Değerli okuyucularım,

Kürt edebiyatın 17. Yüzyılların da yaşamış olan ilim ve mutasavvıf bir Kürt şairi olarak bilinen Şeyh Ahmed- i Hane, 1650-1651 yıllarında Ağrı' ya bağlı olan Doğubayazıt ilçesinde doğmuştur. Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı olan Han köyünden gelen Han aşiretindendir. 17. Yüzyılda yaşamış Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve bir İslam alimidir. Aynı zamanda bir Osmanlı İmparatorluk vatandaşıydı. Babasının ismi Şeyh İlyas, annesinin ismi Gülnigar'dır. Han lakabını, ailesinin Çukurca ilçesine bağlı olan Han köyü aşiretinden olduğundan dolayı onada Ahmed-i Hane  denilmiştir. Lakablar gerek Kürt , gerekse Türk kültüründe bazı kişiler gerek anne, gerekse baba, gerekse doğduğu yerle yada aşiret ismiyle verilmektedir.

  


Ahmed-i Hane ilk eğitimini aile içinde babası Şeyh İlyas' dan alır. Daha sonra Beyazıt' ta ki Muradiye Medresesi' nde ders almaya başlar. Botan ve Mezopotamya da öğrenimine devam eder. Şam,Halep,Bağdat ve İran medreselerinde uzun yıllar öğrencilik hayatını yaşayan Ahmed, Suriye medreselerinde Antik Yunan felsefesini, Mezopotamya ve İran medreselerinde ise İslam felsefesini, astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrenir. Bu arada  yazdığı eserlerinden de açıkça belirtmiş olduğu Kâbe' yı tavaf ettiği ve Mısır'a gittiği de açıkça görülmektedir. Gördüğü İslam felsefesinden sonra ailesinden sonra ilk ders almaya başladığı Beyazıt' ta ki Muradiye Medresesi' nde eğitim vermeye başlar. Kürtçenin yanı sıra Arapça, Farsça ve Osmanlıca dillerine de hakimdi.

Ahmed-i Hane, 1674 yılında İshak Paşa Sarayı' nın temeli atıldığında dua okuduğu söylenir. Daha sonra Beyazıt' ta Muradiye Camii' nde yapmış ve Beyazıt Beyi Mir Muhammed' in divan katipliğinde bulunmuştur. Doğu Anadolu'nun birçok yerlerini dolaşarak  Arapça, Belagat ve dini ilimler okudu. Bir süre bölgenin kültür merkezi olan Cizre de yaşayan Mem- ü  Zin'in hayatını yazdı.  Ahmed-i Hane,  Kürt edebiyatı ile ilgili birçok Kürtçe eser yazmıştır. Musa' dan Haniye, Davut' tan Aristo' ya, Eflatun' a ve daha birçok tanınmış kişilerden etkilenme düşüncelerini ortaya koymuştur. Ahmed-i Hane bu birikimini dört ayrı dille dile getirir. Ahmed-i Hane' nın Kürtçe kullanma şekli olağanüstüdür. Talebelerine Kürtçe eğitim vermek için medrese kurmuştur. İşte bu nedenle Kürt çocuklarına çok kolay bir şekilde Arapçayı ( İslam)dilini öğretir. Çok pratik ve halkın kavrayabileceği metotlar geliştirir.  1094 (1683) yılında " Nübahara Biçukân" adlı ilk eserini çıkarır.  Ahmed-i Hane' nın özellikle çocuklara dönük olması da anlamlıdır. Yazmış olduğu " Nübahara Biçukân" adlı eserini eğitimsiz ve sahipsiz olan halkın çocuklarını aydınlatıp geleceğe muktedir olmalarını amaçlar. Aynı zamanda " Nübahara Buçukân" nın tercümesi " Yeni Baharın Küçükleri" demektir.

  
Ahmed-i Hane, Tasavvuf düşüncesinin yanında dönemin sosyal sıkıntıları üzerinde durmuş ve halkın sahipsizliğinden de  bu meselelerin sosyal dayanışma ve bilgilenme ile aşılabileceğini, kendisinin yazdığı eserleriyle bu anlamda üzerine düşeni yapmayan çalıştığını ifade eder. Yaşadığı dönemlerde insanların ilim ve hikmet yerine maddi menfaatlere değer verdiklerini, yanlızca ilahi aşkın ve günahlardan sakınmanın insanların tam anlamıyla değiştirip onlara güzel vasıflar kazandirabileceğini belirten Ahmed-i Hane,bu hususta Mevlana ve Camii gibi mutasavvıf şairlerin etkisi altında kalmıştır.

AHMED-İ HANE' NIN DÜŞÜNCELERİ

Ahmed-i Hane, önemli bir düşünce ve edebiyat mirasına sahipti. Fakat bunun yetersizliği Kürtlerin sosyo ekonomik koşullarından dolayı yaygınlık kazanamamıştır. Çok dar sınırlar içindeki  düşüncelere haps olmuştu. Bu bir idari yaptırımdan daha çok sosyal ve kültürel nedenlerden kaynaklanıyordu. Ahmed-i Hane, daha çok birlik ve ittifak parolalarını kullanarak sesini yükseltiyor, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerine de dikkat çekiyordu. Birçok şartlar altında   Beyler Ahmed-i Hane' yı anlamadılar. Böylece modern düşünceler pratikleşemedi.

