Bankası Şubesi’ne izin verilmemesi ve Türkiye’den Batı Trakya’ya giden heyetlere engel olunmasını istemişlerdir. Bir Türk banka şubesinin dahi açılmasına tahammülleri olmıyan, ülkesinde yaşayan Türklerin Türklüğünü dahi inkâr eden Yunanistan. Yıllardır her türlü asimilasyon ve göçe zorlama politikalarıyla acımasızca insan hakları ihlalini yapıp, antidemokratik ve hukuk dışı uygulamaları sergiliyen AB üyesi... Yer darlığı nedeniyle bugünlük bu kadar. [email protected]