...dünden devam

Pekiyi Kıbrıs adası, 1960’lı yıllardan beri neden BM’in gündemindedir?

1959-1960 Londra ve Zürih anlaşmalarına göre 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, kuruluşundan 1 ay sonra BM’e kabul edilmiş. 1961 yılının baharında İngiliz Milletler Topluluğuna, Aralık 1961’de de, IMF ve Dünya bankasına üye olmuştur.

Ancak devletin daha kuruluş aşamasında, türlü oyunlarla bu yapının kısa bir sürede bozulacağı görüşünü dile getirmekten çekinmeyen, adanın ilk cumhurbaşkanı aynı zamanda Kilisenin Başpiskoposu olan Makarios;

Çeşitli Bizans oyunlarıyla bu amacına ulaşmış; özellikle 21 Aralık 1963 tarihinde adada yaşanan ‘Kanlı Noel’ olayları nedeniyle, daha kurulalı 3 yıl olan bu cumhuriyet, bizzat Rumlar tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Adada yaşanan bu olaylar nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyetinin kurucu anayasal ortağı olan Kıbrıs Türk’ü bu yönetimden atılmış, o tarihten 20 Temmuz 1974’e kadar devam eden ve uluslararası camianın gözleri önünde süregelen tam bir insanlık dramı yaşanmıştır.

Çünkü Rumlar 1955 yılından beri amaçladıkları, adayı Yunanistan’a bağlamaya yönelik ‘Enosis’ yolunda acımasız adımlar atmaya başlamış, Kıbrıs Türk Halkını uyguladıkları izolasyon ve ekonomik ambargolarla, adanın dışına göç etmeye zorlamışlardır.

Sadece Kanlı Noel’in yaşandığı o gece yüzlerce Kıbrıs Türk’ü alçakça katledilmiş, 103 köy yakılıp, yıkılmış ve on binlerce Kıbrıs Türk’ü evini barkını, arazisini terk ederek Türk Kantonlarına, daha emniyetli bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır.

Bu insanlık dışı uygulamalara pek tabii ki, Anavatan Türkiye kayıtsız kalmamış, 25 Aralık 1963 tarihinde Garantör ülke sıfatını kullanarak; Hava Kuvvetlerimize ait uçaklarla adada yaşanan olaylara müdahale ederek,  Rumların bu tedhiş hareketlerine son vermesi yönünde ihtarda bulunmuştur.

Bu gelişmeler üzerine sözde Cumhurbaşkanı Makarios, 1 Ocak 1964’te Kıbrıs’la ilgili bütün anlaşmaları feshettiğini açıklamıştır. Böylece Kıbrıs Cumhuriyeti ona göre fiilen ortadan kalmış oluyordu.

Bunun üzerine BM Genel Sekreteri Utant’ın çağrısı üzerine ve Kıbrıs’ta Rumların yaratmış olduğu bu kargaşaya son vermek amacıyla 15 Ocak 1964’te Londra’da; İngiltere, Türkiye, Yunanistan ve adada ki iki toplum lideri ile birlikte bir araya gelmişlerdir.

Ancak bu toplantıdan Rumların uzlaşmaz tavrı nedeniyle hiçbir sonuç alınamayınca; 4 Mart 1964’te BM Güvenlik Konseyi 186 sayılı kararıyla adadaki şiddetin önlenebilmesi için Kıbrıs’ta konuşlandırılmak üzere Barış Gücü Birlikleri ve bir arabulucu tayinini öngörmüştür.

Böylece Kıbrıs’a Mart 1964 tarihinde 3 aylık süre için ayak basan BG, aradan 54 yıl geçmesine rağmen adada ki varlığını hala sürdürmektedir. ( adada bugün dahi sanki bir kargaşa, savaş hali varmışçasına her altı ayda bir BM kararı ile görev süresi uzatılan BG askerlerinin adadaki varlığını sürdürmesi, BM’in Kıbrıs üzerindeki etkinliğini ve amaçlarını çok net bir şekilde ortaya koymaktadır! )

Şurası unutulmamalıdır ki!

Kıbrıs adası BM’in 5 daimi üyesi için her dönemde çok önemli olmuştur. Özellikle ABD’nin partneri İngiltere’nin Kıbrıs’ta bulunan Dikelya ve Agratur askeri üsleri, Amerika’nın binlerce kilometre uzaktan ada üzerinde söz sahibi olmak istemesi,

Rusya’nın Makarios zamanından beri Rum kesimine olan yatırımları, burada bulunan yüzlerce danışmanı, Çin’in Ortadoğu ve Akdeniz’de askeri ve ekonomik yönden etkin bir rol almak istemesi, son dönemde İsrail’in bölgedeki, petrol ve hidrokarbon yataklarının tespiti ve çıkarılması için Rumlarla yapmış oldukları işbirliği anlaşmaları;

Ve nihayet, Hıristiyan âleminin bu coğrafyada bu kadar önemi büyük stratejik bir adanın, İslamiyet’i temsil eden bir gücün, Türkiye’nin elinde bulunmasını istememesi, BM’in elinin, gözünün ve kulağının her dönemde Kıbrıs’ta olacağının, taraflar arası olası bir anlaşmada dahi, kendi menfaatine yönelik bir payı alacağının en önemli yansımalarıdır.

devam edecek...