Yazı ve fotoğraf: M. KEMAL SALLI

Latincede 'sivri uçlu alet' anlamına gelen 'stilus' önceleri yazı, daha sonraları yazı ve konuşma uslubu olarak kullanılmış, Rönesans’la birlikte bugünkü anlamında kullanılmaya başlanılmıştır.

Sanatta uslup, bir sanatçının eserlerinde ortaya koyduğu özgün anlatım tavrıdır. Uslup, kendiliğinden ortaya çıkan bir olgu değildir. Uslup, tarihsel olgunun beslediği bir kültür ve düşünce ürünüdür. Tarihsel uslup, "bir toplumun yaşadığı tarihsel bir dönemin sanata yansıması" şeklinde ifade edilir.

Bir sanatçının uslubu, yalnızca tarihsel etkilerin sanata yansımasıyla değil, ekonomik, politik, kültürel, teknolojik gelişmelerle ve sanatsal olgularla biçimlenen olaylar zinciriyle de yakından ilgilidir. Teknolojik, kültürel gelişmeler paralelinde öne çıkan sanatsal olgu, biçimsel ögelerle yaratıcılığın birbirini tamamlayarak bir özgün anlatıma, yani usluba dönüşmesidir.

Bir sanatçının eserinde önemli olan, neyi nasıl anlattığıdır; yani duygu ve düşüncelerini ifadede kullandığı özgün anlatım dilidir ki, bu onun uslubudur. Bir sanatçı kendini ifadede özgün bir dil, özgün bir alfabe oluşturabilmişse, sanatçı kimliğini kabul ettirmiş demektir.

Sanatın herhangi bir dalında üretim yapan bir kişi, duygu ve düşüncelerini ifade ederken özgün bir sanat dili oluşturabilmişse, ancak o zaman 'sanatçı' sıfatını hakedebilir. Duygu ve düşüncelerini, hayata karşı duruşunu soyutlama ve imgeleme yoluyla bir tuval ya da bir yontu üzerine özgün bir anlatım diliyle aktarabilmesi, o sanatçının üslubunu, dolayısıyla sanat tarihi içindeki değerini belirlemede önemli bir rol oynar.

Sanatçının yaşamla olan duygusal alışverişini, yaşama bakış açısını, tepkisini, kaygılarını ifade ederken kullandığı form, çizgi, renk o sanatçının üslubunu ortaya koymada kullandığı araçlardır.

KÜLTÜR YARATMAK...

Batı ülkeleri, kültürel üstünlüklerini vurgulamak adına, kendine özgü bir üslup geliştiren sanatçılarını tanıtabilmek için büyük çapta çaba harcarlar. Tanıtılmak istenen sanatçının eserleri dünyaca ünlü eleştirmenler tarafından yorumlanır, o sanatçının hangi özellikleri nedeniyle özgün bir kişilik olduğu, bilimsel olarak ayrıntıları ile açıklanır, anlatılır.

Sanat eleştirmenlerinin ortaya koydukları bu temel bilgilere dayanılarak yazılan tanıtım yazıları, olabildiğince abartılı bir üslup taşırlar. Bu abartılı anlatımlar, o ülkenin kültür odakları ve siyasiler tarafından da bilinçli olarak desteklenir. Bu tür üstü örtülü desteklemeler, kültür emperyalizminin en masum şeklidir ve o sanatçının dünya kültür belleğinde biran önce yerini almasında yardımcı olur.

Sanat, bir ülkenin tanıtılmasında en etkin, en önemli ve en ilgi çekici bir propaganda aracıdır. Bir ülke, çeşitli alanlarda yetiştirdiği sanatçıların eserleriyle tanınır ve saygınlık kazanır.

Bir ülkenin saygınlığı, küresel sanata yaptığı katkılar oranında artar. Bu nedenle, Batılı ülkeler, özgün üslup geliştirebilmiş, dünya sanatına yepyeni bir anlatım öğeleri kazandırabilmiş sanatçılarının tanıtımına büyük önem verirler.

Sovyetler Birliği’nin baskıcı döneminde Türkistan coğrafyasında yetişen ressamların eserlerinde ele aldıkları ortak konu, ortak motif özgürlük çağrışımlarıydı. Önceleri gelenek ve göreneklerini yansıtan milli yaşayışlarını, zirveleri göklere uzanan Altay Dağları'nı bir özgürlük, bir karşı duruş simgesi olarak kullanmaları, Sovyet rejiminin tepki göstermesine neden olduğundan, Türk Dünyası sanatçıları zamanla non-figüratif anlatıma yönelmişlerdir.

