Şurası bir gerçektir ve unutulmamalıdır ki!
O dönemin siyasal ortamına damgasını vuran ve cumhuriyet değerleri ile hesaplaşmak adına yapıldığı söylenen/varsayılan irticai eylemlerin giderek arttığı bir dönemde;
TSK’nin internet sayfasında yapılan bu açıklamanın sahibi olan ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, bu makama gelecek kişide ne gibi özelliklerinin olmasının altını çizen komutanın; ülkeyi yöneten AKP iktidarının Başbakan’ıyla yapmış olduğu bu görüşme; bir gün açığa çıkacak ve belki de muhataplarınca açıklanacaktır.
Çünkü tarihimize damgasını vuran tüm olaylar, hiçbir zaman gizli kalmamış, kim ne derse desin günü geldiğinde mutlaka ortaya çıkmış/çıkarılmış; ya da açıklanmıştır.
Bu görüşmede tutanak tutulmamış, yapılan görüşme kayıt altına alınmamış dahi olsa!
Tarihin unutmaz hafızası; günün birinde; unutulduğu sanılan her ne olmuşsa, her ne görüşülmüşse, tüm yaşananları ve konuşulanları mutlaka gün ışığına çıkaracaktır…
AKP iktidarının birinci dönemi olarak ifade etmeye çalıştığım bu süreç; 2007 yılının son aylarında 11’nci Cumhurbaşkanımızın seçilmesine kilitlenmişti…
2000 yılında seçilen 10’ncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi 16 Mayıs 2007’de dolmaktaydı. T.B.M.M; cumhurbaşkanlığı adaylığı için son başvuru tarihini 25 Nisan gecesi ve ilk tur oylama gününü de, 27 Nisan olarak belirlemişti.
Seçimin yapılacağı bu tarihe; ülke genelinde yaşanan laiklik ve başörtüsü tartışmalarıyla gelinmişti.
Ülkenin çeşitli yerlerinde ‘’Cumhuriyet Mitingleri’’ adıyla yapılan geniş katılımlı toplantılar; iktidar partisinin, kendi siyasal çizgisinden bir ismin cumhurbaşkanlığına seçilmesini engellemeye yönelikti…
Ancak cumhurbaşkanının seçimi için eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun da ifade ettiği gibi Anayasada belirtilen 367 sayısının, sadece karar değil; aynı zamanda toplantı yeter sayısı olması gerektiği görüşü ortaya çıktı.
Bu görüşe göre oylamalara en az 367 kişinin katılması gerektiği, aksi halde sonucun geçersiz olacağı iddia edildi. Böylece mecliste 354 milletvekili olan iktidar, tek başına kendi oylarıyla cumhurbaşkanı seçemeyecekti.
En nihayetinde Adalet ve Kalkınma Partisi, dönemin Dışişleri Bakanı ve Kayseri milletvekili Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı gösterdi.
İlk tur oylaması 27 Nisan 2007’de yapıldı Toplam 361 oyun, 357’sini AKP adayı Abdullah Gül aldı. Ve oylamanın yapıldığı bu günün gecesinde e-muhtıra adıyla siyasi tarihimize geçen Genelkurmay Başkanlığının laikliğe vurgu yapmış olduğu açıklama, Genelkurmay İnternet sitesinde yerini almıştı..!
27 Nisan’da yapılan bu oylamanın hemen akabinde, CHP, 367 sayısının gerekliliği nedeniyle seçimi Anayasa Mahkemesine taşıdı.
Anayasa Mahkemesi; 1 Mayıs 2007’de verdiği karar sonucunda, ‘367 toplantı yeter sayısı’ iddiasını kabul ederek, cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan birinci tur oylamayı iptal etti.
Bunun üzerine 6 Mayısta Mecliste yapılan iki yoklamada da, toplantı yeter sayısının bulunmayışı nedeniyle, 11’nci cumhurbaşkanı seçilemedi.
Bu gelişme üzerine AKP erken seçime gitme kararı aldı. 24 Haziran’da seçimlere gidilmesi için T.B.M.M’ ne teklif sundu. Yüksek Seçim Kurulunun seçim takviminin işleyebilmesi için 22 Temmuz önerisine uyularak, tüm partilerin desteğiyle, seçim kararı aldı.
Bu seçim kararıyla birlikte, anayasada bazı maddelerin de değiştirilmesine gidilerek; genel seçimlerin yapılma süresi beş yıldan, dört yıla düşürüldü.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iptaline neden olan, ‘toplantı yeter sayısı’ konusu; meclisin tüm işlemlerinde üçte bir çoğunluk olarak değiştirildi. Cumhurbaşkanının meclis tarafından değil, halk tarafından iki turlu oylamayla seçilmesi kararlaştırıldı.
Cumhurbaşkanının yedi yıl olan görev süresi 5 yıla düşürülerek, iki kez seçilebilmesinin önü açıldı. Bu değişiklik paketi mecliste 376 oyla kabul edilmişti. Ancak yeni cumhurbaşkanı seçilemediğinden, görev suresi dolmasına rağmen görevini sürdüren Ahmet Necdet Sezer, yapılan bu değişiklikleri, ‘rejimi sıkıntıya sokar’ eleştirisiyle veto etti.
Meclise iade edilen bu paket bu defa 370 oyla aynen kabul edildi. Aynı metinle ikinci kez önüne gelen bu değişiklik paketini ikinci kez veto etme yetkisi olmayan Sezer, bu paketi 15 Haziran’da halk oylamasına sunma kararı aldığını; ayrıca Anayasa Mahkemesinde bu değişim paketinin iptali için davası açacağını duyurdu.