Türkçede bir atasözü vardır, “komşu komşunun külüne muhtaçtır” diye. Bizim de komşularımızın sadece külüne değil, petrol ve doğalgazına ihtiyacımız var.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mehmanperet, birçok ülkenin İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerden memnun olmadığını, belirtti. Mehmanperet, Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin, bölgenin sorunlarının çözümüne, yardımcı olacağını, düşünüyor. Batı basınını, boşluktan yararlanarak kamuoyunda başka bir çerçeve yarattığını, belirtti. İki ülkenin basın mensuplarının, bilgileri doğru kaynaktan öğrenmelerini, önerdi. Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin stratejik olduğunu ve ticaret hacminin her yıl arttığını, belirtti. Türkiye ve İran arasında 2012 yılında, ticaret hacminin, 21 milyar doları aştığını ve 2015 yılı hedefinin 30 milyar dolar olduğunu, belirtti. Tüm suçlamalara rağmen, Türkiye ve İran’ın, PKK konusunda işbirliği içinde olduklarını, sözlerine ekledi. Mehmanperet, ABD ve AB’nin uyguladıkları ambargoları, yasadışı olarak değerlendirdi. 32 yıldır ambargo altında yaşadıklarını, belirtti. Batı’nın kendilerini, Irak’la 8 sene savaşa zorladığını, ekledi. İran’ın, Türkiye’ye konuşlandırılacak olan Patriotlar ile ilgili çekinceleri sürüyor. Bu silahların, NATO’nun kontrolünde olduğu belirtiliyor. İran’a bir saldırıda, Batı’nın ve İsrail’in, bu silahlardan faydalanabileceklerini,  öne sürülüyor.
İran’la uyuşamadığımız pek çok konu var Ancak, doğalgaz ve petrolde bağımlılığımız sürüyor. Bilindiği gibi, Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin İran'dan doğalgaz alımında talep edildiği gibi yaptırımlara uyamayacağını söyledi. Ancak, yaz aylarının başından beri, Bakan Yıldız, enerji arzı sağlayan ülkeleri çeşitlendirdiklerini söyleyip duruyordu. İran nükleer programını durdurmadığı için AB ve ABD petrol ambargosu uygulamasına, 1 Temmuz itibariyle başladılar. Yıldız, ABD'nin aldığı kararın hukuken bir bağlayıcılığı olmadığını, ama ABD’nin stratejik ortağımız olduğunu da ifade etmişti. ABD, Aralık ayında aldığı yeni kararla, İran’dan petrol alımlarını düşürmeye devam edecekleri gerekçesiyle, Türkiye ile birlikte 9 ülkeye, önceden alınan yaptırım muafiyetini uzattı.
Putin ziyareti ve imzalanan antlaşmalarla, Rusya ile ilişkilerin daha da gelişeceği belli oluyor. Rusya ile Akkuyu nükleer santrali konusundaki çalışmalar, devam ediyor. Erdoğan’ın belirttiği gibi, Türkiye’nin hedefi, Rusya ile ticaret hacmimizin 100 milyar dolara ulaştırmak. Bunun yanında, ziyaret esnasında, Türkiye, Rusya’dan Karadeniz'in altından gelen Mavi Akım hattı üzerinden yıllık ek 3 milyar metreküplük doğalgaz almayı talep etti. 2012 Aralık ayının son günlerinde Gazprom Export şirketinden, bu konuda açıklama geldi. Gazprom Export, Türkiye’nin doğalgaz arzında sorun yaşamayacağını, Türkiye’nin var olan sözleşmelerle verilen 30 milyar metreküp gazın, 27 milyar metreküpünü kullandığını belirttiler. Gazprom yetkilileri, Mavi Akım’la kendine ait bir hatta sahip olan Türkiye’nin arz güvenliği açısından, iyi bir konumda olduğunu açıkladılar.
Komşumuz Irak’a gelince… Terör ve Kürt meselesi ile andığımız Irak’ı, şimdi enerji antlaşmaları bağlamında, yeniden değerlendiriyoruz. Uluslararası Enerji Ajansı Baş ekonomisti Fatih Birol, Irak’tan gelecek petrol ve doğal gaz ile Ceyhan’ın gelecekte dünyanın enerji üslerinden biri olacağını, söyledi. Birol’a göre, önümüzdeki dönemde, dünya petrol üretiminin %60’tan fazlası, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu bölgeden elde edilecek. Kuzey Irak’ta Türkiye’nin yatırımları artarken, Merkezi Irak Yönetimiyle ilişkiler her geçen gün geriliyor. Son olarak, Bakan Yıldız’ın uçağına iniş izni verilmedi. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, yapılacak yeni petrol ve doğal gaz boru hatları ile, Bağdat’tan geçmeden, Merkezi yönetimin onayına ihtiyaç duymaksızın, enerji tedarikinde bulunabilecek Bu yeni durum, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına bir çözüm olacak. Ancak, bölge ve dünya politikasını etkileyecek ciddi sonuçlar da doğuracak. Kuzey Irak’ın artan ekonomik bağımsızlığıyla, Irak’ın ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit edeceği ön görülüyor. Çok açık olarak, Merkezi Bağdat Hükümeti ve ABD, bu antlaşmayı desteklemiyorlar. Komşularımızın enerji kaynakları, dış politikamızda belirleyici rolünü, sürdürüyor.