... Dünden devam
Yukarıda özetlemiş olduğum görüşleriyle; Doğaya ve insan geleceğine yönelik acımasızca sürdürülen tahribata karşı çıkarak, bu önemli süreci, hayati öneme haiz bir doğal hazineyi, suyu gündemine alarak değerlendiren Sn. Üstün’ün, bu önemli tespitlerinin yanı sıra; 05 Haziran 2013 tarihinde kutlanan ‘Dünya Çevre Gününde’:T.B.M.M’de görevli CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’in yapmış olduğu açıklamanın özetini kitabımın bu bölüme alarak, ülkemiz için çok önemli olan bu konuya dikkat çekmek istiyorum! CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey; 05 Haziran 2013 tarihinde kutlanan dünya çevre gününde, T.B.M.M’de görüşmeleri ertelenen ‘’Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’’ ile ilgili olarak yapmış olduğu açıklamada şu hususlara dikkat çekiyordu: ‘’Bugün Dünya Çevre Günü… Hükümetin ‘Doğa Katliamı Planındaki’ inadına tepki olarak 5 Haziran Çevre Gününü kutlamıyorum. Topraklarımız, ormanlarımız, sahillerimiz, ağaçlarımız, derelerimiz ve havamız bugüne kadar hiç görmediğimiz; geriye dönüşü olmayan bir tahribatla karşı karşıya. Her ne kadar bu hafta hükümet tarafından meclis gündemine getirileceği duyurulan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma(ma) Kanunu, toplumun olağanüstü duyarlılığı karşısında ertelendiyse de; bu doğamıza yapılanlar ve yapılacaklar ile ilgili büyük endişelerimizi gidermedi. Çünkü hükümetin ölümcül doğa tahribatında kararlı olduğunu ve ‘’Uygun Zaman’’ beklediğini, verdiğimiz mücadele sürecinde biriken tecrübelerimizden biliyorum. Ağaçlarını buldozerlere teslim etmeyen Türkiye Kamuoyuna, Doğamızın 92 Katliam Noktası listesini ve Politik Ekoloji Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Çevresel Direniş Atlasını sunarak, önümüzdeki tehlikeleri hatırlatmak isterim.’’ Yukarıda söyleminin bir bölümünü kitabıma almış olduğum, çevrecilik konusunda çok duyarlı olan milletin bir vekili; ülke genelinde sıralamış olduğu 92 noktada, doğanın katledileceğine dikkat çekiyordu!
Şafak Pavey’e göre;
Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu tasarısı yasalaştığı takdirde; su altında kalacak antik kent Allianoi, Bergama, Paşaılıcası Mevkii, İzmir Karaburun kanunsuz zeytin sökümü ve rüzgâr enerjisi projesi, Karadeniz Sahil Yolu Projesi, Taksim Meydanı düzenlemeleri gibi daha pek çok doğal alan tehdit altındaydı ve isim, isim sıraladığı 92 yer talana uğrayacaktı!
Yukarıdaki açıklamaların, görüşlerin, yorumların dışında; ülkemizin doğasına, doğal yaşamına toplumumuzun çok daha uç noktalarından gelen, doğaya karşı yapılan acımasızlıkları; ‘’doğal afetler/katliamlar’’ gibi gören/değerlendiren, doğa savaşçılarının aşağıdaki gibi görüşleri/bakış açıları da vardı: (Bk. Kaynakça- 7)
‘’ Doğal Afet Denilen Katliamlar:
İnsanın doğayla savaşı, insanlığın tarihi kadar eskidir. Toplumlar büyüyüp yaygınlaştıkça, teknoloji geliştikçe, insanoğlu doğayı daha çok kontrol altına almak istemiş, bu yönde hesapsız müdahaleler yapmıştır.
Ancak bu hesapsız müdahaleler karşısında, doğanın cevabı giderek daha yıkıcı ve can alıcı olmuştur. Bu süreç, insanoğlunun doğanın yasalarını, sırlarını öğrenmesine sebep olmuş; doğal olayların nasıl oluştuğu keşfedilmiştir.
Ama ne yazık ki! İnsanoğlunun bu keşiflerine rağmen; doğa ve doğanın tüm zenginlikleri, en çok zararı yine insanoğlundan görmüştür!
Diğer yandan doğa olaylarının insana vermiş olduğu zararlardan da insanoğlu tamamen kurtulmuş değildir!
Çünkü bilim ve teknik büyük gelişmeler kaydetmiş olmasına rağmen; kapitalizmin etkisindeki dünyada teknik, bilim ve insan gücü, doğal olaylarla mücadeleye kanalize edilememiştir.
Tam tersine kapitalizm, doğanın yıkıcı etkilerini daha da arttırıcı bir rol oynamaktadır. Doğayı kirleterek, doğal dengeleri bozarak doğa afetlerine davetiye çıkaran kapitalizm, bu önemli doğa olaylarına önlem alınmasının da önündeki engeldir!
Devam edecek...