Mükemmeliyetçilik, mutsuzluk getiriyor. Tüm bu kalabalıkların ve bu kalabalıkları yaratanların gizlendiği kocaman bir yalnızlık bulutu olduğunun farkında olmak, bireyi buna iten sebeplerin nasıl oluştuğu bilinmeyen ve asıl sebeplerinden de bahsetmenin kimsenin işine gelmediği bir yok olma durumudur. Fakat evrende varlıkları güzel kılan şeylerden birisi belki de kusurdur. Ki mükemmelin tek olmasına rağmen, kusur diye tabir edilen olguyu sonsuzluk diye atfedebiliyor iken, çekici ve özgünlüğü yanında getirip, getirmediği ise şüpheli bir tutum. Ve günümüz bilinci ile asla sonucuna ulaşamayacak saplantılardan olan mükemmeliyetçilik gerçek anlamda bir sorun. Bireyler için hayatına kendi koyduğu sınırlar içerisine kattığı bu yüksek standartlar dolayısı ile bu evreni dar eden bir eylem veya özellik olduğunu savunuyorum. Ki terzinin kendi söküğünü dikememesinden dolayı da tüm yazmaktan çok, ziyadesi ile yaşıyorum.

Bireyin yapacağı en küçük iş dahi böylece büyür. Ve başladığı işin hacmi de buna paralel bir değişime uğrar. Elli yönü ile olayı düşünerek, en kötü senaryolar dahi hazırlanır, ama en kötüsü hiç düşünülmemiştir. Planlar, katmanlı bir hal alır iken, başlandığında bitmez, bittiği vakitte de harcanan efora değer olduğu tartışılabilir bir olgu haline evrilir. Sonuçlarından ilki melankoli, devam eden süreçlerde ise anksiyete, sonraki süreçlerde ise obsesif kompulsif bozukluğun bir farklı versiyonu olduğunu dahi savunabiliriz. Halbuki mükemmel diye bir şey yok. Daha çok toplumsal tatmin kavramı var. Eğer birey, üretiminin veya düşüncelerinin tamamlanmasını ham buluyor ise ve yine birilerinin onayına sunmamış ise ya da birileri bir onay vermemiş ise yaptığı şeyin mükemmel olup, olmadığını sorgulamak ister. Ve duyması gerektiğini düşündüğü şeyler ve bir takım onaylar sonrasında ancak tatmin olur. Bu da mükemmeliyetçinin olmaz ise olmazlarından biri. Ve mükemmellik, ihtiyaç duyulduğunda başvurulan bir olgudur.

Tüm bunların bir de kişilikler ile alakası da var. Örneğin; narsist kişiliklerde tüm eksiklerine rağmen kendini mükemmel gördüğü ve olası bir şekilde de görebileceği için, iddia ettiği her şey kusursuz olsun gibi uğraşları yoktur. Çünkü mükemmel kriterleri standartlarını asla karşılamaz. Eğer bir bünyede hem narsistlik, hem de mükemmeliyetçilik var ise işte o zaman işler daha da karışık bir evreye varabilir. Nitekim bir şey her ne kadar mükemmel olsa da beklentilerini karşılayamaz. Bu da başarısızlık olarak vuku bulur. Eğer bu birey herhangi bir şey üretiyor ya da üretimin olduğu yerde bulunuyor ise yapılacak tüm üretimler daha sancılı bir gelişim sürecinden geçer. Ki bu da üretimin zayıflamasına ve kimi zamanlarda ise tamamen durmasına sebep olabilir. Ki keza bir başka bağlamda konuya dönecek olur isek eğer; mükemmeliyetçiliğe objektif bir “iyi ve/veya doğru” tanımı oluşturabilmek ve bu tanım üzerinden  bir doktrin edemeyiz elbette, ama önem ve özen gösterilmesi gerekilen konu bunun monist bir durum olmaması ile alakalı olmasıdır. Çünkü her türlü varlığın temelinde aynı kaynaktan oluştuğunu biliriz.

Öte yandan da tembelliğin bir bahanesi ya da nedeni olarak da meydana çıkabilir mi? Bu ucu açık bir soru ve işte burada örnekler imdadımıza koşuyor. Ya çok çalışılacak ve en iyisi yapılacak ya da tam aksine hiçbir şey yapılmayacaktır. Böylesi durumlarda üzücü olan nokta şu ki; birey, sorumluluklarını tam anlamı ile yerine getirmek ister iken, hakeza bir şekilde tamamlayamıyor da olabiliyor. Bu riskin var olduğu da düşünüldüğünde adeta bir sarmal meydana geliyor. Karışıklığın düzen ile en yakın ilişkisinin bu ve bunun gibi olduğu durumlarda, en iyi tepkime de tepkisizlik gibi gelebilir. Bu anlık duygu durumu bozukluğu dışına geçemez ve bu da o anlık bir tembellik hissi yaratabilir. Bir varsayım olsa da pek buna rastlandığı görülmemiştir.

Son olarak ise bahsi geçen tanımı simetri hastalığına benzetenler de bir hayli fazla, ama bu varsayımlar birçok insanın yanlış anladığı bir kavram olduğunu böylece bize gösteriyor.  İyi bir özellik olmasa da normal karşılanmaktadır. Fakat her yaptığı işe titizlik ile yaklaşan ve özenen insan da kendisini mükemmeliyetçi olarak zannediyor olabilir. İşin özü birey eğer mükemmeliyetçi olduğunu düşünüyor ise; bunun ya “hepçi” ya da “hiççi” olmaktan geçtiğini bilmeli ve bu kavramın tahlilini iyi yapmak zorundadır.