Bugüne kadar yazılarımda Türkiye’nin gündemindeki genel konular ve gelişme-lerle milli anlam ifade eden tarihi ve güncel olayları ele almaktaydım. Ancak görüyorum ki bunları toplum gündeminde tutumak önemli ise de esas olan kişisel temel değerlerdeki erozyon. İnsan kişiliğini oluşturan hususlarda sağlıklı ve ahlaklı diğer bir deyişle etik prensipler yerleşmemişse ne yapılsa boşa gidiyor. Bizim toplumumuzda Mustafa Kemal ATATÜRK ve Mehmet AKİF adı çok kullanılır ve nasıl büyük özveri sahibi oldukları millet ve devlet için yaptıkları hep anlatılır ama bu yüce şahsiyetleri ağzından düşürmeyen ve gerek siyaseten gerekse kişisel tavır olarak benimsemiş olan kişiler dahi birkaç dakika sonra her türlü karaktersizliği sergilemekte de beis görmezler. Haklı olarak nereden çıktı şimdi bu derseniz, şimdilik mümkün olduğunca tarafsız olmaya çalışarak etrafınızı gözlemlemeye çalışarak olayları tahlil edin diyebilirim. Belki zamanla bazı hususları isim vererek burada kaleme alacağız. Ama şunu belirteyim, gerek siyaseten gerekse kişisel olarak ATATÜRK’ün adını kullanan kişi ve yönetimlerin özüne, sözüne güvenilir olması gerekir. Bizim bazı tavırlarımızı, değerler sisitemini benimsediğimiz bir Batılı anlayamadığı gibi doğu kültürünün duygusal ve mistik insanları da anlıyamamakta ve bizimle ilişkilerinde kafalarında hep bir kuşku bulutu oluşmaktadır. Konuyla doğrudan bağlantısı olmasa da tarihten bir yaprak önümüze geldi , ben de bize ne olduğunu anlamaya belki ışık tutar düşüncesiyle sizlerle paylaşmak istedim. Pers İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan büyük bir coğrafya parçasının hakimiyetini ele geçirip imparatorluk kurmuş, eski Yunan uygarlığının doğuya yayılmasında etkili olmuş ve efsanevi bir kahramana dönüşmüş olan Büyük İskender, felsefenin duayeni sayılan ve batı düşüncesinin en önemli filozofundan biri olan Aristo'ya bir mektup yazar ve kendisine görüş bildirmesini ister: "Zaptettiğim topraklardaki İnsanları tahakkümüm altında tutabilmek için neler yapmalıyım? 1- Ülkenin İleri Gelen İnsanlarını Sürgüne mi Göndereyim? 2- Ülkenin İleri Gelen İnsanlarını Hapse mi Atayım? 3- Ülkenin İleri Gelen İnsanlarını Kılıçtan mı Geçireyim?" Aristo'nun tespiti şöyle olur: " 1- Sürgünde Toplanıp Sana Karşı Başkaldırırlar, 2- Hapishaneler Militan Yuvası Olur, Kontrolden Çıkar, 3- Onlardan Sonraki Kuşak İntikam Hırsıyla Büyür, Tahtını Sallar." Çözüm olarak da şu nasihati verir: "İnsanların Arasına Nifak Tohumları Ekeceksin, Birbirleriyle Savaşınca Hakem Olarak Kendini Kabul Ettireceksin, Ama Anlaşmaya Giden Bütün Yolları Tıkayacaksın." Ne kadar tanıdık değilmi…