KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ
Süheyl ÇOBANOĞLU
Bayrampaşa Belediyesinin “Kardeşlik Sınır tanımaz” inancıyla Ramazan boyunca tüm Balkan ülkelerinde 7 senedir sürdürdüğü “Bereket Konvoyu” iftar programları, o ülkelerin halklarıyla kardeşlik köprüleri kurarken, ülkemizin bir başka yöresinde en az bin yıldır birlikte yaşadığımız Belediye Başkanı, Meclis üyesi veya Milletvekili seçilmiş bazı insanlar elleri kanlı hain teröristleri kahraman ilan etmeye varacak kadar işin ucunu kaçırıp alçak bir terörü desteklemeyi marifet sanmaktalar.
PKK’lı bölücü kürt teröristlerin son saldırılarıyla gecen bir ay içinde basında yer alan haberlere göre 40 şehit verilmiş. Terörist örgütün ve siyasi uzantılarının istediklerinin çoğunun gerçekleştiği veya gerçekleşme yolunda olduğu bir dönemde terörist saldırıların yoğunlaşmasını nasıl yorumlamak lazım? Düşünün ki teröristbaşı Öcalanla AK Parti hükümeti bir takım pazarlıklar yürütüyor ve neredeyse yandaşlarının çok istediği “ev hapsine” bile onay verilecek aşamaya geldiği artık basında yer alıyorken, BDP önce “özerklik ilan ediyor”, sonra “çok kötü şeyler olacak” diye devleti tehdit ediyor. Arkasından da üst üste onarlı rakamlarla şehit haberleri geliyor.
Bir gazete yazarının köşesinde Hakkari ve Şırnak’ta “kurtarılmış bölgeler oluşturulmasını” sağlamak amacıyla organize ettikleri “ikna kampları”nda halkı bilinçlendirme konuşmaları yapıldığı yer alıyor.
(Not..: Terör stratejisi gereği, silahlı propoganda safhasından sonra, stratejik dengenin sağlanması ve kurtarılmış bölgelerin oluşturulması gerekiyor.Daha sonraki aşama ise karşı taarruz veya topyekun ayaklanmayla anılan bölgede bağımsızlık ilanı veya en azından devletle eşit şartlarda masaya oturarak isteklerin alınmasıdır)
(Kurtarılmış Bölge ilanı 90’lı yılların başında silahla sağlanmaya çalışıldı fakat başarılamadı. Hatırlıyacak olursanız 93’te Şırnak Tugayına saldıracak kadar işi ilerletmişlerdi. Sınır boyunca yer alan Şırnak, Cizre, Nusaybin gibi kentlerde o yıllarda yaşanan ayaklanma provalarını hatırlayın)
2002’de sıfır terörle iktidarı devralan ve çok farklı söylemlerle yola çıkan AK Parti döneminde tırmanan terörün nedenlerini ve MHP çizgisine gelmesini iyi değerlendirmek lazım. Bıçak kemiğe dayandı-faturası ağır olur söylemi BDP’li Hasip Kaplan tarafından “Hukuka göre insanlık suçu, sorumsuzluk, katliam çağrısıdır” şeklinde yorumlanmış. Peki bugüne kadar siz BDP olarak teröre karşı açıkça tavır alabildinizmi de Başbakanı topyekün savaş’ ilan etmekle suçluyorsunuz! PKK’nın, ‘adım atılmazsa halk savaşı olur’ seçeneğinin dışında bir arayışınız oldumu? BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş ta “tekrar müzakerelere başlanmaz ise iç savaş ortaya çıkabilir. Bu hesapları önlemenin tek yolu açık müzakerelerdir. Öcalan ile de BDP ile de açık müzakereler yürütülebilir” diye konuşmuş…
Acaba bugüne kadar bir de bunu deneyelim hesabıyla boşunamı bu kadar şehit verdik ve zaman kaybettik? Sonuca bu kadar yakın olunduğunun konuşulduğu bir dönemde BDP’lilerin çözüm için sürekli adres gösterdiği terörist başına rağmen olayların tekrar tırmanmasının arkasında terör örgütünü manüple eden küresel güçleri ve bölge ülkelerinin denge hesaplarını unutmamak lazım. Örgüt içindeki İmralı-Kandil güç mücadelesi de önemli bir faktör.
Bugün konuşulan ve yetkililer tarafından çözüm olarak sunulan husuların hepsinin 1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskınlarının akabinde Genel Kurmay Başkanlığı tarafından yapılan değerlendirmelerde gündeme getirildiğini ve zamanın hükümetlerine yazılı ve sözlü olarak iletildiğini yakınen biliyorum. Şimdi Amerikayı yeniden keşfetmekle eşdeğer gördüğüm bazı konuşmaları hayretle izliyorum. Bunu milletvekili sıfatını taşıyan bazı politikacıların yanında maalesef Emniyet Müdürü düzeyine yükselmiş polislerimizin de ifade ettiğini görünce niye sürekli patinaj yapıyoruz diye düşünüyürum.
Yetkililer olayların geçmişini iyi izlemeli meseleye siyasi görüşleri veya inançları penceresinden değil prensipler, stratejik kurallar açısından bakmalıdır. Bu konu o veya bu partinin değil devletin sorunudur. Yoksa sürekli kendinden öncekileri veya başka kurumları suçlayarak sonuç alamaz şehit cenazelerinde “kanı yerde kalmayacak” edebiyatı yapmaya devam ederiz.
Manevi huzurlarında aziz hatıralarına saygılarımı sunarken Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı dilerim.
Yorumlar