Ahmed-i Hane' nın en önemli özelliklerinden biri de vatansever ve halkçı olmasıdır. Birçok  aşirete bölünmüşlük kendisi için en önemli sorundur. O nedenle tüm düşüncelerinde Kürtlerin birliğini, Kürtlerin diğer halklar gibi özgür yaşaması, Kürt kültürünün ve dilin özgürce gelişmesi için çaba göstermiştir. Tüm bunları sağlamanın yolunun çağdaş bir millet olmaktan geçtiğine inanırdı. Kürtlerin aslında hiçbir yönü ile komşu halklardan geri olmadığını yanlızca birlik ve iyi yöneticilerin yoksun olduğunu savunurdu. Bu nedenle şiirlerinde komşu halkların sanat dileriyle yarışır ve bununla Kürtlerin sahip olduğu yeri dile getirirdi. 
Ahmed-i Hane, hep insanlar arasında eşitliği gösterir, halkların kültürel, tarihsel, dinsel yakınlıklarını kardeş olarak görürdü. Bazen şiirlerinde her bir mısrasını ayrı dillerde söylerdi.

ARİSTON TALES VE FARABİ' NIN MİRASÇISI AHMED-İ HANE

İnsanoğlu toplu yaşama geçtiğinden beri birçok önder kişiler yetiştirmiştir. Bunlardan bir kısmı ifadenin yetiştiricisi bilgin, alim ve bilge kişilerdir. Bunlardan Platon ( Eflatun) adaleti toplumda korumanın ilk tezlerini ürettendir. O günün ve mekânın gerçeği sınıflara ayrı ayrı haklar bahşetmek, korumasını devlet denen en üst koruma vermek düşüncesindeydi. "Devlet, zayıfın korunması için gereklidir"  savunucularındaydı. Onun talebesi Büyük İskender' in hocası Aristo Tales ise çağın felsefesini kurmuştur. Onu İslam atmosferinde yorumlayan İslam bilginleri ona "ilk öğretmen" dediler.

İslam inancını dışlamadan felsefeyi, düşünceyi ve tasavvuf yolunu öğütlediler. " İnsan iradesi , kainatın efendisidir" tezini oluşturdular. Bunun koruyucusu Farabi' dir. Abbasi halifeliğin icrasını tek kişilikte değil bir kurul ile yönetilmesi gerektiğini, yönetici kurumun seçim ile oluşmasının ve yöneticilerin vasıf kriterlerini belirtmiştir. İslam bilim dünyasında Farabi' yı "ikinci öğretmen" olarak görmüşlerdir.

Ariston Tales ve Farabi' nın her ikisinin de mirasçısı Ahmed-i Hane' dır. Felsefe, Astronomi ve coğrafya üzerine ilk kez kitap yazan odur. Otoritenin hukuk ile birleşip yekvucüt olmasını kaydetmiştir. Hukuklu otorite de birey, aydınlanıp özgürleşmelidir. Birey özgürlüğü, iradenin  özgürlüğüne eşit olmalıdır. Özgürlükçü hukuk devletini ilk kurgulayandır.  Başka bir deyişle demokratik hukuk devletini veya toplumunu benimsemiş ve bunu destanlaştırmıştır. O nedenle Ahmed-i Hane' ye İslam  ve sosyal bilim dünyasında " üçüncü öğretmen" olarak görüyorlar.
Aristo, Yunanlıydı sığmadı kitaplara, kalıplara dünya üzerinde evrenselleşti. 
Farabi, Türk' tü yanlız bilim çevrelerince bilindi ve kendi merkezi çerçevesi içinde dar sınırlarda tanındı.
Ahmed-i Hane, bir Kürt edebiyatçısıydı. Yeraltındaki saklı hazineler gibi  sarı sandıklara gizlenmiş, bilinmezlik zırhında sadece saklı kaldı. Ahmed-i Hane 1707 yılında Ağrı Doğubeyazıt' vefat etmiştir. Türbesi Ağrı- Doğubeyazıt' ta bulunmaktadır.

ETKİSİNDE KALDIĞI KİŞİLER

Farabi, Feğiye Tayran, Şihabeddin Sühreverdi, Molla  Ahmed-i Ceziri, Platon, Aristo Tales,  Muhyiddin ibni Arabi, Ali Hariri, Firdevsi ve Ömer Hayyam gibi birçok âlim, ilim ve edebiyatçılardı.

                 ESERLERİ

Nübahara Biçukân ( Yeni Bahar Küçüklerin)
Mem- ü Zin ( Mem ile Zin)
Eğideya İmane (İman'ın akidesi)
Eğideya İslâmê (İslam' ın akidesi)
Fi Beyani Erkani İslam (İslam Temelleri)
Erdê Xweda ( Allah'ın Arzı)
Diwana Xelbestan (Şiir Divanı)
Şiren Filozofi (Filozofik Şiirler)

Kaynaklar:

1-"Arşivlenmiş kopya". 1 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2020.
2- Mehmed Uzun, Kürt Edebiyatına Giriş, s. 25-283

-Kanate Kurdo, Tarixa Edebiyata Kurdî

4- Kadri Yıldırım, ISBN 9789944382502

5-İzzeddin Mustafa Resûl, Ehmedê Xanî şa'iren we mufekkiren feylesufen we mutasawifen. Bexda 1979.

6-Naci Kutlay, 21. yüzyıla girerken Kürtler, Pêrı̂ Yayınları, 2002

7- Mehmed Uzun, Kürt edebiyatına giriş

8- Ehmedê Xanî, Mem û Zîn, Türkçe çevirisi: Mehmet Kaplan, s. 60-61

16-( a.g.e.,s.16) (a.g.e.,s.126,131-135)