Zabıta Daire Başkanı T.K. kısa sayılabilecek bir süre önce Kanal D’ye verdiği bir röportajda “hukukçu” olduğu olduğunu belirterek, sözlerine tıpkı şöyle devam etmişti: “Biz kimsenin ağası, sadrazamı değiliz. Biz o insanların hizmetkarıyız. Fiziki problem haddimiz de değil hakkımız da değil.”

Bu sözlerinin üzerinden çok da bir süre geçmemiş iken; İstanbul Kartal Zabıta Merkezinde bir zabıta memurunun emniyet şeridini kullandığını görmüş ve bunun olay üzerine ismi açıklanmayan zabıta memurunu yanına çağırarak, sert bir şekilde bağırmaya başlamış ve bu olay dizisinde güya "gözü dönerek" otuzlu yaşlardaki zabıta görevlisini tokatlayarak oradan ayrılmış. Gel de şimdi sakin kal!  

Olur ise diye söylüyorum da, olmaz ya, diyelim ki; ikinci tokattan sonra zabıta memuru bu zatın elini kavrayıp, birkaç tane şöyle ağzının üstüne, burnuna, kaşına, artık her nereye olur ise oraya yapıştırsaydı acaba meşru müdafaa sayılır mıydı? Bir hukukçu olarak bunu açıklasın önce! Ki sanmıyorum bu olay daha önce de kapalı kapılar ardında yaşanmamış olsun! Görüldüğü üzere bence bu olay bu zatın günlük rutinidir. Şaşırıyorum da hala, buna nasıl oluyor da buna cüret edebiliyor? Hangi güç veya makam sahibi olmak buna bu hakkı tanıyor? Yine de hakkı yok, ama daha basit bir örnek ile bu zat ne sermayesini kendi verdiği bir şirketin müdürü, ne de kazıya kazıya kurduğu bir iş yeri sahibi. Apoletlerini sök, git yüzün var ise biraz, utanmaz mısın hiç her gün baktığın o aynadan?

Zabıtaya şiddete karşı eğitim verildiğini söyleyen bu zat, verdiği o röportajda öfke kontrolü ile ilgili rehabilitasyon çalışmalarının olduğunu belirtmiş, ama anlaşılan o ki; tükürdüğünü de bir güzel yalamış! Bu olayda görüldüğü üzere T.K., tüm çalışma arkadaşlarının önünde zabıta memuruna saldırmış, zabıta memuru onu “hazır ol vaziyetinde” beklemiş, altını çiziyorum, “hazır ol vaziyetinde” beklemiş ve T.K. olay yerinden uzaklaştıktan birkaç saniye sonra gerek sinirinden, gerek ise üzüntüsünden iki adım dahi atamadan bayılarak, yere kapaklanmıştı. Eğer bu adam bakmak ile yükümlü olmadığı bir ailesi olmasa, amir diye adlandırılan T.K. denen adamın tokatlarına boyun eğmez, oraya devrilmezdi. O görüntü ile benim içimde neler devrildi, neler yıkıldı tasvir dahi edemem! Ve durum bu iken, bunu görüp, duyan ve ses çıkarmayan her insan bu gurur, onur ve haysiyet dışı ayıba ortak olmuş sayılır!

O anlarda diğer zabıta memurları da işini kaybetmemek için "hazırolda" bekledi ve arkadaşlarına yaşananları sessizce izlemek zorunda kaldılar. Haksız değiller, çünkü görüldüğü üzere çürük bir sistem işiyor! Bunun izahı yapmak namümkün ve oldukça üzücü! Bu adamların tümü çürük bir elma ve içten içe devletin her bir kurumunu kurtlanmasına sebep oluyor. Bu büyük ayıbı ve pek daha fazlasını izlemeye ise benim yüreğim dayanmıyor!

Gerek psikolojik, gerek ise fiziksel şiddet! Koca ülke birinin ahırı değil arkadaş! Anlayın artık, iyice zıvanadan çıktınız. Bırakın da bir gece de rahat uyuyalım. Her gün türlü türlü üzücü haber alıyoruz, biz de insanız. Bizim de bir kapasitemiz var! Kendini bu makama nasıl kaptırmış ise asilzade olduğunu vesaire sanıyor olmalı. Böyle bir şey olmaz, olamaz! Başlı başına bunları yazmam bile saçmalık. Bu bir rezalet! İnanılır gibi bir şey değil yani!