Ruhu okuyan ressam
İsyanını sevgisini öfkesini toplumdaki kişilerdeki yaraları tablosuna sembollerle nakış gibi İşleyen, ruhları okuyan sanatçı çizerken sanatın şifasını hem kendine hem izleyene geçiriyor.
Aslında hepimizin temel Özlem’i sevilme isteği ve anne karnındaki kadar güvende olma arzusunu çarpıcı bir şekilde vurgulamış bu tablosunda. Elif gibi dimdik durabilmek tüm yaraların üstünde ve sonsuz bir güçle tekrar nefes almaya başlayabilmek özgürlüğün enerjisiyle… Hayatla satranç oynar gibi aslında iyi insan, kamili insan olabilmek gaye.
Gerisini ressamın kendi ağzından dinleyelim, Vahap Aydoğan


Biyografi ve Sürreal anlayış ile  devam eden sanat serüvenimin ve hayatımın  ben ile yolculuğun adıdır bu tablo…
NCEPTİON / BAŞLANGIÇ


Bir başlangıcın en ucunda … Bir dönemin ise tamamen sonlandığı  resimdir bu çalışma…
    Tablo başlangıç ile sonsuzluğun çıktıkları yolda, iki ruhun bir bedende ölümsüzleştiği’ Ruken’ in kendisidir aslında….
Elif’in güçlü kurgusunun sonsuzluk ile yoğrulduğu mabet gibi …
Çünkü sanatı konumlandırdığım
yer:
içselleştirilmiş  tüm yaşantıların şu andaki yaşantılarımıza etkilerini ortaya Koyan bilinçaltı yolculuğumuza ışık tutan bir ayna olarak gördüğümdü…


Hayat; tam anlamıyla güven duygusu üzerine inşa ettiğimiz bir fanusun, dünya ile karakterize olduğuna inandığım düşüncelerin bir birleşkesidir.
Camdan bir fanusun kırılgan bir kalpten farklı olmadığını …,kimbilir belkide bir esaretti…belkide küçük bir mücadele ile yeni bir başlangıca , başlangıcın değişime değişimin ise varoluşun ta kendisi olduğuna…
Anne karnındaki ceninin dış dünyayı algılayış biçimi gibi . Bulanık , gürültülü ve savunma duygusu içinde bir bebeğin duygu dünyasını bize aldığı nefesle mesaj vermesindeki masumiyeti sunması gibi….


Tablolarım kimi zaman tamamen Biyografiler ile bütünleşmiş kimi zaman da kişilerin ruh algılarının deformasyonu ile  ön planda tutulmuştur ...
aşkı, nefreti , sevgiyi ve umudu bir karede inşa etmenin en güzel yolunu seçtiğime inanıyorum… Bu tablodaki biyografi için hayatın insana biçmiş olduğu rolün kırılma anlarını işledim diyebilirim ..

Doğumun varolduğu her süreçte, ölümün de bir hakikat olduğu ve bu yolculukta insanların yaşamlarında topladığı anılarını, bir süreç olarak bana aktarmaları çalışma prensibimin mihenk taşı olmuştur…
Bu yüzden yaşam bir film şeridi gibi . Bir tiyatro sahnesinin birer perdesi gibi yoğun ve tamamen soyut …


İdeal benliğin gerçek benlik ile örtüştüğü oranda mutluluğu , benlik çatışmaları arasında makas farkı artıkça üzüntünün de eserler üzerindeki etkisini net olarak görebiliyorum .
İnsan arayışını sınırlarını bu düzlemde  bir yol izleyerek anlatır ve kendi dünyasında kurduğu Ütopya ile varolur …
Bu varoluş içinde kişi görmek istediğini mi yoksa kendi gerçek yüzleşmesiyle mi karşılaşmak istediği arasında bir karar verir ….
Bu büyük bir ikilem…
 Evet …acıdan beslenen ile , sevinçle kederlenenin içsel bir savaşıyla da karşı kaşıya kalınabiliyor.
Tıpkı hepimizin madalyonun iki yüzü gibi tek ve birbirinden olabildiğince zıt ikilemleri bir bedende topladığımız gibi ….
İşte psikolojik ve duygusal alanın bir tarafında ruhu , diğer tarafında da fiziksel ve sıradan yaşamın anlatıldığı bir hikayeyi sonsuz imge ile yaratma çabası …
Dinlemek ,sormak , yazmak , çizmek ve imgeler ile ortaya bir eser bırakmak . Benim en büyük hazinem bu sanırım .

 
Biyografilerin salt bir düş yada kurgu olduğunu düşünen çok kişi olmuştur . Ama hiçbir eserim kurgu yada düş değildir . Her tablonun bir gerçek karakteri “hayatı “ vardır… sadece tablodaki yüzler tamamen yansıma ve tamamen hayalidir. Daha da özele indirgersem somut olan bir imgeyi bambaşka bir bedende de soyutlamak , o somut kavram üzerinden gerçeğe en ideale ulaşma gayreti vardır . Perspektifi simetriyi, şekli  yada olması gerekeni değil , duyguyu ve beyin ile denetlenemeyen imgeleri bir projeksiyon olarak sunmayı amaç ediniyorum tablolarda … Daha önceki düşüncelerim için şunu söylemiştim aslında.
 çalışmalarımın  özeti : GİZEMİ GÖRMEYİ, SÖYLENMEYENİ SÖYLETMEYİ VE ÖZELLİKLE SONSUZLUĞU ARAMAYI AMAÇ EDİNMİŞ BİR YÜZLEŞME YAŞIYORUM BİYOGRAFİLER için….
 

 Daha önceki düşüncelerim için şunu söylemiştim aslında.
Çalışmalarımın özeti: GİZEMİ GÖRMEYİ, SÖYLENMEYENİ SÖYLETMEYİ VE ÖZELLİKLE SONSUZLUĞU ARAMAYI AMAÇ EDİNMİŞ BİR YÜZLEŞME YAŞIYORUM BİYOGRAFİLER için….