NEDRET HOTUN

6 Aralık 1931’de Bursa’nın Tophane semtinde doğan Zeki Müren ortaokul yıllarında müzik dersleri almaya başladı. O yıllarda Ankara Radyosu’nu takip ediyor Müzeyyen Senar’a büyük hayranlık duyuyordu. Senar yıllar sonra Zeki Müren’in hayatında ilk dönüm noktası olacaktı. Ortaokuldan sonra İstanbul’da Boğaziçi Lisesi’nde yatılı okumaya başlayan Müren bir yandan da müzikle ilgilenmeye devam etti. 18 yaşında bestelediği ilk şarkısı ‘Zehretme Hayatı Bana Cananım’ Suzan Güler tarafından yorumlandı.

Müren 1950 yılında TRT İstanbul Radyosu’nun açtığı solist sınavını birincilikle kazandı. 1 Ocak 1951’de İstanbul Radyosu’nda ilk radyo konserini verdi.
Çok ilgi gören o radyo programının ardından Müren’in hayatı tamamen değişti. Şükrü Tunar’ın ‘Bir Muhabbet Kuşu’ adlı bestesinin yer aldığı ilk 45’liği aynı yıl dinleyicilerle buluştu.

Müren 1954 yılında Cahide Sonku ile ilk filmi ‘Beklenen Şarkı’yı çevirdi. Filme adını veren Zeki Müren bestesi de en az film kadar sevildi. Film sonrasında Müren Manolyam başta olmak üzere peş peşe yayınladığı 45’liklerle başarısını pekiştirdi. İstanbul’da ilk gazino programını yaptığında takvimler 1955 yılının 26 Mayıs gecesini gösteriyordu.

Zeki Müren 1960 yılında o yıl açılan Maksim Gazinosu’nun ilk assolisti oldu. Müren’in Maksim performansları Türk Gazino tarihine altın harflerle yazıldı.
Zeki Müren kariyeri boyunca şarkıları, filmleri kadar sahne performanslarına getirdiği yeniliklerle ve sahne kostümleriyle de konuşuldu.

60’lar ve 70’leri zirvede kapatan Müren 1980 yılında geçirdiği kalp spazmıyla sarsıldı. Amerika’da tedavi olan ve sonrasında doktorlarının tavsiyesiyle sahneleri bırakan Müren Bodrum’a yerleşti. Hayranlarıyla sadece yayınladığı albümler üzerinden buluşmaya başladı. 80’li yıllar Müren’in alaturka eserler nedeniyle türkü ve arabesk formda şarkılar da söylediği Selami Şahin’le unutulmaz şarkılara imza attığı yıllar olarak tarihe geçecekti.

90’lı yıllarda albümler yayınlamayı sürdüren Müren bir yandan da tamamen Bodrum’daki evinde inzivaya çekildi. 1996 yılına kadar kendisinden haber alınamadı. Hakkında sayısız söylenti çıktı. Oysa o yorgun, kırgın ve üzgündü.

1996’da TRT için hazırlanan ‘Batmayan Güneş Zeki Müren Belgeseli’ için yıllar sonra ilk kez kamera karşısına geçmeyi kabul etti. Müren çok heyecanlandığı o belgeselin İzmir stüdyolarında yapılan çekimlerinde hayatını kaybetti. Takvimler 24 Eylül 1996’yı gösteriyordu. Zeki Müren’den geriye sayısız şarkı, film, fotoğraf ve anı kaldı. Bir devir kapandı. Bir daha Zeki Müren’in yeri dolmadı. Her şey geçti, unutuldu ama Zeki Müren hiç unutulmadı. Türkiye’nin sanat güneşiydi ve öyle kaldı.