Anaokulundan Üniversite son sınıfa kadar Çocukların ve velilerin eğitim sorunlarına çözüm bulabildikleri yer olan EĞİTİM KLİNİGİ’NİN düzenlediği, ’ SOKAK OYUNLARI SANAL OYUNLARA KARŞI’’  etkinliği 29 Eylül Pazar günü saat 14.00-16.00 arasında Bakırköy’ de yapıldı

Giderek artan şehirleşme, çarpık kentleşme, oyun alanlarının azalması, gelişen teknoloji,  İlköğretim çağındaki çocukların iyi bir gelecek için birçok zorlu sınava hazırlanması ve bunun için okul sonrası etüt ve dershanelere gitmesi gibi daha sayabileceğimiz birçok etken çocukların sokaklara inip oyun oynamasına engel oluyor.

Sokağa inemeyen, oyun oynamayan çocuk zamanının çoğunu televizyon, bilgisayar ve cep telefonu gibi sanal ortamlarda geçiriyor. Bu durum hem çocuğun fiziksel hem ruhsal hem de duygusal gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Obezite, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve daha birçok olumsuz etkiye neden oluyor.

OYUNUN ÇOCUĞA FAYDALARI:

Oyun oynamak çocuklar için, sosyal, fiziksel ve duygusal gelişim konusunda en iyi eğitim programıdır. Malzemeleri kullanarak, diğer çocuklarla iletişime geçerek çevrelerini kontrol etmeyi, rekabet ve eğlence duygusunu öğrenirler. Yapılan araştırmalar beyin fonksiyonları ile öğrenme arasındaki bütünleşmenin çocuk gelişimi açısından çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Oyun oynamak aynı zamanda çocukların dünya ile ilgili temel bilgileri edinmelerinin bir yoludur. Bu bilgiler daha sonra öğrenecekleri dil, sanat, sosyal bilimler, matematik ve fen ile ilgili tüm bilimlerin yolunu açar.

Fiziksel faydaları

Oyun çocuğun beş duyu organını harekete geçiren bir olgudur. Çocukların kalem, misket tutması, taş dizmesi, düğme açma-kapaması, ip bağlaması, bisiklete binmesi, çeşitli spor aktivitelerine katılması gelişimlerini hızlandırır. Oyun, çocuğun kas sistemini geliştirirken, biriken enerjisinin boşalımını ve günlük yaşamdaki gerilimden kurtulmasını da sağlar.

Şu anda çocuklarımızda görülen hiperaktivitenin bir nedenini de çocukların enerjilerini yeterince atamamalarından kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Çocuğun gelişimi düzenli, uyumlu ve sürekli bir ilerlemeyi kapsadığından, Oyun sırasında çocuğun bazı hareketleri sürekli olarak tekrarlaması çocuğun kas gelişimini hızlandırır.

Çocukların yürüme, koşma, kayma, inme, çıkma, fırlatma, yakalama, zıplama, sürüklenme, sallanma gibi eylemlerde sürekli hareket halinde olmaları onların büyük kas motor gelişimlerini desteklemekte ve etkilemektedir. Buna karşın çocuğun el ve parmak kaslarının gelişimi (küçük kas gelişimi); tutma, koparma, kesme, bağlama, çözme, düğümleme, yoğurma, delme, boyama, dikme, örme ve geçirme gibi etkinliklerin tekrarlanması oranında artmakta ve sonucunda, günlük yaşamda kullanılan birçok becerinin kazanılmasını sağlamaktadır.

Sosyal faydası

Çocuk oyunda üstlendiği ana-baba, kız-erkek gibi rollerle cinsel kimliğini kazanabilir. Ayrıca bu rollerle birlikte çeşitli meslek gruplarının da rollerini üstlenerek görevleri, sorunlulukları, davranış biçimlerini ve kişiliklerini öğrenebilir, kendine uygun gördüklerini tekrarlayarak pekiştirebilir.

Oyun çocuğun sosyal gelişiminin sağlıklı olması, kendine güven, kendini denetleme, çabuk karar verme, iş birliği yapma, paylaşma, doğruluk ve disiplin gibi kişisel ve toplumsal alışkanlıklar kazanmasında en etkili yöntemdir.

Çocuk oyun oynarken, diğer insanlarla iletişim kurmayı, yardımlaşma duygularını, gözlem ve işbirliği yapmayı geliştirebilir.

Çocuk oyun yoluyla teşekkür etme, günaydın, iyi geceler gibi sözel olan ve sırasını bekleme, konuşan birisini dinleme, trafik kurallarına uyma gibi sözel olmayan sosyal kuralları öğrenebilir.

Oyun çocuğa doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin, haklı-haksız gibi ahlaki kuralları da öğretebilir.

Duygusal faydası

Çocuk oyun yoluyla gerçek yaşamda kendisini rahatsız eden durumları veya diğer kişilerle paylaşamadığı olumsuz duyguları ifade edebilir ve bu olayları sembolik olarak oyununa yansıtabilir. Çocuk sadece etkilendiği olayları sergilemekle kalmayıp, aynı zamanda da anlatamadığı kaygılarını dile getirir ve olayı somutlaştırarak kendi istediği bir çözüm yolunu bulmaya çalışır. Bu şekilde de kaygılarından kurtulabilir.

Ayrıca çocuk oyun sırasında mutluluk, acıma, korku, kaygı, sevmek, sevilmek, dostluk, düşmanlık, güven duymak, ayrılık, bağımlılık, bağımsızlık, kin, nefret gibi birçok duygusal tepkiyi de öğrenebilir. Tüm bunlara ek olarak oyun sayesinde duygusal tepkilerini kontrol etmeyi ve denetim altına almayı da başarabilir.

Oyun çocuğun, fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini etkilediği gibi aynı zamanda zihinsel gelişimini de etkilemektedir. Çünkü oyun çocuğa çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkânı sağlamaktadır. Çocuk bu yolla büyüklük, şekil, renk, boyut, ağırlık, hacim, ölçme, sayı, zaman, mekân, uzaklık, uzay gibi pek çok kavramı ve eleştirme, sınıflandırma, sıralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi birçok zihinsel işlemleri de öğrenebilir.

Ayrıca,

Çocuk oyunlarının birçoğu dilin kullanımını gerektirir ve çocukların dil gelişimlerini destekleyici niteliktedir. Oyun sırasında çocuk hem kendisini ifade etmek, hem de karşısındakini anlamak zorundadır. Çocuk oyunda dili, sözlü olarak ifade edilenleri anlama, kullanma, soru sorma, cevap verme, komut verme, sıralama, tahminde bulunma, bilgileri birbirine aktarma, nesnelerin, araç ve gereçlerin adlarını işlevlerini ve kullanımlarını öğrenme gibi amaçlar için kullanırlar.

EĞİTİM KLİNİĞİ nin düzenlediği bu etkinlikte birinci sınıftan 6.sınıfa kadar olan her yaştan 10 öğrenci olmak üzere toplamda 60 öğrenci seçildi.  Bu öğrencilerin başında psikoloji bölümünde okuyan öğrenciler oyunları önce anlatıp sonra beraber oynadı. Daha sonra bu psikoloji öğrencileri oyun dışına çıkıp öğrencileri gözlemleyip raporlar tuttu.  Bu tuttukları raporları uzman psikologlarla paylaşıp çocukların gelişimlerini aileleriyle paylaştı.

Çocuklar bu oyunları çok sevdi ve en kısa zamanda bu etkinliğin tekrardan yapılmasını istedi…