İmam Caferi Sadık’ın dediği gibi  “ Her yer Kerbela, Her gün Aşure.” 

Zalimler iktidarın bedeli ne olursa olsun “Benim olsun” diyerek, arkalarına aldıkları kalabalık ile zulüm ettiler, saldırdılar, kıydılar Kerbela da, bir avuç mazluma.

Kişi babasına benzer, Kurttan kuzu doğar mı?

Dini siyasete alet etmeyi, Yezid babasından öğrendi. Mızrakların ucunda Kutsal kitabın sayfaları hala sallanıyor. 

Ne çok ibadet ederlerdi Muaviye’de, Hz. Ali’nin katili İbn Mülcem gibi…

İçindeki kini, hırsı, nefreti hiç eksiltmemişti Yezid, Kerbela esirlerine şöyle söylüyordu; “Bedir’deki atalarım bugünü görseler, benimle gurur duyarlar.”

Hüseyin; Ahlaktır, tevazudur, sabırdır, adalettir, 

Mazlumdur

Yezid; Kibirdir, Yalandır, Hırstır, Hak yiyendir, 

Zalimdir.

Kerbela’da katledilen güzel ahlak, kazanan kindar nesildir.

Kerbela’dan beri lanetlenmiştir o topraklar, doymaz kana…

Hüseyin’in katili Sinan b.Evs hak ettiği mükâfatı almak için Ömer b.Sad çadırının önünde şöyle bağırıyordu.

‘’Binitlerimi altın ve gümüşle doldur,

Zira ben erişilmez/değerli bir sultanı öldürdüm.’’

Sizce Sinan b.Evs hala yaşamıyor mu aramızda?

Öyle ise söyleyin şimdi; Menfaatleri için susan, kaçan, sözünde durmayan Küfeliler kim?

Ya Yezid?

Öyleyse Hüseyinlerde olmalı yeniden,

Matemleri kalplere gömülüp, divana kalmamalı davalar.

Yezitler titremeli duydukça Hüseyinlerin sesini.

Aksi halde asıl kendi halimize yas tutmalı.

Mevlana Mesnevisinde söylediği gibi; 

‘’Onlar, esirlik bağlarını kopardılar. Zincirleri kırdılar. Onlar tomruğu, zinciri koparıp attılar.’’

Muharrem ayı ibadetlerinizin kabulü dileği ile esen kalın.