Afrika'nın kuzeydoğusunun en uç noktasında yer alan Afrika Boynuzu, yaklaşık 2 milyon kilometrekare bir alanı ifade eder. Eritre, Cibuti, Somali ve Etiyopya'nın yer aldığı Kızıldeniz Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 10, Avrupa’nın doğuyla ticaretinin ise yüzde 40’ına kapı açıyor. Küresel mantık içerisinde “Bana ne canım bundan, benim Kızıldeniz’e kıyım mı var?” diyebilir misiniz? Hayır!

İtalyan haber sitesi Inside Over’ın yayınladığı “Türkiye Afrika Boynuzu'nu İtalya'dan nasıl devraldı?" başlıklı analiz haber küresel kavganın görünmeyen sebeplerine dair önemli ipuçları veriyor. İtalya'nın Afrika'yı Türkiye'ye kaptırdığı ifade edilen analizde kullanılan “Osmanlılar, Akdeniz'i çevreleyen Arap limanlarından Sahel’e ve Afrika Boynuzu'ndan Ümit Burnu’na kadar inşa ettikleri kara kıtaya, Erdoğan liderliğindeki Türkiye ile yine girdi” şeklindeki ifadeler bugünkü gelişmeleri ifade etmenin de ötesinde tarihe, hatta batılı devletlerin besledikleri Türk-Osmanlı düşmanlığının sebeplerine ışık tutuyor.

Gazetenin haberinden kelime kalabalığını arındırınca ortaya “Osmanlılar kara kıtaya Erdoğan liderliğinde yine girdi” gibi bir ifade ortaya çıkıyor.

Meğer yüz yıl önce “hasta adam” diye yaftalayıp topyekün üzerine sökün ettikleri Osmanlı ölmemiş de bizim haberimiz yokmuş! İtalyan gazetesi öyle yazıyor. “Osmanlılar Afrika’ya yine girdi”

Şu satırlar da İtalyan gazetesinden:

“Türkiye, ciddi bir kıtlık yılı olan 2011'den bu yana dikkat çekici ve yoğun bir şekilde yatırım yapmaya başladı ve sadece on yılda bir yüzyılı aşkın İtalya üstünlüğünü aşındırdı”

Türkiye’de siyasal karmaşa ortamı oluşturulmaya çalışıldığı tarihlere de baktığın, aynı yılları göreceksiniz.

Kara kıta da yüz yılı aşkındır İtalya hükümranlığı varmış… Hesap edin; bu da biz çekildikten sonraya tekabül eder. Son on yılda Türkiye yüz yıllık İtalyan hâkimiyetini kırmış ve Kızıldeniz ticaretinde üstünlük sağlamış. Ben demiyorum; AK partili bir siyasetçi de söylemiyor. İtalyan gazetesi yazıyor. Siz de insaf buyurun da onların; Amerika’nın, İngiltere’nin, İtalya’nın, Fransa’nın ne işi varsa, önce ona bir bakın ve “Bizim ne işimiz var Kızıldeniz’de?” demeyin.

Afrika Boynuzundaki liman, askeri ve havalimanlarının işletmesini almak için rekabete giren küresel ve bölgesel güçler rakiplerini ekarte edebilmek için meşru-gayrimeşru bütün yolları deneyecek ve denemektedir.

Ülkemizdeki batı sevicilerin uluslararası ilişkiler trafiğini iyi takip etmek gerekiyor. Her kim Osmanlı düşmanlığını yaymak ve yaşatmak istiyorsa, bu minvalde söylem ve eylem geliştiriyorsa onların da batılı ülkelerin emellerine hizmet ediyor olma ihtimali kuvvetlidir. 

**

PKK KÜRT MÜ ERMENİ Mİ?

Küresel güçlerin Osmanlı’ya karşı kışkırtıp ayaklandırdıkları Ermeni çeteciler sadece Türklerin huzurunu bozmakla kalmayıp kendi ırklarından olan ve esasen Türklerle bir arada yaşamaktan huzur ve güven duyan soydaşlarını da yerlerinden yurtlarından ettiler. Kuyruğu emperyal azgınlara kaptıran Ermeniler 1980’li yılların ortalarına kadar ASALA marifetiyle Dünya ülkelerinde Türk diplomatlara karşı birçok suikast tertipledi. Türkiye’nin ASALA mensuplarını yakın takibe alıp bir bir ortadan kaldırmaya başlamasından sonra örgütün varlığına son verildi ve güneydoğu bölgemizde PKK adıyla yeni bir baş belası devreye alındı. Hamdolsun, Türkiye son dönemde bu terör örgütünün de hareket kabiliyetini sıfıra yakın seviyeye indirip tükenme noktasına getirdi.

Şimdi asıl soruya gelelim. HDP’li ve HDP’ye yakın ama CHP çatısı altındaki bazı siyasetçilerin sözde Ermeni soykırımı iddialarını bir Ermeni’den daha çok sahiplenmesi ne anlam ifade etmektedir?

HDP’li siyasetçilerin PKK’ya ve onun yan kuruluşlarına sahip çıkmalarının anlamı nedir?

Azerbaycan Ordusunun işgal altındaki Karabağ’ı Ermenilerden temizlediği sıralarda PKK’lı teröristler neden Ermenilere yardıma gitti?

Gönüldaşlık mı, akrabalık mı, emrivaki mi?