HABER: AYŞENUR MAMA

Mücevher hakkında bir şeyler öğrendikçe yazmaya devam edecek, bilgi birikimimi aktaracağım. “Saraydaki Hüzünlü Ustalar” adlı kitabı da bu nedenle yazdım. Tarihi bir kitap olan “Saraydaki Hüzünlü Ustalar” adlı eserde Osmanlı imparatorluğunda önemli kuyumcubaşı ve sarrafların hayat hikâyeleri var. Kitabın yüzde 80’i arşivlerden edindiğim bilgilerden meydana geliyor olsa da içerisinde kendimle ilgili olan bir kurgu bulunuyor. Bu kurgunun sebebi, tarihi sevdirerek okutmak. Eserin kurgu kısmı, bu bilgileri arşivlerden edinen bir kadının hikâyesini; diğer kısmı ise bilgiyi içeriyor. Düzoğulları ailesine çokça yer verdiğim bu kitap, Osmanlı’nın sarraflarının ve kuyumcubaşılarının bürokraside ve politik devlet yönetiminde ne kadar etkin olduklarını anlatıyor. Yaklaşık 2 senedir bu bilgileri araştırıyorum. Kitabı da 1 senedir yazıyorum. “Saraydaki Hüzünlü Ustalar” benim 6. kitabım. 7. kitabım ise “Sarayın Hüzünlü Mücevherleri” adlı bir araştırma kitabı.  İstanbul Üniversitesi Tarih bölümünden Prof. Dr. Arzu Terzi hocam ile hiç bilinmeyen Osmanlı mücevherlerini yazıyoruz. Çok fazla arşivde çalıştık. Arşivlerden, tezlerden, yurtdışı kitaplarından yararlandık. Hocalarım da çok destek oldu, bilgiler gönderdi. Mücevherlerle ilgili edindiğim her bilgide biraz daha heyecan duyuyorum. Yazarken de hem çok heyecan duyuyorum hem de keyif alıyorum. Umarım, okuyucular da heyecanlanır; zira daha önce tarihte hiç yazılmamış konulara değindik. Mücevheri bir süs eşyası olarak değil; iktisadi bir materyal olarak gören okurlara mücevherin Osmanlı’da nasıl değerli bir materyal olduğunu anlatmaya çalıştık.