Kazak Eli Dergisi, 20. sayısında Nevruz’a geniş yer ayırdı. İstiklal Marşı’nın 100. yılını kapak konusu yapan dergi, Üstad M. Kemal Sallı’nın Nevruz ile ilgili yazısına geniş yer ayırdı. 

ÖNCE VATAN HABER MERKEZİ

Kazak Eli Dergisi, 20. sayısında İstiklal Marşı’nın 100. yılını kapak konusu yaptı. Derginin 20. sayısında Üstad M. Kemal Sallı’nın Nevruz ile ilgili yazısına geniş yer verildi. İşte Sallı’nın yazısından bazı bölümler:

Gece ile gündüzün eşitlendiği bir günde kutlanmasından dolayı Nevruz, gök cisimlerinin hareketiyle, mevsimlerin döngü- süyle ilişkili olarak, baharın başlangıcında kutlanan bir şölen, bir sevinç gösterisi olarak tanımlanır. Fakat Türklerde Nevruz, yalnızca baharın başlangıcı olarak değil, bir kutlu günün, Ergenekon’dan çıkışın yıldönümü olarak, coşkulu bir saygıyla kut- lanır. Nevruz kutlamalarından tarihin en eski yazılı kaynakları kabul edilen Sümer tabletlerinde de söz edilir. 

Bu nedenle Nevruz, insanlığın en eski bayramı olarak anılır. Baharın başlangıcı, tabiatın uyanışı çeşitli toplumlarda coşkulu törenlerle kutlanıyor. Fakat Türkler Nevruz’u, yalnızca baharın başlangıcı olarak değil, bir kutlu günün, bir “uluğkün”ün yıldönümü olarak, binlerce yıldır saygılı bir coşkuyla kutlamaktadırlar.

Geçen yıl Nevruz ateşini, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sayın Düsen KASEİNOV ile birlikte gittiğimiz Kazakistan’ın Atyrau bölgesinde yaktık. Atyrau’ın çalış- kan ve konuksever Valisi Sayın Nurlan Nogayev’in yakın ilgisi sayesinde Kazak kardeşlerimizin Nevruz geleneğini yaşama imkanı bulduk; Atayurdumuzda tarihimizi yaşadık; kendilerine teşekkür ediyoruz.

Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev’in “Halkların, dünyada kendine yer edinmesi için, birlik içinde ve rekabet edebilir olması gerekir” söylemini anımsatan Vali Nogayev, “günümüzde Kazakistan’da bütün halkaların birlik ve beraberlik içinde yaşamaları için tüm koşulların sağlandığını, toplumsal uzlaşı, siyasi istikrar, barış ve huzurun hakim olduğunu ve ülkesinin dünyada kendine layık yerini edindiğini” söyledi.

Nazarbayev’in “Ruhani Uyanış” programı çerçevesinde düzenlenen ve Türk halklarının Nevruz geleneklerinin sergilendiği görkemli kutlama etkinliklerinde Azerbaycan, Kırgızistan, Rusya, Özbekistan ve Türkiye’den 30’dan fazla dans ve müzik toplulukları sahne alırken, Atyrau’da yaşayan farklı kökenli vatandaşlar da geleneksel sanatlarını tanıtmak üzere, kutlama alanında kurulan ak çadırlarda sergiler açtılar.

Türk Dünyası’nın ortak bayramı Nevruz arifesinde kutlanılan, Kazakistan’ın önemli milli gelenek- lerinden “Görüşme Günü” çerçevesinde çeşitli geleneksel ritüeller sergilendi. Kentin önemli konser salonlarında günler boyu saz ve söz sanatçılarının katıldıkları atışmalar, yarışmalar ve görkemli göste- riler yapıldı.

