... Dünden devam

Ancak 2000’li yılları yaşayan Türkiye’de meydana gelen maden kazalarına; eskiyen teknoloji, çalışma koşullarının zorluğu ve taşeronların türlü dayatmaları, hele, hele kontrol ve denetimsizlik asla neden olamazdı/olmamalıydı…
Kaldı ki, ülkemize AB uyum yasaları çerçevesinde çağ atlattıkları iddiasıyla, 2002 yılından beri iktidarda olanların; son yaşanan maden kazalarında, ilgililerince yapılan açıklamaların içerisinde:
‘Bu işin fıtratında ölüm var’ , ‘ Acı çekmediler, güzel öldüler.’ Şeklinde insanın içini acıtan açıklamaların bulunması; o süreçte benim de içimi çok acıtmıştı.

Gazze’ye insani yardım malzemesi taşıyan ‘Mavi Marmara’ isimli gemiye, İsrail askerlerinin müdahalesi olayı:
2010 yılı, daha çok dış ilişkilerimizde İsrail ile yaşayacağımız diplomatik krizlerle anılacaktı!
Çünkü bu defa da, insani yardım amacıyla İsrail’in ablukasındaki Gazze’de yaşayan ve her türlü yardıma muhtaç insanlara yardım götürmek amacıyla ‘Mavi Marmara’ isimli gemi, İnsani Yardım Vakfı’nın (İYV) organizasyonu ile Mayıs 2010’da yola çıktı.
Amaç; İsrail ablukasını yararak, Gazze’de türlü insani yardıma muhtaç; yaşam mücadelesi veren insanlara yardım etmekti.
Ancak bu yardım, 31 Mayıs 2010’da Gazze’ye yakın uluslararası sularda İsrail Ordusunun gemiye asker çıkararak el koyması nedeniyle amacına ulaşamadı. Gemide çıkan çatışmada, 9 vatandaşımız hayatını kaybetti.
İsrail; başta ülkemiz olmak üzere, tüm dünya ülkelerinin büyük bir tepkiyle karşıladığı bu askeri operasyon nedeniyle; 3 yıl sonra Türkiye’den resmen özür dilemiş ve saldırı sırasında hayatlarını kaybeden yurttaşlarımızın ailelerine tazminat ödemeyi kabul etmiştir.
 
21 Haziran 2010 tarihinde ülkemiz büyük bir gazeteci ve bilge insanını, İlhan Selçuk’u kaybettik:
Atatürk Devrimlerinin, Cumhuriyet Türkiye’sinin yılmaz savunucusu bu ulu çınarı; özellikle Ergenekon Davası sürecinde ona reva görülen kötü muamelenin de etkisiyle tetiklenen hastalığının, o dönemde giderek ağırlaşması gibi olumsuzlukların peş, peşe gelmesi sonucunda; 21 Haziran 2010 tarihinde, özgür ve cesur kalemlerin efendisi İlhan Selçuk’u kaybettik.
O, yazdığı yazılarla, savunduğu doğrularla, ülkemizin aydınlık geleceği için gençlerimize örnek olmuş, yön vermiştir.
Onun gibi fikir önderleri, bu topraklarda asla unutulmayacak, fikirleri ve idealleri daima yaşayacak, yaşatılacaktır.
Tarih; doğruları savunan, insanlığın aydınlık geleceği için mücadele eden özgürlük savaşçılarını hiçbir zaman unutmamış, unutmayacaktır.
Benim de okuduğum kitaplarından, günlük yazılarındaki fikirlerinden, görüşlerinden feyiz aldığım bu bilge çınar; onsuz geçen her güne rağmen, fikir ve idealleriyle hala tüm sevenlerinin kalbindedir.
Son dönemde yaşadığı Ergenekon davasının tüm olumsuzluklarına rağmen, o süreçte de ülkemiz için çarpan yüreğinden, beyninden dökülen güçlü yazıları, sessiz çığlıkların sesi olmuş; ülkemizin yarınlarını aydınlatmaya devam etmektedir…

25 Temmuz 2010’da Bursa’nın İnegöl ilçesinde çok tehlikeli bir kavga yaşanmıştır!
Ellerinde bıçak ve sopalarla kahvehaneye giren 3 kişinin gözaltına alınmasının ardından, yaralıların yakınları ve bir kısım halk; önce İnegöl Devlet Hastanesinin önünde toplanmış, sonra da polis merkezine giderek, içeride bulunan suçluları kendilerine verilmesini istemişlerdir.
Taleplerinin kabul edilmemesi üzerine olay büyümüş, gittikçe kalabalıklaşan grup binlerce kişiye ulaşmış, polis araçları yakılıp, panzerlerin lastikleri kesilerek, ilçede büyük bir kargaşa yaşanmıştır.
Bu olayın ardından kısa bir süre sonra bu defa Hatay’ın Dörtyol ilçesinde bir polis aracına kimliği belirsiz kişilerce açılan çapraz ateş sonucunda 4 polisimiz şehit olmuştur.
Bunun üzerine BDP binası ateşe verilmiş, Erzurum’da bulunan partinin eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın arabası, bu olaydan etkilenen halk tarafından taşlanmıştı…
Bu olaylara bakıldığında; ülkemizin birlik ve beraberliğine kast eden bazı güçler, kirli ellerini milletimizin birlikteliğinin arasına sokmuş, ayrıştırabilmek adına her gün yeni bir olayın peşine düşmüştü adeta..!


Devam edecek...