KAZAKİSTAN’IN ÇAĞDAŞ SANATI’NDAN TABLOLAR

Geçtiğimiz hafta içinde, Kazakistan’ın 24. Bağımsızlık Yıldönümü dolayısıyla Kazakistan Ankara Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev ve eşi Janna Yensebayeva’nın İstanbullu sanatseverlere bir armağanı olarak Arkeoloji Müzesi çatısı altında açılan Astana merkezli HAS SANAT GALERİSİ’nin “MODERN KAZAK SANATI SERGİSİ” açıldı. Yukarıda sözünü ettiğimiz sanat tarihi çerçevesinde Kazak resim sanatının nasıl bir yol izlediğini merak ettiğimizden, sergiyi bir başka heyecan ve merakla gezdik. Sergilenen tabloların çoğunluğunda hem konu, hem de anlatım hem de teknik olarak kendi kültürümüzün izlerini görmek bizi mutlu etti. Tabloların hemen hepsinde bir özgün anlatım çabası göze çarpıyordu.

Kazakistan Çağdaş Sanatı sergisinin dünyanın çeşitli merkezlerde sergilenmesinde büyük çaba harcayan Kazakistan Ankara Büyükelçisi’ni eşiJanna Yensebaybayeva serginin amacı anlatılırken şunları söyledi:

Serginin amacı, zengin ve kendine özgü kültür ve sanatı ile Kazakistan’ı tüm dünyaya tanıtmaktadır. Bağımsızlığını kazandığı ve egemenliğini kurduğu günden beri ülkenin ekonomik, politik ve kültürel yaşantısında önemli değişiklkler yaşanmıştır. Kültür ve sanat dahil olmak üzere, tüm alanlarda hızlı gelişme dinamikleri ile bağlanan ülkenin maneviyatında ve özel sektör ile ulusal kimlik ve bilincinde bir artış gerçekleşmiştir.

Devlet, ulusal sanatçılar için sürekli ve en önemli müşteri olarak hareket etmiştir. Yeni düşünce akımları ve okulları ile yenilikler güzel sanatlar alanında zamanla ortaya çıkmaktadır ve ülke kültürel mirasını ve geleneklerini özenle korumaktadır.”

“… Kazakistan’ın sanatsal çalışmaları, ulusal sanatçılar hikayemizi, Kazakistan insanını, yaşantımızı ve tarihimizi, Kazak bozkırlarının büyüsünü, Kazak kadınlarının güzelliğini ve göçebelerin altsoylarının özel felsefesini dünyaya anlatmaktadır.”

Serginin tanıtım kitapçığında da belirtildiği gibi Kazakistan’nın çağdaş sanatçıları, bütün sanat dallarında, kendi kültüründen yola çıkarak özgün eserler yaratabilme çabasındadır. Böylece, bir taraftan ulusal bilincin gelişmesine katkıda bulunurken, diğer taraftan dünya sanat çevresine özgün eserler sunmaktadırlar..

KAZAKİSTAN ÇAĞDAŞ SANATI” sergisi 2006 yılından bu yana Rusya’nın ve Avrupa’nın pek çok önemli kentlerinde sergilenmiş. 2006’da Moskova Merkez Sergi Salonu’nda, Devlet Oryantal Sanat Müzesi’nde ve Ressamlar Merkez Evi’nde, 2007 ve 2008’de Polonya’da Devlet Hermitage Müzesi’nda (Varşova) ve “Ksiaz” 13. Yüzyıl Antik Kalesi’nde, 2008 ve 2009 yıllarında Almanya’da, Hotel “Adlon Kempiski”de (Berlin), Stuttgart Sergi Salonu’nda, Münih SergiSalonu’nda ve Frankfurt Ticaret ve Sanayi Odası Sergi Salonu’nda, 2009 ve 2010 yıllarında Hollanda’da, “Geelvinck- Hinlopen Müzesi’nde (Amsterdam), “Flaman Art” Uluslararası Sanat Galerisi’nde (Eindhoven), “Ernst and Young” Srgi Salonu’nda (Lahey), 2010 yılında Avusturya’da, “Playis Palffy”de (Viyana), yine 2010’da Belçika’da, Avrupa Komisyonu salonlarında (Brüksel)’de sergilenmiş. KAZAKİSTAN ÇAĞDAŞ SANATI resim sergisi 2011 yılından bu yana Türkiye’nin çeşitli illerinde sergilenmiştir.

Ankara IC Sanat Galerisi’nde (2011), Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (2014), Ankara Cern Modern’de (2014) sergilenen bu değerli tablolar kısa bir süre için İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Kazak resim sanatından çok özgün eserlerden oluşan KAZAKİSTAN ÇAĞDAŞ SANATI sergisi, T.C. Kültür Bakanlığı ile Kazakistan Ankara Büyükelçiliği tarafından gerçekleştirilen bir organizasyonla 17 Aralık’ta İstanbullu sanatseverlerle buluştu. Kaçırmamanızı öneririz.