...dünden devam
Ülkemizin çevrecilik karnesi nasıldır? Gelişen, değişen dönüşen Türkiye’yi yönetenler bu önemli konuda ne yapmışlar? Nasıl bir mesafe almışlardır?
(Bu bölümde; Orman ve Su İşleri Bakanlığının konuyla ilgili açıklamasını, değerli bir akademisyenin Doğaya ve insan geleceğine yönelik acımasızca sürdürülen tahribata karşı çıkan, HES’ler ve doğa katliamlarıyla ilgili çalışmasını, bir milletvekilinin bu konuda yapmış olduğu yazılı açıklamasının özetini kitabımın bu bölümüne alarak; kararı, okurun yorumuna bırakmanın doğru olacağına inanıyorum. Tabii ki, kendi yorumumu da katarak… )
Orman ve Su İşleri Bakanlığından 23 Haziran 2013 Tarihinde yapmış olduğu açıklamada; son 10 yılın çevrecilik karnesinde çok önemli başarılar ve ilklerin yer aldığı ifade edilmişti.
İşte o açıklamanın ana başlıklarından özetler:
‘’Öncelikle 2002 yılında; 964 olan korunan alan sayısı bugün 2.831’e, 3,3 milyon hektar olan korunan alan miktarı, 5,6 milyon hektara, 33 olan milli park sayısı 40’a, 17 olan tabiat parkı sayısı 186’ya, 102 olan tabiat anıtı sayısı 108’e, 9 olan Ramsar ( Ramsar: Sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanmayı amaçlayan uluslararası sözleşmenin adıdır. Adını, 2 Şubat 1971’de İran’da imzalandığı şehir olan Ramsar şehrinden almıştır.) Alanı 14’e ulaşmıştır. Yaban hayatı geliştirme sahası hiç yokken 43’e, yine sulak alan koruma bölgesi hiç yokken bugün 41’e ulaşmıştır.
Dünyada orman varlığı azalırken, ülkemiz orman varlığını artıran nadir ülkelerdendir. Orman varlığımız hem alan, hem de odun serveti olarak artmıştır. Yapılan ağaçlandırmalarla, ülkemizin ilk 3 ülke arasında yer alması sağlanmıştır.
2004 yılında 21,1 milyon olan orman alanımızı, 2012 sonu itibariyle 21,7 milyon hektara ulaştırdık.
2023 yılı hedefimiz; ülke topraklarının %30’una, yani 23 milyon hektar orman alanına ulaşmaktır.
Son 10,5 yılda toplam 3 milyon 691 bin hektar alanda ormanların geliştirilmesi ve genişletilmesine yönelik çalışma gerçekleştirilmiş ve bu alanlarda toplam 2 milyar 800 milyon adet fidan toprakla buluşturulmuştur.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük ağaçlandırma hamlesi; 2008 yılında ‘Ağaçlandırma Seferberliği’ ve ‘’Her İlde Bir Şehir Ormanı Projesi’’ başlatılmıştır. Bugüne kadar 120 adet Şehir Ormanı tesis edilmiştir.
Sulak alanlarda yapılan çalışmalar gelince; ülkemizde 300’den fazla sulak alan bulunmaktadır. Bu alanların 135’i uluslararası öneme sahiptir.
Dünya Sağlık Teşkilatı’nın sıtmayla mücadele çalışmaları kapsamında, 1950’li yıllarda Türkiye’de 118 bin hektar büyüklüğünde sulak alan kurutulmuş olup, bunun dışında kuruyan, ya da kurutulan herhangi bir sulak alan bulunmamaktadır. Kuruma riski altında olanlara da Bakanlığımızca iyileştirme yönünde müdahaleler yapılmaktadır.
Ülkemizde yapılan çalışmalardan bazı örnekler vermek gerekirse; 2006 – 2009 arasında yağışların önemli miktarda düşmesi sebebiyle Kırşehir’deki Seyfe Gölü ile Kayseri ilimizdeki Sultansazlığı kuruma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı.
Bakanlığımızın yaptığı çalışmalar ile bugün bu alanlar eski güzelliğine kavuşmuştur. Sultansazlığı’nda 2006 yılı kışında 790 adet kuş sayılırken, 2011 yılında 10 bin 436 adet su kuşu sayılmıştır.
Balıkesir’de bulunan Manyas Gölü’nde de yapılan düzenlemelerle, burada yaşayan kuş türlerinin hayat alanları koruma altına alınmıştır.
Edremit – Havran Projesinde doğa – insan – ekonomi dengesi gözetilerek inşa edilen Havran Barajı’nda ise; yarasalar zarar görmeden su tutulabilmiştir…’’ (Bk. Kaynakça - 5)
Yukarıda özet olarak yer vermiş olduğum, dönemin Orman ve Su İşleri Bakanlığının bu açıklamasının aksine, ülkemizin doğası ve doğal zenginliklerini aşağıdaki bakış açısıyla yorumlayanlar da vardı…
devam edecek..
KIRILMADIK NE KALDI? (12)
Atilla ÇİLİNGİR
Yorumlar