EDİRNE - Edirne'de, 15'inci yüzyıldan kalan Osmanlı Mezarlığı'ndaki mezar taşları kırılıp tahrip edildi. Mezar taşlarının temel ve dolgu malzemesi olarak kullanıldığını söyleyen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, "Müslüman, Hristiyan, Musevi bütün mezarlıklardan toplanan mezar taşlarının dolgularda, temellerde kullanıldığını, yakınlara kadar yolların altında kaldırımlarda görüldüğünü gayet iyi biliyorum" dedi.

Osmanlı İmparatorluğu'na 88 yıl başkentlik yapan Edirne'nin Yeniimaret Mahallesi'ndeki Osmanlı Mezarlığı'ndaki mezar taşları yıllar içerisinde tahrip edildi. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, ecdat yadigarı eserlere sahip çıkılmamasının üzücü olduğunu söyledi. Bölgenin kaderine terk edilmiş olmasının yürek burktuğunu ve taşların koruma altına alınması gerektiğini belirten Beksaç, "Şu anda bulunduğumuz bölge yaklaşık olarak 400-500 yıllık bir kabristan alanı. Buranın geçmişte çok yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Yeniimaret'in eski Ayina kasabasının, Edirne tarihinde yeri çok büyük ve çok eski tarihlere kadar giden yerleşim bölgesi. Hiç yoktan burası 15'inci yüzyılın sonlarına kadar gidiyor. Bu bölgenin eski Osmanlı iskan bölgesi olduğunu biliyoruz ve bu nedenle de yaygın olarak kullanılan bir kabristan. Maalesef Edirne'de çok sık rastladığımız bir görüntüye burada da rastlıyoruz. Osmanlı mezarlarında sürekli karşılaşıyoruz ve önemli bir tahribat var. Üzücü olan, ecdada sahip çıktığını söyleyenlerin, sahip çıkmaması bizi üzüyor" dedi.

'ECDADIMIZDAN KALAN MEZARLARI KORUMAMIZ GEREKİYOR'

Ecdada karşı görevlerin yerine getirilmediğini ifade eden Beksaç, "Ecdat kabristanlarını korurdu, ecdat kabristanlarından kaçmazdı. Osmanlı geleneğinde Avrupa geleneklerinde olduğu gibi hortlak, vampirler ve abuk subuk yaratıkların dolaştığı inancı yoktu. Osmanlı ölmüş atalarıyla yan yanaydı, ecdadına sahip çıkarak yaşardı. Son yıkılış süreçlerine kadar ve Cumhuriyet'te bile bunu korudu. Bu son yıllarda şekillenen tahribatlarla birlikte, biz ecdadımıza karşı büyük bir günah işliyoruz. Burada gördüğümüz kabristan da yüz karalarından biri. Bu bizi çok üzüyor. Bu esasında Osmanlı kimliği taşıyan insanların hepsi için bir üzüntü. Türkiye'de Osmanlı kavgaları yapılıyor, işte size ispatlama zamanı. Ecdadımızdan kalan kabristanları korumamız gerekiyor" diye konuştu.

'ATALARIMIZIN MEZARLARINI YOK EDİYORUZ'

Bir ulusun en büyük tarihsel mirasının mezar taşları olduğunu söyleyen Beksaç, "Savaşlarda neden hep mezarlıklara saldırılmıştır? Pek çok ülkede, Bosna'da, neden Osmanlı mezarlıkları yok edilmiştir? Bütün bu saldırılar, Osmanlı'nın belgelerini ortadan kaldırmak içindir. Tarihi de, kimliği de, izi de silmenin en güzel yolu mezarlıkları ortadan kaldırmaktır. Yok etmenin belirtisidir ve işin acısı biz kendi kendimiz, atalarımızın kabristanlarını yok ediyoruz. Bu en üzücü noktalarından biri. Bu mezarlıkta Osmanlı askerleri, kadınlar ve o kadar çok insan var ki, mesela burada 16 ve 17'nci yüzyılın tek tip taş örnekleri de var" ifadelerini kullandı.

'DOLGU MALZEMESİ OLARAK KULLANILDI'

Prof. Dr. Beksaç, "Edirne'de mezar taşları dolgu taşı olarak kullanıldı. Müslüman, Hristiyan, Musevi, bütün mezarlıklardan toplanan mezar taşlarının dolgularda, temellerde kullanıldığını, yakınlara kadar yolların altında kaldırımlarda görüldüğünü gayet iyi biliyorum. Mezar taşları bu şekilde kullanıldı" dedi.