Kazakistan’ın Devlet Sanatçısı ve ünlü dombra ustası Bakıt Karabalina anısına düzenlenen dombra atışması yarışması, kardeş ülkelerden gelen sanat- çıların da katılımıyla ‘Türk Dünyası Aşıklar Atışması’ yarışmasına dönüştü. Yarışmada birinci olan sanatçıya 1 milyon Kazak Tengesi ödül verildi. Nevruz kutlamaları kapsamında, ayrıca, Avrupa ve Asya kıtalarından çok sayıda akademisyenin katıldığı, “Nevruz  İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” konulu bir sempozyum düzenlendi. Sem- pozyumda söz alan akademisyenler, Nevruz’la ilgili görüş ve düşüncelerini dile getiren konuşmalar yaptılar. Böylece katıldığımız Nevruz kutlamaları görkemli bir kapanış töreniyle son buldu.

Batılılar, “Tarih Sümerlerle başlar” diyorlar. Doğrudur, tarih Sümerlerle başlar, ama Sümerler kendilerine Kengerler derlerdi ve Kengerlerin atayurdu bugünkü Türkmenistan ve Kazakistan coğrafyasıydı. Kazakistan’daki Tamgalı Say’da kayalara kazınmış resim ve tamgalar, Sümer tabletlerinden binlerce yıl önce yazılmış belgelerdir.

Ayrıca, Göktürk ve Uygur alfabesiyle yazılmış Orhun ve Yenisey yazıtları da aynı coğrafyadadır. Bilim adamları, “Resim yazıdan seslerin işareti olan harflere geçebilmek için en az onbin yıl gerekir” diyor. İnsanlık tarihinin karanlıkta kalmış bu on- bin yıllık tarihi Türkistan coğrafyasında saklıdır. Bu yıl, Türkistan coğrafyasında binlerce yıldır coşkuyla kutlanan Nevruz/Ulıkün törenlerinin günümüze yansımalarını, Atyrau Valiliği tarafından düzenlenen etkinliklerle izledik. Kazak kardeşlerimizin bin- lerce yıldır bir bayram olarak kutladığımız Nevruz geleneklerini büyük bir titizlikle koruyup kutladık- larını gördük.

Günümüzde, tüm Türkistan coğrafyasında Nevruz olarak anılan bu kutlu gün, baharın başlangıcı, Türklerin belli bir süre gizlenip çoğaldıkları, zamanı gelince de çevredeki demir dağları eriterek dünyaya dağılmaya başladıkları gün olarak kabul ediliyor ve “Ergen Kün”, “Uluğ Kün”, “Ulus Kün”, ““Ulustun uluu künü”, ‘’Ulıstın Ulı Küni’’ olarak da anılıyor. Nevruz/Yeni Gün aynı tarihi, aynı kültürü paylaşan insanlar için ayrıştırıcı değil, birleştirici bir bayramdır

12 Hayvanlı Türk Takvimi’nde yıl 12 aya bölünmüştü ve her ay bir hayvan adıyla anılırdı. 12 yıla “devre”, 5 devreye (12x5=60) de 1 “çağ” derlerdi. Türkler de, Sümerler gibi, 60’lı matematik sistemi kullanmışlardır. 

Kazaklar da yılı 30’ar günlük 12 aya bölmüşlerdi; artan 5-6 günü de yıl sonuna, 21 Mart öncesine ek- lemişlerdi. 21 Mart öncesine eklenen bu 5 güne “Beş konuk”, “Ölü ara” denilirdi. Kazaklar bu 5 günü hayırlı saymazlar, Nevruz gününü iyiliğin kötülüğe üstün geldiği “Ulısın ulı künü” olarak coşkuyla kutlarlardı.

Ünlü Türkolog W. Radloff notlarında, Kazakların Nevruz’u, diğer bayramlar gibi, 4 gün boyunca kutladıklarını anlatır. 1930’lu yıllarda, “İslam kalıntısı” gerekçesiyle Sovyetler tarafından yasaklanan bu gelenek, günümüzde, aynı heyecan ve coşkuyla sürdürülmektedir.”